I'm feeling so good(!)

Start from the beginning
                                    

Bu yüzden zar zor yer bulabilmişlerdi. Daracık yerde iyice sıkışıvermişlerdi resmen. Jongin kolunu koyacak yer bulamayınca masaya dayadı dirseklerini fakat bu sefer de diğerleriyle fazla yakın olmuştu. Öfleyerek ellerini kurbanlık koyun gibi kucağına koydu. Nefret ediyordu vücudunun bu kadar mükemmel olmasından. Belki daha kısa boylu olsaydı buraya rahatça sığabilirdi.

Lanet genler!

"Doğum günün için istediğin bir şey var mı Nini?"

Duyduğuyla başını iki yana salladı. Ne istese alacak parası vardı. Babası sağ olsun. Belki biraz sevgi isteyebilirdi, sonuçta son zamanlarda en çabuk tükenen şey oydu. Tao'nun sevimli yüzüne karşı kötü bir şey demek istemediğinden beynini zorladı güzel hediyeler bulmak için.

"Zonko'dan bir şeyler alabilirsin. Ben de yıl boyu sizinle eğlenirim?"

"Ya çok kötüsün." Dudak büzen iki sarı kafa arkadaşına kahkaha attı. Öylesine şirinlerdi ki nasıl onun gibi soğuk biriyle takılıyorlardı aklı almıyordu.

Bazen Jongin'in aklından yanlış binaya seçildiğiyle ilgili şeyler geçiyordu. Seçmen şapka Minerva Mcgonagall'da ya da Adını Anmak İstemediği Fare'de takıldığı gibi kendisinde de yanlış bir seçim yapmış olabilir miydi?

Slytherin olmak sanki onun kanında vardı. Cesur bir adam olsa da iyi biriymiş gibi hissetmiyordu. Sorgulamanın bu saatten sonra bir şeyleri değiştireceğinden değildi elbette bu tereddütleri, kendi kimlik karmaşasını yaşıyordu yalnızca yaşayan herkes gibi. Derin bir nefes alıp gülümsedi arkadaşlarına. Biraz zorlama ancak içtendi.

"Bunlar... cidden. Yetti."

Kısa olanın bir anda gelen siniri ile merakla döndü arkasına. Tahmin etmişti çıkacak kişileri ve yanılmamıştı da. Peşlerinden gelmişlerdi. Öfkeyle gözlerini devirdi. Hızlıca içeceğinden kocaman bir yudum alıp ayağını yere vurmaya başlamıştı belirli bir ritimle.

"O kadar da kötü değiller..."

Tao'nun ortaya attığı laf ile kocaman olan gözlerini dikti çocuğa. Luhan da ona katılmış, eğdiği kafasının altından bakmaya çalışıyorlardı yüzüne.

"Ne demek değiller? Biz Harry Potter isek onlar Draco Malfoy. Biz James Potter isek onlar Severus Snape!"

"Snape'i James'e tercih ederim." Mırıldandı Tao sesinin çıkmamasını dilercesine.

"Gerçi ben de... Şimdi bakarsak saçma bir kısım oldu o." Başını sallayıp ona hak verdi. Yine de bu onların düşman olduğunu değiştirmiyordu.

"Boş yapmayın, Tao açıkla."

Sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Onlara şu anlık her şeyi söyleyemeyeceğini biliyordu ancak en yakınlarından bir şey saklamak da üzüyordu onu. "Yalnızca... biz de pek iyi değiliz. Yani onlardan farkımız yok."

"Hiçbirimiz Sehun gibi zorbalık yapmıyoruz ama?!" Luhan sesini yükseltti.

"Hiçbirimiz de Kyungsoo gibi ders çalışmıyoruz ya da Sehun'u durdurmaya çalışmıyoruz." Savunmasıyla beraber çenesini dikleştirmişti panda çocuk. Dediklerinin arkasındaydı ne olursa olsun.

"Yifan'dan mı hoşlanıyorsun Tao?"

Bir anda gelen atakla olduğu yerde irkilmiş, bu sonuca nereden vardıklarını ya da nasıl vardıklarını anlamaya çalışmıştı. Fakat her zaman arkadaşlarının aslında çok zeki olduklarını, onu herkesten iyi tanıdıklarını unutuyordu. Kaçış için etrafına bakınırken işaret etti konuştukları çocukları. Diğer ikili ise gözlerini kısmış, dikkatle ona bakıyordu.

Ona Çeyrek Kala // KaiSooWhere stories live. Discover now