aslında üçüncü bölümün ikinci partı ama siz dörtmüş gibi sayın

8.5K 528 428
                                    

İçeri hızla çektiğimde yüzünü buruşturunca "Noldu lan?" diye sordum.

Aklına gelen -her neyse- şeyle yutkunup "Hiç." diye mırıldandı.

Gözlerimi kısıp baştan aşağı süzdüm. İlk aklıma geleni de söyleyiverdim.

"Yoksa üstte olan Su muydu?"

Evet aklıma ilk bu gelmişti.

Tekrar yutkunup bir şey demeyince "Hassiktir." diyip gülmeye başladım. Hayır gülme sebebim öyle çok komik bir şey olduğundan değildi, kankalık bunu gerektiğindendi. Yoksa bana neydi hangisinin altta, hangisinin üstte olduğu? Ne halleri varsa görsünler, ikisi de yetişkin bireyler. Kimsenin bir şey demeye hakkı yok.

Gülmem azalırken "Aşkım çok acıyor mu? Gelmişken bir şeyler yaparız diyordum ama istersen gideyim çikolata felan alayım. Keyfin yerine gelir hani." dedim.

Yanımdan geçip oturma odasına adımlarken "Taşak geçmesen olmaz değil mi?" diye homurdandı ağzının içinde.

Sahte bir şok içinde bakarken "Öyle bir şeyin mümkünlük derecesi 0'ın da altında. Aklına getirmen bile senin ne kadar salak olduğunun göstergesi." dedim.

"Salaklıkla ne alakası var?"

"Yok aslında, sadece sana salak demek hoşuma gidiyor." diyip omuz silktim.

Zil çalınca deliğe baktım -evet bu defa aklıma gelmişti-. Sıkıntıyla etrafı izleyen bir adet Dalay görünce gözlerim büyürken Toprak'ın ensesinden tuttuğum gibi kendime çektim. Benim göğsüme onun sırtı birleşirken aynı zamanda bir elimle ağzını kapatmıştım. O debelenmeye başlamadan hızlı ve sessizce konuşmaya başladım.

"Bak şimdi gelen Dalay. Vallaha uzatmayacağım direk söylüyorum, biz geçen birlikte 31 çektik. Ben bunu öptüm, boşaldık falan, sonra bu beni öylece yatakta bırakıp gitti. Bunlar 2 gün önce oldu ve bugün bu planı yürürlüğe geçirme sebebim biraz düşünüp taşınmak, toparlanmaktı 2 gün içerisinde. Şimdi ben kapıyı açtığımda onu içeri çekeceğim, sende bir şekilde bayıltacaksın. Bak anlaması ve yapması zor değil, lütfen Yüce Rabbimin sana verdiği beyni kullanmaya çalış. Anlaştık?" Cevap vermesini beklemeden devam ettim -ki elim ağzında olduğundan verecek durumda değildim-, "Güzel. Her şeyi, hemencecik kapmana aşığım. Hadi şimdi Dalay'ı sikme-tamam önce bir yakalayalım o gün de gelir. Operasyon başlasın."

Ardından bırakıp hızla oturma odasına itekledim arkasından. Aynı şekilde dönüp kapıyı açtım bir anda. Tamda arkasını dönmüş, gidecek olan Dalay'ın güzel kalçasına bir bakış atıp gözlerimi yüzüne çıkardım. Kaşlarımı onu görünce şaşırmışım gibi kaldırıp "Hayırdır, tilki kürkçü dükkanına geri döndü?" dedim alaycı bir sesle.

Gergin bir tavırla "Şey, annem git un iste dedi. Bense un istemeye geldim." diyip elindeki kaseyi uzattı.

"Ben zaten ilk cümleni duyunca yağ istemeye gelmişsindir diye düşünmüştüm, ikinci cümleyi söylemen iyi oldu."

Diliyle dudaklarını nemlendirirken "Hay ben senin..." gibisinden bir şeyler söyledi kısık sesle. Koluna uzanıp tuttuğum gibi içeri çektim. Bir elimle kapıyı, bir elime ağzını kapattım hızla. Kollarımın arasında debelenmeye başladığında "Toprak." diye seslendim içeri doğru. Ses gelmeyince zor bela oturma odasına girdim.

Beklediğim şey kanepede uyuyakalmış bir Toprak değildi.

ULAN 2 DAKİKA BİLE GEÇMEMİŞTİ BE.

Dalay iyice kollarım arasından kaymaya başladığında daha sıkı kavradım ve burnunu kapatıp bayılmasını bekledim. Filmlerde hep böyle oluyordu, gerçekte niye olmasındı? Ama ya ölürse? Ölür müydü ki? Risk almamak için bir anda elimi çekince öksürerek nefes almaya başladı. Koltuğa bırakırken yandaki bibloya uzanıp "Ondan ölmediysen bundan da ölmezsin koçum, güveniyorum sana." dedim ve bibloyu kafasına vurdum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 24, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Bize Gelsene | Boy×boyWhere stories live. Discover now