Masal duvarı çiçeklerle süslemişti. Mert bana anlamsız gelen birkaç tane ingilizce yazı yazmıştı. Düz bir şekilde değil ama böyle şekil şukul yapmıştı. Eli yatkın olmalıydı. Yanına gidip, "O kadar gereksiz şey yazmışsın. Şimdi de MASMER yaz," dedim. Bana tuhaf tuhaf bakıp, "O ne?" diye sordu. Masal'la onu gösterdim. "İkinizin adının birleşimi. Herkese yazdırttım sende yaz. Anı olarak kalsın, belki çok çok ileri de yine aynı bu kadroyla buraya geliriz. Adlarımızı görüp gülümseriz."

Bana hak verircesine kafasını salladı. "Güzel düşünmüşsün. Yazayım o zaman."

"Güzel yazma lan o kadar. Bizim adımız ön planda olmalı," dediğimde güldü. "Mümkün değil ama yine de bir deneyeyim."

Göz devirdim. "Egonu sevsinler."

Bir anda kolumdan çekilmemle tökezledim. Asaf beni kendine çekmişti ama nasıl hızlı çektiyse kendi bile tökezlemişti. Yarım ayakla neyin artistliği bu yiğidim?

"Ayağını kırdım diye intikam mı alıyorsun kolumu kırmaya çalışarak?"

"O istenmeyen otla gülerek konuşma."

"Ağlayarak mı konuşayım?"

"Irmak ne demek istediğimi biliyorsun."

Göz devirdim. "Biliyorum ama ister kabullen ister kabullenme Mert benim arkadaşım. Sevgilim olman arkadaşlarımı seçme şansını vermez sana."

Ben kendi kararlarını alabilecek yaşta, reşit bir kızdım. Kim olursa olsun beni kısıtlamasına gelemezdim.

"Ben öyle bir şey yapmıyorum," dediğin de başımı salladım. "Tabi."

"Neyse. Gel sana çizdiğim şaheseri göstereyim."

"Olur," deyip kolunun altına girdim. Beraber onun çizim yaptığı kısma geldiğimiz de duvara baktım. Çok güzel melek kanatları çizmişti. Ortasına da Cin Ali'den hallice bir kız çizmişti. Bu kız ben oluyordum büyük ihtimalle. Çünkü resmin altında büyük harflerle KİMLİKSİZ'İN MİKA'SI yazıyordu.

Ben duvardaki çizimin güzelliğine bakarken o arkadan kollarını bana doladı ve başını omzuma koyup konuşmaya başladı. "Özür dilerim güzelim. Bu aralar içimde bir sıkıntı var, olur olmadık şeylere parlıyorum. Sana da kıskançlık konusunda çok maço gibi davrandım. Haklısın. Mert senin arkadaşın," dedikten sonra az ileri de gülüşen Masal'la Mert'e baktı. "Ve sanırım kuzenimin de sevdiği kişi. Onu tanımıyorum ve ikinizden birini üzecek olma düşüncesi beni sinirlendiriyor."

Ellerimi karnımdaki kollarının üzerine koydum ve başımı ona yasladım. "Endişelenme. Mert ukaladır, çok bilmiştir falan ama iyi çocuktur. Masal'ı gerçekten sevdiğini ve onu üzmeyeceğini göreceksin." Kollarının arasından çıkıp ona döndüm. Kaşlarımı çattım. "Neden içinde sıkıntı var?"

Omuz silkti. "Bilmiyorum."

"Ayağın kırıldı ya ondan sağlıklı düşünemiyorsun sen," dediğim de gülümsedi. Beni belimden tutup kendine çektiğinde hafifçe parmak uçlarım da yükseldim. Yüzümün her bir ayrıntısına baktıktan sonra muzipçe sırıttı. "Öyle mi?"

Belli belirsiz başımı salladım. "Öyle."

Kendimi sarkıtıp tersten duvara baktım. Asaf beni belimden tuttuğu için düşmemiştim. Normalde yapsam direkt kafa üstü yere yapışırdım. Çizimine baktıktan sonra tekrar doğruldum ve gülümseyerek ona baktım. "Bu arada çizimini çok beğendim. Çok güzel olmuş."

"Gerçeği kadar değil."

Kalbim hızlanırken ne diyeceğimi bilememiştim. O sırada koşarak yanımıza gelen Mert'i fark ettim. "Aşkınızı bölmek istemezdim ama polis geliyor, bir an önce buradan toz olmalıyız. Koşun!"

KİMLİKSİZ | Texting ✔Where stories live. Discover now