2

63 1 0
                                    


Şehirde tamamen kaos hakimdi. Kralın ölümünün üzerinden geçen dört gün dört ayrı uzun günden oluşmaktaydı. Birinci gün tüm saray birbirini suçlamıştı, herkesin kimi sorumlu tutacağına dair bir fikri varmış gibi görünüyordu. Elder General Alden kraliyet muhafızlarını suçluyordu. Hatta aralarında en az bir hain olduğu konusunda emindi. Artena'nın kraliyet muhafızları şehrin ve imparatorluğun baş büyücüsü Leydi Balera'yı suçluyorlardı. Muhafızlar, kralın odasındaki koruma büyülerinin o anda aktif olmadığı görüşündeydiler.  Ve tabii ki kraliçe, Vesper'ı suçluyordu. Kralın en güvendiği ve en güçlü adamı olarak sorumsuzluğunun tüm imparatorluğa mal olduğu inancındaydı. Vesper, suikastçıyı bulup bu işi aydınlatana kadar kraliçenin katil Vesper'mış gibi davranacağından korkmuştu. Zira kadın tüm öfkesini ve hüznünü Vesper'dan çıkarmıştı. İlk gün boyunca onlarca asker, kolcu, rahip ve büyücü sarayı doldurmuş, araştırmalar yapıp tartışmışlardı. Vesper sabaha kadar hiç uyumadan oturmuş hançere bakarak düşüncelere dalmıştı. Öğlende de baş büyücüye gidip hançeri incelemesini istemek için odasından çıkmıştı. O andan itibaren gece yarısına kadar sürekli birileri ile konuşmak durumunda kalmıştı.

İkinci günde haber tüm dünyaya açıklanmıştı. Tüm elçiliklere haber gönderilmiş, tüm şehir elderları ve orman komutanları başkente çağrılmıştı. Saray ilk günden daha dolmuştu ve bu sefer suçlamalar baş göstermişti. Ormanın en bilinen kolcularından Melrain taht odasına hışımla dalmış ve ağlamaklı kraliçenin önünde kraliyet muhafızlarının liderini onursuzluk ile suçlamıştı. Taht odasında bir arbede yaşanmış, bir kraliyet muhafızı araya girerek ciddi bir düelloya dönüşmesini engellemişti. Bunun üzerine Melrain'in saygısızlıktan bir geceyi zindanda geçirmesi tüm kolcuları delirtmiş, ortamı iyice germişti.

Üçüncü günde bütün orman kralın cinayeti dışında hiçbir şey konuşmadı. Bir gün sonra gerçekleşeceğini duydukları cenaze için başkente konvoylar şeklinde akın ettiler. Kral Artena, ülke çok zor bir durumdayken kontrolü ele alıp diğer ırkların elfleri hor görmesine sert cevaplar verince ve bunu olabildiğince şiddete başvurmadan yapınca, tüm elflerin kalbini kazanmıştı. Halk onu seviyordu. Vesper başkente gelecek olan elflerden endişelenmiyordu. Büyük bir çoğunluğunun öfkeli değil hüzünlü olduğunu tahmin edebiliyordu. çoğu şey elfleri öyle kolay kolay öfkelendirmezdi.

Ve bugün Artena'nın cenazesi olmuştu. Cenaze öncesinde yeni bir sorun patlak vermişti; tahta kimin geçeceği. Tüm elf geleneklerine göre kraliçenin yönetimi artık tek başına yürütmesi gerekirken kraliçenin çocuksu olduğunu düşünen birçok yaşlı ve bilge elf, kraliçenin biri ile evlenmesini veya tahtı bir seçimle gelecek bir krala devretmesini bekliyorlardı. Bir elf elder gelip bunu Vesper'a açtığında birkaç adım ötede duran Kraliçe bunu duymuş ve küplere binmişti. Ancak Vesper kadın müdahale edemeden Elder'ı oldukça sertçe paylamış ve cenazeden çıkartılmasını emretmişti. Vesper kraliyeti öyle çok umursamıyordu açıkçası. Ancak tanımadığı bir adamdansa, kraliçenin kalmasını tercih ederdi. Vesper'ın elderı kovuşu cenazenin en büyük olayı olmuş, kraliçe her ne kadar küplere binmiş olsa da arada sırada kafası karışık bir ifadeyle Vesper'ı süzmüştü. Cenazenin yapıldığı tapınakta önce ilahi söylenip dua edilmiş, sonra Artena'nın bedeni saray bahçesinin mezarlığında ondan önceki kral ve kraliçelerin yanına gömülmüştü. Mezarı başındaki törendeki az kişi arasında ise Bir insan vardı. Batıdaki Malron Krallığının kralı. Vesper ve Artena bu adamı yakından tanımışlardı. Maceraya gittikleri dönemlerde Malron'da oldukça karmaşık olayların içine düşmüşlerdi. Kralla arkadaş sayılırlardı. Otuzlarında yakışıklı bir kral olan Henrick, tüm tören boyunca kraliçe ve kraliyet büyükleri ile saygılı bir elfçe konuşmuş, ve sonra herkesin dikkatini çeken bir hediye bırakmıştı. Gümüş yapraklı bir meşe ağacı. Dünyada sadece birkaç adet eşi bulunan bu ağacı Artena'nın mezarının yakınına büyü ile getiren Henrick, Artena'nın gümüşi saçlarına gönderme yaparak; tüm bahçeyi saran altın yapraklı ağaçların arasına bembeyaz gövdeli ve gümüş yapraklı genç ağacı dikmişti. Kraliçe Slyvia ağaca Elaire'dekin (elfçe: kralın ağacı) ismini vermişti.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 29, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SoutherngoldWhere stories live. Discover now