2. Bölüm 'Hey, Sazan!'

13 1 0
                                    

Hey hey hey! Bayağı uzun zamandır 2. bölümü yazamadığım için gerçekten çok üzgünüm. Aslında 2. bölümü yazıp kaydetmiştim ama bilgisayarım bozulunca ben de atamadım. Yaklaşık 20 dakika önce eve geldim ve 8 sayfayı tekrardan çevirip buraya yazdım. Bu benim için yorucu oldu ama değeceğini umuyorum. Neyse uzatmayayım; vote ve yorumlarınızı sakın unutmayın bunlar benim için çok önemli. Bir sonraki bölümlerde görüşürüüüüz :')!

Yazardan ufak bir not: Birkaç bölüm önce bahsettiğim gibi bu bir gençlik romanı ve uygunsuz kelimeler görebilirsiniz, bu yüzden baştan uyarıyorum rahatsız olacaklar okumasın :/. Ve de yazım hatalarım var ise üzgünüm, bölüme geçebilirsiniz ^_^.

Ertesi sabah evden çok çok erken çıktım ve Main Street'teki simit fırınından iki yumurtalı sandviçle iki portakal suyu aldım. Öğrenci konseyi seçimleri için kampanya resmi olarak bugün başlıyordu ve kimse asmadan önce gidip afişlerimi en iyi duvara asmak istiyordum. Autumn'un evine gittiğimde arabamın kornasına bastım. Caddenin karşı tarafında çiçekli sabahlığının içindeki yaşlı bir kadın kapı sinekliğinin ardından bana kötü kötü baktı. Dudaklarımı oynatarak sessiz ve mahcup bir özür diledim.

Sonunda Autumn göründü, çimlerde çıplak ayak hızla koşuyordu. Topuksuz düz ayakkabıları kitaplarını koyduğu sırt çantasının üzerine asılıydı ve krem renkli bir çift kırışık diz altı çorabı omzundan aşağı sarkıyordu. Kampanya afişlerimi koltuğunun altına sıkıştırmıştı.

"Dikkat et, sakın kıvırma onları!" diye bağırdım.

Autumn'un fazladan bir yirmi dakika daha uyuyabilmek için o sabah duş alma zahmetine girmediğini söyleyebilirdim. Ben her zaman erken kalkan biriydim ama Autumn uyumayı severdi. Ne zaman onlara kalmaya gitsem yastığımın altında bir kitap mutlaka olurdu. En son üniversite için bir rehber kitap okumuştum. Ama asıl ortaokulda Goosebumps serisini bu şekilde okuyup bitirmiştim, horlayarak uyuyan en iyi arkadaşımın yanında.

Autumn açık olan yolcu penceresine eğildi ve kitaplarını içeri attı. Ayakkabıları koltuğun üzerine düşmüştü. Simitçinin kese kağıdını görünce her zaman sevinirdi. "Oooo... Kahvaltı!"

"Bana yardım etmek için erken kalkmanın ödülü."

"Ödüle ihtiyacım yok" dedi kitaplarını arka koltuğa atarken. Ardından afişleri kitapların üzerine dikkatle yerleştirdi. "Ne de olsa ben senin gayriresmi kampanya yöneticinim."

"Ben senin resmi başkan yardımcım olmanı tercih ederdim" dedim alçak sesle.

Kendini yolcu koltuğuna bırakırken Autumn içini çekti ve emniyet kemerini mandalına gereğinden daha fazla bir güç kullanarak taktı. "Natalie, vazgeç artık."

Bu cümleyi bütün yaz sayısız kez duydum. Sonuncusu daha bu hafta, kampanya afişlerinin boyamasını bitirmek için sabaha karşı üçe kadar uyumadığımız geceydi. Bir afişe ikimizin de adını yazmıştım ama Autumn mükemmel bir afişi boşa harcadığımı söylemişti. "İyi fikirlerden vazgeçmek zordur" dedim.

Sandviçinden büyük bir lokma ısırınca yüzüne ketçap bulaştı. Bir peçete uzattım. "Bak" dedi bir taraftan sandviçini yerken, "bu tür bir şeyi yapabileceğimi düşünmen benim için çok anlamlı. Ama bütün projelerinde benim başkan yardmcısı olarak sana yardım etmeme gerek yok. Öğrenci konseyinin bütün toplantılarına geleceğim nasıl olsa, üç senedir olduğu gibi."

"Mesele sadece toplantılara gelmen değil, bütün potansiyelini kullanman, Autumn. Sen her zaman sahne arkasındaki kişi olduğunu söylersin. Ama bu doğru değil. Sadece göz önünde olmamak için kullandığın geçerli bir bahane. Üniversitelerin kabul komiteleri kaç tane ders dışı aktiviteye katıldığını bilmek istemiyorlar sadece. Liderlik yetenekleri görmek istiyorlar. İşte bu da senin sorumlu olabileceğin bir şey."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 11, 2014 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Last Class Memories. [Son Sınıf Anıları] -GECİKMEDE-Where stories live. Discover now