Episode 36 ( Yağmur )

Start from the beginning
                                    

Tüm yollarım tek doğruyu karşıma çıkardı. Tüm acılarım, tüm korkularım, tüm kırılmışlığım. Karşıma sığındığım adamı çıkardı. Koşulsuz, şartsız, tasasız, acısız...

Akay, böyle biriydi işte. Beni öpmesini isterken, içimdeki savaşın sonlanmasını istedim. Onun soluğunu havadan kendimde soluyup umut bulmak istedim. Onun huzurundan nasiplenmek istedim.

Dudakları dudaklarımda hükmünü ilan ederken, yaydığı o sihirli huzurda yas tutmuş ruhuma, deva olmaya çalışıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dudakları dudaklarımda hükmünü ilan ederken, yaydığı o sihirli huzurda yas tutmuş ruhuma, deva olmaya çalışıyordu. Bu adam benim, paramparça olmuş benliğimi toparlamayı çok iyi başarıyordu. Nefes almamı hatırlatıyordu. Pes etmeme engel oluyordu.

Ellerimi Akay'ın boynuna dolayıp iyice kendime çektim. Akay'da bir elini enseme diğer elini de belime dolayıp sarılışıma karşılık verdi. Aramızda santimler bile yoktu öylece birbirimize sokulmuştuk. Ne yalan söyleyeyim seviyordum bu hissi, bu tamamlanmışlığı. Bir insana sığınmak, bambaşka bir duyguydu. Sığınmak; güvenmek, umut etmek, korkmak, ağlamamak, acı hissetmemek anlamına geliyordu.

Ne güzel bir şey değil mi ? Umudun bittiğini hissettiğin o karanlık girdapta, aydınlık dolu bir kapının açılıp içeriye doğru koşulsuz şartsız çekilmen. Sımsıkı sarılıp, saçlarından okşamaya başlayarak derdine çare bulunması. Saçlarını her bir okşamasında, elini sırtına koyup hafif bir şekilde teselli etmesi, o huzurlu sesinden umut dolu kelimelerin kulağına fısıldanması. Bunlar öyle kutsal durumlardı ki benim için. Akay bunları her yaptığında kendimi öyle önemli hissediyordum ki...

Vücudum nefes almam gerektiğini bas bas bağırırken, kendimi hafifçe geri çekip uzun bir soluk çektim içime. Onun kokusunu çektim, benliğimin yaralarına şifa olsun diye. Aramızda santimler vardı, alınlarımız birbirine yaslıydı. İkimizde kısa aralıklarla nefes alıp verirken, kendimizi toparlamaya çalışıyorduk. En azından ben öyle yapıyordum. Akay, sırtımdaki ellerini sıkılaştırıp, başını göğsüme yasladı. ' Biraz dinlenmelisin güzelim. ' Anın verdiği huzurla kafamı olumlu anlamda salladım ' Burada uyuyabilir miyim ? '  kafamı kaldırmadan kapanmaya yüz tutmuş gözlerimle mırıldandım. Akay'ın eli saçımı okşarken bir yandan da ' İstediğin kadar burada uyuyabilirsin, güzelim. Burası her zaman senin yerin' yüzümde hafif bir tebessümle, daha fazla uykuya meydan okuyamadım ve ruhumun yorgunluğuna boyun eğip kendimi uykunun kollarına attım.

🍁

🍁

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Ruhuma FısıldaWhere stories live. Discover now