"Hemen bitiririm, merak etme."

"Kaç soru var?"

"100. İstesem tek teneffüste bile bitiririm, dil bilgisi soruları var sadece."

"O zaman ben gidip sana çay alayım." dediğimde başıyla onayladı. Herkesin açık büfeye çullandığını görünce gözlerimi devirme isteği duymuştum. Birazdan öğle yemeği yiyeceksiniz, yavaş! Aslında onlara hak veriyordum. Açık büfe büyülü bir şeydi. İnsanın acıkmasa bile bir şeyler yiyesi geliyordu.

Sonunda çay makinesine ulaşıp bardağa çay doldururken yanımda Poyraz belirdi. "Nasıl geçti?"

"Fena değildi. Evde olsam bu kadar soru çözemezdim."

"Evde neredeyse hiç soru çözmediğimi düşünürsek buradaki performansım oldukça iyi." dediğinde kıkırdadım. "O zaman bu kamp sana iyi gelecek."

"Baran'la aynı sınıfta mısınız?" diye sorduğunda bakışlarım yere inmişti ama yalan söyleyemezdim. "Evet." Sevinçten yoksun bir şekilde güldüğünde ne yapacağımı bilememiştim.

"Ben seni tutmayayım o zaman, sonra görüşürüz." deyip yanımdan uzaklaşınca kendimi kötü hissetsem de tekrar salona girip Baran'ın yanına ilerledim. Yerimde bir kızın oturduğunu ve Baran'ın ona bir şeyler anlattığını görünce çayı üstlerine boşaltmak istesem de sakince yanlarına gittim. "Çayını getirdim."

İkisi de kafasını kaldırıp bana bakınca Baran "Sağ ol." dedi, kız da "Çok teşekkürler Baran." diyerek yerimden kalktı.

"Neden buradaydı?" diye sordum sandalyeye otururken.

"Düğün günümüzü belirliyorduk." deyip dalga geçtiğinde koluna vurdum. "Koluma vurmaktan vazgeç artık!"

"Sen de düzgün cevap ver o zaman."

"Sadece soru sormuştu. Kıskandın mı?"

"Hayır, ben artık seni kıskanmıyorum." dedim suratına bakmadan. Onunla konuşsam da kızgınlığım tam olarak geçmiş değildi. "Ben de seni kıskanmıyorum o zaman."

"Tamam, kıskanma." deyip test kitabımı açtım. "Soruları çözdün mü?"

"6 tane kaldı." deyip sırıttığında gözlerimi irice açtım. "Oha!"

"Normalde onları da bitirirdim ama sana bırakmak istedim." deyip kitabı önüme ittiğinde kaşlarımı çattım. "Neden ben çözüyorum?"

"Çünkü bu soruları çözüyor olmamın sebebi sensin." dediğinde gözlerimi devirerek "Konular ne?" diye sordum.

"Merak etme, basit konulardan."

Baran'ın bakışları eşliğinde soruları çözmeye başlamıştım, hata yapıp rezil olmak istemediğim için dikkatlice çözmüştüm.

Kalemi elimden bıraktıktan sonra sırıtarak "Hepsini doğru yaptın. Şimdi hocaya bunları gösterip artistlik yapmam lazım." dediğinde güldüm.

•••

Öğle yemeğine koşturarak gittikten sonra Pelin'le karşılıklı oturmuştuk. Baran da çaprazımızdaki masada, Hakan ve Giray'la birlikte oturuyordu ve suratlarımız birbirimize dönüktü.

5 NUMARAWhere stories live. Discover now