XXV| first day of the tournament

Comenzar desde el principio
                                    

Anlamadığını belli eder bir bakış takındığında Bjorn yüzünü biraz daha esmer kıza yaklaştırdı.

"Babam her zaman ezilen insanların yanında oldu. Belki o süslü kalelerinizde bunlar anlatılmıyor ama gerçek her zaman buydu. Fakir halk, piçler ya da haksızlığa uğramış insanlar... Babam onların dostudur. Yani senin dostun."

Laurie geçmişten bugüne yaşadığı her şeyi tekrar düşündüğünde bir öfkeye kapıldı. Piç olduğu için ona gösterilen davranışlar haksızlıktan da öteydi. Dünyaya gelmesinin sebebi babasının yaptığı bir hatayken bunun cezasını çeken sadece kendisiydi.

"Babanla ne zaman tanışabilirim?"

"Şimdiye ne dersin?" Laurie hızla arkasına döndü ve ağaca omzunu yaslamış, kendisini alaycı gözlerle izleyen Ragnar Lothbrok' a baktı. O gözler... Uzakta olmasına rağmen safir gibi parıldayan mavi gözler Laurie' yi izliyordu. Çevrenin çok sessiz olmasına rağmen onun geldiğini nasıl duymamıştı? Sadece o da değil, bir başka ağacın arkasından babası gibi mavi gözlere sahip olmasına rağmen bakışları ateşten bir farkı olmayan başka bir genç çocuk daha çıktı. Yüzünde tehlikeli bir tebessüm vardı. Kahverengi saçları arkaya doğru tutam tutam, sırayla örülmüştü. Ragnar Lothbrok' un da öyle... Sarı saçlarının yan kısımları kazık, üstte kalan uzun saçları ise örgüler eşliğinde neredeyse beline dek uzanıyordu. Siyah, deri bir takım giymişti. Üzerinde en dikkat çekici olanı ise omuzlarının üzerine attığı, kar kadar beyaz tüylere sahip ayı postuydu.

Ragnar Lothbrok göz alıcı bir adamdı. Yakışıklı, iri, güçlü ve tehlikeli, bir kadının isteyeceği her şeye sahip...

"Benimle neden tanışmak istedin?" Laurie, Bjorn' un yanında olmasına rağmen kendini güvende hissetmiyordu. Bu üç adamın kendisine zarar verecekmiş hissinden uzaklaştıramıyordu kalbini. Korkuyor ama bir şekilde cesur görünmeyi de başarabiliyordu.

"Oğlum bana senden bahsetti. Piç olmaktan nefret ediyormuşsun. Oysa ben piçleri severim."

"Sen piç olmaktan ne anlarsın ki?" dedi Laurie yüksek bir sesle. Piçlik konusu onun için hassastı ve karşısında Kral Manuel bile olsa ses tonuna dikkat etmezdi.

"Sen bir lordun piçisin. Bense bir zamanlar sadece yoksul bir çiftçiydim. İnan bana, o büyük adamlar için halkın tamamı piçtir. Yani ikimizin arasında hiçbir fark yok."

"Çiftçi birisi gibi görünmüyorsun." Ragnar omzunu yasladığı ağaçtan ayrılıp Laurie' ye doğru birkaç adım yaklaştı. Diğer genç çocuk ise az önce Ragnar' ın yaslandığı ağacın yanına gidip ilgiyle Laurie' yi izledi. Derin mavi irislerini bir an olsun Laurie' den çekmiyordu.

"Eh, insanların geçmişi şaşırtıcıdır ama evet, gerçekten çiftçiydim. Ve bana yapılanlar hiç hoşuma gitmiyordu."

Ragnar Lothbrok alaycı adımları ile Laurie' ye doğru birkaç adım daha attı ve arkasına geçti, dudaklarını Laurie' nin kulağına yaklaştırdı.

"Burası sert ve verimsiz topraklara sahip. Buna rağmen ben ve benim gibi çiftçiler elimizden gelenin en iyisi yapardık ama verim alma ihtimalimiz çok da yüksek olmuyordu. Topraktan hiçbir şey alamadığımızda askerlerin bize yaptıkları tahmin edebiliyor musun Laurie? Vergi veremeyen insanların korkularını, çocuklarını besleyemeyen annelerin gözyaşlarını... O sıcak kalelerin içinde krallar ve lordlar her geçen gün biraz daha şişmanlarken insanlar burada sefaletten ölüyor."

fire and blood • malikDonde viven las historias. Descúbrelo ahora