BÖLÜM:23 "KIRIK KADEH"

En başından başla
                                    

Kafamda dolanan tilkinin bir kuyruğu, dün annemin söylediklerinde kalmıştı. Yılmıştım artık. Bana yaptığı uer harekette içimde kopan bir fırtınaya alev atıyordu. Annemi kurtarmak için Atıl'ın para vermesine izin vermiştim. Bu olağan dışı ve küçük düşürücüydü.

Atıl'ın arabası hemen görüş açıma girerken, lastiklerinin arta kalanından çıkan toz koca bir bulutu andırıyordu. Hemen önümde hızlıca dururken, oturduğu koltuğunun yanındaki camı açarak bana baktı. Sanırım biraz heyecanlanmıştım.

"Hadi atla," diyerek yanını gösterirken, dediğini yaptım ve kapıyı açarak arabanın içine bindim.

Yeni öğrendiğim bilgiyi kafamdan kazıp atmaya çalışırken, içimdeki merakı durduramadım. "Nereye gideceğiz?"

"Gidince görürsün."

"Bilmediğim yere gelmek istemiyorum," dedim verdiği cevapla çatılan kaşlarıma engel olamadan. Sorduğum sorulara bir kez olsun netlikle cevap vermiyordu.

"Arabaya binmeden öncede nereye gideceğini bilmiyordun ama bindim değil mi küçüğüm?" Dedi ve bana bakıp alayla güldü. "Kollarını bağlayıp çiçek olursan cezanı azaltabilirim."

"Ceza.." dedim mırıldanıp başımı geriye atarken. "Cezayı hak edecek bir şey yapmadım."

"O heriften haz etmediğimi bile bile yanına gittin. Etrafında dolanıp duruyor ve onu elimde sallamama az kaldı."

Derin bir nefes aldım. "Açelya ile Tuna artık görüşüyorlar Atıl." Dediğim an gözlerindeki şaşkınlığı hissederken, bir anda idrak ettiğim her şey gözlerimin önüne serildi sanki. "Hem etrafımda dolanması seni ilgilendirmez. Neden buna bu kadar sinirlendin?"

Dakikaları devirdiğimiz arabada, tüylerim ürpermiş, kalbim nefesimde atmıştı. Ağzından çıkacak olan lafları fazlasıyla merak ediyordum. Bir anda arabanın hızını düşürürken, gözleri gözlerime dokundu ve bana doğru yaklaştı. "O dudaklarına benden başka bir ten değdi mi? Vücuduna benden başka erkek baktı mı? Annen ile ilişkini başka bir erkek biliyor mu? Yaralarına merhem süren başka bir erkek var mı?" Konuşurken arabayı aniden durdurdu ve gözlerini gözlerimden çekmedi. "Sence de senin gözünde fazlasıyla değerli bir adam değil miyim?"

Dudaklarında oluşan her bir kıvrım nevrimi döndürdü ve söylediği her söz zihnimdeki perde oyununa taht kurdu. Öylece donup kalırken, perdenin arkasından bir ses zihnimde dolandı.

Değerli bir adamsın ama intiharımı söyleyecek kadar değerli bir insan değilim.

Arabadan inerken bende hızlıca indim. Kahverengi ahşaptan yapılmış olan yerde nezihlik hakimdi ve tabelada yazan şey ile bir an öylece durdum. "Meyhaneye mi geldik? Hemde sabah sabah."

"Sindirimi hızlandırır."

"Ciddi misin?"

"Hayır."

Adımlarım onu takip ederken, kapıdan içeriye girdik. Gözüm diğer masalara kayarken, bize uzak olan duvar kenarında bir kaç kişiden başka kimse yoktu. Atıl masalardan birine oturduğunda bende hemen karşısına oturdum.

Garson kılıklı adamdan daha çok normal giyinimli bir adama elini kaldırarak çağırdı. "Rakı istiyorum, yanına da meze."

"İki servis mi açalım?"

"Evet," diye adamı onaylarken, adam siparişi alarak içeriye doğru gitti.

Olanları şaşkınlıkla izlerken, gözlerimi kıstım. "Şu an okulda olmamız gerekiyordu, bir meyhanede değil ve sabah sabah alkol alacak kadar ne oldu?"

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin