XXII| you're a wolf

Start from the beginning
                                    

Çevreye bakındı. Kimse bu durumdan mutlu değildi. Kral Yaser bile huzursuzca yaptığını sorguluyor gibi görünüyordu. Halkı adına çok büyük bir risk aldı ve böyle hissetmesi elbette normal, diye düşündü Rhoslyn. Kral Yaser için üzülüyordu.

Dakikalar sonra Kral Yolu' nda ulu kurtlar göründüğünde Rhoslyn' in başı döndü ve gözleri tekrar doldu. Hayır, ağlamamalıydı. Burada olan her şey benim yüzümden oldu. Bir de bebek gibi ağlayacak mıyım? Tanrım bana yardım et. Yardım et ve beni yanına al. Sadece ölüm bana yardımcı olabilir. Senden gelen bir ölüm.

Hayatlarında ilk defa ulu kurt gören insanların soluklarını çekişini duydu fakat o böyle bir tepki vermemişti. Kuzeyde herkes Abrecan, Snow ve Ice adındaki bu koca kurtları bilirdi.

"Yaşlı kurt bir attan bile büyük!"

"Sence bizi öldürürler mi?"

"Ulu kurtlar öldürmek için yaratıldı. Elbette öldürürler!"

"Ama onların, sahiplerine sadık ve itaatkar olduklarını duymuştum."

"Saçmalık. Bu canavarlar katil olarak doğdu."

Arkasındaki bu konuşma sinir bozucuydu. Evet, ulu kurtlar vahşi ve katil varlıklardı fakat bu yanlarını sadece bağlı oldukları insan, hayati bir tehlikedeyken ya da onların isteği ile açığa çıkarırlardı.

Ve kafilenin en başında atını süren kuzey kralı Manuel Mendes göründü. Yanında Kral Eli Lord Bieber, oğlu Prens Shawn, prensin yanında Prenses Aaliyah vardı. Prensin hemen arkasındaki o yüzü de tanıdı. Korkunç gülümsemeye sahip ve kendisine bakan o yüzü... Ashton Irwin, Rhoslyn' e gülümsüyordu. Ona yapacaklarının habercisi olan bu şeytani tebessüm Rhoslyn' in bütün kanını dondurdu. Galiba tekrar kusacaktı.

Gözlerini yere indirdi. Daha fazla gelen kişilere bakamayacaktı çünkü kalbi bunu kaldıramıyor, hatta şimdi, buradan kaçmak ve kimsenin olmadığı bir yerde sessizce ölümü kucaklamak istiyordu. Yapamazdı ama. Burada durmak ve yüzleşmek zorundaydı. 

Yaklaştılar ve biraz daha yaklaştılar. Rhoslyn başını tekrar kaldırdığında herkes karşısındaydı.

Kral Manuel atından indiğinde arkasındaki herkes onunla birlikte indi. Kral, güney topraklarında olmasına rağmen hala kışın ortasındaymış gibi görünüyordu. Siyah kıyafetlerin içindeydi. Pelerininin omuzlarını kaplayan ve bir yandan başı, diğer yandan arka bacakları sarkan bir kurt postu vardı. Başına ise sadece demirden yapılma, buz dikitleri gibi sivri dikenlere sahip, oldukça sade ve sıradan tacını geçirmişti.

Küçük bir kız çocuğuyken Kral Manuel' in verdiği bir turnuvaya giden Rhoslyn kralın bu tacını gördüğünde yüzünü buruşturmuştu. Manuel Mendes bir kraldı ama başına taktığı şey bir çöplükten ibaretti. Bunu yanındaki küçük arkadaşı Lisa' ya söylediğinde yakınında olduğunu bilmediği Lord Kumandan Tom Hanks, kaşlarını çatarak "Bizler kuzeyde yaşıyoruz Leydi Rhoslyn. Burası soğuk ve sert bir yer. Kralımız da soğuk ve sert bir taç taşıyacak kadar kuzeylidir. Süslü taşlar ve mücevherler, güneş gibi parlayan altın bir taç derdiniz olmamalı. Henüz küçüksünüz, evet, ama bunları zamanla anlayacaksınız." dediğinde çok utanmıştı. Şimdi ise aslında bu sıradan tacın, kralı gerçek bir kuzeyli kral gibi gösterdiğini görebiliyordu. Büyümüştü. Ve anlamıştı.

fire and blood • malikWhere stories live. Discover now