10.Bölüm -Teklif-

988 21 3
                                    

Artık her şey daha zordu benim için.Geleli 2 hafta olmamıştı bile ama o kadar güçsüz hissediyorum ki. Bazen diyorum kendime git Feriha. Geri dön. Ama sonra vazgeçiyorum.Güçlü ol biraz diyorum kendime. Eskiden ne olursa olsun kendimi güçlü hissederdim ama şimdi içimdeki güç yok. O kadar perişan bir haldeyim ki artık saklamaktan yoruldum.

Gözlerimle önümdeki çifti süzdüm. Mutlulardı.Kaygısız ve mutlu. Benim uzun zamandır tadamadığım o şeyler.

Kararmış havada öylece yürürken kendimi birden hiç bulmak istemediğim bir yerde buldum. Hills'in önündeydim ve Siyah mercedese bakıyordum.Emir'in arabası. Yüzümü saklamaya fırsat kalmadan araba önümden uçup gitti ve geriye Hills'in karanlığı aydınlatan o canlı ışıkları kaldı.Biran tereddüt ettim ama sonra yolun karşısına geçip kapının önünde duraksadım.Sonra gözlerimi yumdum , açtım ve yürümeye başladım. 

''Merhaba hoşgeldiniz'' dedi kapıdaki gorillerden biri. Beni öylesine inceliyordu ki beni hatırlamaya çalıştığına emindim. Başımla selamladım. Girmem için kapıyı açtı ve aşağı inen üç merdiveni indikten sonra önümdeki manzaraya baktım.Dekorasyonun temeli aynıydı ama ufak tefek şeyler değişmişti.Değişmeyen tek şey içerdeki atmosferdi. İçeri adım attım ve yavaşça ilerledim.Dans eden insanları atlayıp bara oturduğumda Barmene göz kırpıp.

''Duydum ki uzun zamandır burda meyve kokteili satmıyormuşsun'' dedim burukça kıkırdayarak. Karşımdaki Barmen gözlerini kırpıştırıp;

''Feriha Hanım? '' dedi şaşkınlıkla. 

''Beni unutmaman gözlerimi yaşarttı Burak '' dedim. Onu bile özlemiştim.Uzattığım elimi sıktığında şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi görünüyordu.

''Feriha Hanım siz? Yani ne zaman geldiniz. Gittiniz diye biliyordum.''

''Boşver bunları. Eee meyve kokteilini çok özledim be Burak'' dedim. Buraya geldiğimde herkes içki içerken ben hep meyve kokteili içerdim.İçkiden gerçek anlamda uzak durmayı seviyordum.Hills'in anısı üzerimde çoktu.

''Ah buyrun Feriha Hanım meyve kokteiliniz'' dedi elindeki bardağı önüme koyarak gülümseyerek teşekkürümü ilettim ve bardağı elime alıp arkamda bıraktığım mekanı önüme aldım. Gözlerim tanıdık birileriyle karşılaşmaktan korkuyordu.Ama burda tek başıma kalmaktansa karşılaşmaktan korkmadığım biri iyi olurdu.Birden kalabalık ve gürültüye rağmen elimdeki çantanın titreştiğini hissettim. Bardağı bönümdeki tezgaha koyup telefonumu çıkardım. 

''Efendim Selin?'' dedim sesimi duyması için bağırarak. Parmağımla diğer kulağımı kapatıp sesini almaya çalıştım. 

''Dışarı çıkalım diyecektim ama sen galiba dışardasın? Canım nerdesin ?'' 

''Hills'teyim Selin..'' 

''Hills?! Tamam hemen geliyorum'' dedi. Benim burda olmama şaşırdığı belliydi.Telefonumu çantama koyup etrafı izleyerek kokteilimi yudumladım.

 

Az sonra Selin yanıma geldiğinde uzanıp ona sarıldım.Partiden beri onu görmüyordum. O günü hatırlayınca yüzümü buruşturdum.

''Feriha burda ne işin var? Benn.. Gelmezsin diye umuyordum yanlış anlama'' dedi Sıcakkanlı ifadesiyle.

''Kendimi birden burda buldum.Emir'inde burda olmadığını öğrenince bi ziyaret etmek istedim.''dedim. Selin'e gülümseyerek. Sonra Burak'a bir göz kırptı ve her zaman içtiği şarap önüne geldi.

''Nasılsın Feriha?Öyle uzun zaman oldu ki.Yaşanan çok şey var.Anlat bakalım Ne yaptın Fransa'da?''

 

 

Konuşmayı bitirdiğimde Selin'in yüzü sanki bana acıyormuş gibi bir ifadeye bürünmüştü.Aslında gibi değil , bana acıyordu. O beni anlayan sınırlı insanlardan biriydi belki de bu yüzden onu bu kadar çok  seviyordum. herzaman yanımdaydı ve bana herzaman güven verdi. Tıpkı onun gibi.Selin bir arkadaşını gördüğünde geleceğini söyleyip yanımdan ayrıldı. Aslında bende burdan çıkmak istiyordum heran onun gelecek olması korkusu tedirginlik yaratıyodu. Gergindim. Kalkmakla , kalkmamk arasında  kalırken Selin'in boşalttığı yeri birisi doldurdu.

''Vay vay vay..Eski gelin , eski dükkanına gelmiş. Gözlerim yaşardı özlemişim seni'' Kafamı çevirdiğimde bana sırıtarak bakan Yavuz'u gördüm. Yavuz Sancaktar.Zamanında Emir'le bu ikisini kavgadan ayırmak için az uğraşmamıştım.

''Ne istiyorsun Yavuz?Ne işin var senin burda?''

''Asıl bu soruyu benim sana sormam lazım ex gelin'' dedi müzik sesine karışan kahkahasıyla. Dişlerimi ısırıp kafamı toplamaya başladım.

''Hoşgeldin dileklerini sundun şimdi gidebilirsin Sancaktar''dedim gözlerinin içine bakarak.Bir ıslık çaldığını farkettim ama sesi duyulmadı.

''Hala tuttuğunu koparan hırçın Feriha karşımda duruyor. Bugün beni ağlatacaksın Feriha'cığım.Hem bu kadar kolay bırkmam seni. Hele de Sarrafoğlu'na hayırlı olsunlarımı sunmadan.

''Hala karşımda gereksiz , boşboğaz Yavuz'un durması üzücü. Biran değişmişsindir diye ummuştum.Saflığıma ver.'' dedim kaşlarımı kaldırarak.Çantamı elime alıp tabureden tam kalkacakken kolumu tuttu.

''Seni bulmuşken bırakmam yeşil gözlü dev. Sen bana lazımsın.'' dedi bir şeyler anlatmaya çalışır gibi.

''Senin işine yarayacak son kişiyim Sancaktar'' dedim kolumu kurtarmaya çalışarak.

''Eskiden düşmandık ama dost olmak için muhteşem bir zaman. Şimdi ikimiz birlikte Emir'e karşıyız.İntikam ateşiyle kıvrandığını görebiliyorum.Şimdi gidiyorum ama bu teklifimi unutma Feriha YILMAZ.''

Dedi ve anında tabureden kalkıp kalabalığa karıştı. Buraya nasıl girdiğini anlamış değilim. Bu kapıdaki goriller ne işe yarıyordu.Ya da ben gittikten sonra değişen şeyler olmuştu.Yenilenen kokteilimi bitirdikten sonra çantamı alıp kalktım.Dans ede gençlerin arasından usulca sıyrılırken arkamdan biri kolumu kavradı. Selin sanıp arkamı döndüğümde hiç tanımadığım bir erkekle karşılaştım.

''Ne yapıyorsun birine benzettin galiba?'' dedim kibar olmaya çalışarak.

''Yok yok tamda aradığım kişiyi buldum. Biran benzetiyorum sandım ama tanıdım seni''

''Neden bahsediyosun anlamıyorum. Kolumu bırakacakmısın?'' dedim.Sinirlenmeye başlamıştım. Bu da kimdi ?

''Sarrafoğlu'ndan ayrıldın. Üzerinden zaman da geçti. Yani artık bize kaldın bebeğim. Tek başına olduğuna ve buraya geldiğine göre sevgilin yok bebeğim.''

''Eğer bana bir daha bebeğim dersen seni buna pişman ederim!'' diye bağırdım

''Vay demek Emir beyimizin seninle takılmasının sebebi bu hırçınlığınmış ha bebeğim ne dersin ?''

Birden eli tişörtümün altından sırtıma geçti. Ne yapacağımı bilemez halde elinde çırpındım attığım çığlıklar müziğe karışıp kayboluyordu. Yanımdaki insanlarda keyiften atıyorum sanıyorlardı. Kahretsin! bu gerizekalı sarhoş iğrenç ellerini vücuduma sürüyordu!

YazgımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin