Bölüm 55

423 34 3
                                    

Babama gerçeği söylemek istiyordum yalan söylersem daha büyük bir kavga çıkacaktı. Yutkunduğum da boğazımın kuruduğunu fark etmiştim. Gözlerimi kapatıp

 '' biz sevgiliyiz ama baba yani hemen yanlış anlama sevgiliyiz ama normal sevgiliyiz yani kızma '' elimde tuttuğum yastık resmen iki büklüm olmuştu. Babam gözlerimin içine bakıp 

'' aferin kızım seninle gurur duyuyorum'' evet şuan yer yarılsa da yerin içine girsem diye düşünüyordum.

 '' Ege gelip benimle her şeyi konuştu zaten ben Ege'nin üvey çocuk olduğunu biliyordum babalarıyla aram çok iyi biz çocukluk arkadaşıyız. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.'' Oha yani bana kızmamıştı anladığım kadarıyla cidden yoksa mezarımı kazmaya başlayacaktım bugünden sonra. 

'' bana yalan söyleseydin o zaman kızardım emin ol. Hiç bir zaman bana yalan söyleme, tek beni değil bu hayatta kimseye yalan söyleme.'' babamla ikimiz ayağa kalkmış sarılıyorduk. Yavaş yavaş odamın yolunu tuttuğumda üzerimi çıkarttığım gibi direk kendimi yatağa atmıştım. 

Gece saat 04.27'de telefonumun çalması ile güzel uykumdan uyanmıştım.Arayan Özkan'dı korkuyla telefonu açıp

 ''yenge bu gece rahatsız ediyorum ama şimdi sakin ol ve yavaş yavaş evden çıkıp gönderdiğim adrese gelir misin?

Mira'dan;

Kızlarla eve geçip kıyafetlerimizi değiştirdiğimiz gibi herkes yatağına yatarken ben oturma odasında bilgisayarıma resimleri aktarıyordum. Eğer zamanım kalırsa ve uykum gelmez ise ders çalışmayı planlıyordum. Karnımın guruldadığının farkına vardığım gibi kendime mutfağa atıp bir güzel tost yapıp yanına da bitki çayı yapmıştım. Bardakla tabağı elime aldığım gibi hızlıca oturma odasına gelmiştim. Bilgisayardaki işim neredeyse 1 saatimi alacakmış gibi görünüyordu ama bir gram uyku yoktu bende. telefonumda ki fotoğrafları bilgisayara aktardığım gibi oradan da flash belleğime alıyordum. Küçüklükten beri hep böyle yapardım. Telefonum çalmaya başlamıştı arayan kişiyi tanımıyordum. Saat gecenin 2.39'i idi. 

''Alo '' arkadaki sesi dinlemeye başlamıştım fakat ses yoktu. 

'' Alooo'' biraz daha sesim çok çıkmıştı. Kızların uyanmaması için dua ediyordum. Bir anda kalbim çarpıntı yapmıştı korkmaya başlamıştım.

 '' Bahçe'' diye ses gelmişti telefondan. İçimde sakin ki birisi oyun oynuyormuş gibi geliyordu. Peki ya oyun değilse? 

''5 DAKİKA İÇERİSİNDE DIŞARIYA ÇIK'' sesi net ve garip bir ses tonuna sahipti. Perdenin kenarından fark edilmeyecek bir şekilde bakmaya çalıştığımda karşımda duran testerede ki oynayan kötü adamın yüzündeki maske ile karşı karşıyaydım. Hızlıca geri çekilip hızlıca Demir'i aramaya başlamıştım. Telefonum çalmıyordu bir kaç saniye sonra çalmaya başlamıştı ama açmıyordu. Dua ediyordum açması için telefonu açmamıştı. Hızlıca Can'ı aradım. Maskeli adam cama yavaş yavaş tık tık tık yapıyordu. Hızlıca kanepenin arkasına geçip kendimi gizlemeye başlamıştım. Can'da açmıyordu. Özkan'ı aramaya başlamıştım. Eğer Özkan da açmasaydı polisi arayacaktım ya da elime birşey alıp maskeli adamla savaşacaktım. 

''Efendim ye..''konuşmasını arıda bitirip

 '' şimdi beni iyice dinle bahçede birisi var cama vurup vurup duruyor yardıma gelin. Hızlı davranın lütfen'' ağlamıyordum ama korkuyordum. Yalnız biz bahçeyle oturma odasının kapısını kilitlememiştik.

'' Lan biz kapıyı da kilitlemedik hızlı olun Allah  için'' Özkan'nın sesi çıkmıyordu sadece araba kilidinin açma sesini duymuştum.

 ''Tamam sen sakin ol önce eline bir şey al içeriye girmeye çalışırsa kendini onunla kolla eğer bir şey olursa çığlığı bas '' yavaş yavaş kapının açıldığını hissediyordum. Elimde bir şey yoktu. Kendimi savunacak hiç bir şey yoktu. Ayağa kalkıp bir şey almaya kalkarsam kesinlikle işim biterdi. Maskeli adam ortalıklarda görünmediği saniyeden yararlandığım gibi direk mutfağa gidip elime bir bıçak almıştım. En azından kendimi bununla kollayabilicektim. Yavaş yavaş içeriye giriyordum. Kanepenin arkasına uzandığım gibi bahçenin kapısına baktığımda kapı açıktı. Kanepenin üzerinde nefes alıp veren birisinin olduğunu fark ettiğim anda elimde duran bıçak kalbime yakın bir yerde saplanmıştı. Gözlerimi kapatmadan kişiyi takip ediyordum hızlıca odadan çıkığı gibi eve birisi gelmişti kafamı kollarının arasına aldığı gibi hızlıca vücuduma girmiş olan bıçağı bir hışımla çekmişti. Ağzıma bir şey gelmişti sanki  su gibiydi yere tükürmek zorunda kalmıştım. Kim bilmiyorum ama beni birisi kucağına almıştı. O an ne olduğunu bilmiyordum.

Hira'dan;

Evden sessiz bir şekilde çıkacağım sırada babamın odasına girdiğimde odada babamı göremeyince hızlıca evden çıktığım gibi eve sürmüştüm arabayı. Özkan tekrar aradığında

 '' konum atıyorum oraya gel '' kalbim çarpmaya başlamıştı 

 '' ne oldu'' dediğimde telefonu kapatmıştı. Hızlıca attığı konuma geldiğimde hastanenin önünde bulmuştum kendimi. Hastanenin önünde bekleyen Can'ı gördüğüm gibi

 '' ne oldu '' arabayı kitlediğim gibi dinlemeye başlamıştım. '' Büyük ihtimalle Ege'nin oyunlarından birisi yenge. Küçükken hepimiz buna eziyet çektirdik demek ki yavaş yavaş herkesten öcünü almaya başlıyor. Çocuk küçükken aht etmişti bana yaşattıklarınızın aynısını size yapıcam demişti.'' Ege mi demişti. Eeeee tamam da kime ne olmuştu ki. İleride Demir'i görmüştüm telefonda konuşuyordu bağırarak konuştuğu için etraftaki insanlar Demir'e bakıyordu. Kıvanç'ı gördüğüm gibi hızlıca yanına koşup

 '' kime ne oldu?'' gözlerini benden kaçırıp elimi Kıvanç'ın yüzünü alıp bana çevirip

 '' sana diyorum kime ne oldu?'' Konuşmaya çalışıyordu ama kelimeler ağzından çıkmıyordu. 

''Mira..'' devamı gelmedi zaten. Özkan dinlenme yerinde oturuyordu. Gömleğinde salça rengi vardı veya domates rengi vardı hızlıca yanına gidip 

'' Sabah sabah mutfakta ne yaptın Özkan enişte. '' Boğazım acıyordu. Konuşmak için resmen bütün enerjimi harcadığımı düşünüyordum. Karşımızda Ameliyathane vardı.

'' Niye burada bekliyorsun ki '' dediğimde bana belli etmeyen göz yaşlarının yere düştüğünü görmüştüm tarafta kızları aramıştım ama yoktu. Tek erkekler vardı. Demir'in yanına gidip

 ''ne olmuş ki Mira'ya söylesene enişte'' kesin elini kesmiştir veya gece yorulduğu için bitkin düşmüştür diyordum içimden. Peki ama Ege ne ayaktı. Aklımda deli sorular vardı. Doktor 

''Mira'nın yakınları kim'' elleri kan içinde

 ''   AB Rh (-) kana ihtiyacımız gerek'' Olduğum yere çökmüştüm resmen. O kanın zor bulunduğun herkes çok iyi biliyordu. 2 saat içerisinde kan bulmamız gerekiyordu. Mira'nın ailesinin haberi olmadan tanıdık herkesi aramaya başlamıştık bile. 1 2 Kişi bulduğumuz gibi kan vermişlerdi. Doktor tekrar yanımıza gelip 

''bunlar her an yetersiz gelebilir siz yinede hazır bulundurun'' hızlıca içeriye girip yarım saat sonra dışarıya çıkıp 

'' içiniz rahat olsun bitti ameliyat ''diyip uzaklaşmıtşı. Hemşire yanımıza gelip

 '' Hastamızda çok ciddi bir durum yoktu sadece tansiyonu düştüğü için kana ihtiyaç gerekiyordu. Bu arada hasta uyandığında eve götürebilirsiniz fakat çok yormayın her hangi bir ağrı olduğunda kesinlikle getiriniz. Geçmiş olsun'' diyip yanımızdan ayrılmıştı. Odaya kaldırıldığında hızlıca hastane işlemlerini bitirdiğimiz gibi Özkan'nın arabasına hepsi doluşup evin yolunu tutmuştuk. Hızlıca gaza basıp öne geçip eve erken gidip yorgan battaniye çıkartıp direk oturma odasına alacaktık. Arabayı park edip hızlıca içeriye girip etrafa baktığımda her şey düzgündü yukarıya çıktığımda herkes uyuyordu Deniz yavaş yavaş ayaklanıp

 '' günaydın sen babanda değil miydin?'' resmen ağzım açık kalmıştı.

 '' Sen diğer kızları uyandır da aşağıya gelin'' hızlıca battaniye ve yorgan aldığım gibi aşağıya inmiştim. Demir'de hızlıca Mira'yı koltuğa bırakıp etrafa salak salak bir narkozun etkisinde olan bir Mira vardı'. Kızlar aşağıya indiğinde hepsi şok olmuştu.  

Hayaller Doğru: LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin