BD -27. BÖLÜM: GÖZYAŞIN İÇİN

Magsimula sa umpisa
                                    

Akif' i küçüklüğümden beri tanıyordum neredeyse. Yakın mahallelerde oturuyorduk ve aynı liseden mezun olmuştuk. Ben birinci sınıftayken o son sınıftaydı. O zaman hissettiklerim sadece beğeni ve hoşlantıdan öte değildi. Ben Akif' e üniversiteden sonra aşık oldum. Çarşı da karşılaştığımız zaman daha önce neredeyse hiç şahit olmadığım gülüşüne aşık olmuştum. Günlerce onu gördüğüm yerden her geçtiğimde gözlerim onu arar olmuştu. Annesini gördüğüm de bile onu görmüş kadar mutlu oluyordum. Beni istemeye geleceklerini duyduğumda mutluluğum ikiye katlanmıştı bile.

"Fatma geldi bugün müsaitseniz hayırlı bir iş için size geleceğiz dedi"annem bu habere mutlu olmuştu olmaya ama babam için aynı durum söz konusu değildi. O her zaman beni kendi memleketimizden birisi ile evlendirmek taraftarı olmuştu. Hep o tarafa sıcak bakıyordu. Dedemin sözünü her zaman bana örnek olarak veriyor, aklıma girmek için söylüyordu. ' Ürününden çıkan inek sütsüz yoğurtsuz kalır. Ne varsa kendi memleketlinde var' der konuyu kapatırdı. Bu zamana kadar itiraz etmediğim bir konuyken bu defa elimden geleni yapacaktım.

"Hangi Fatma bu?" dedi babam. Sorgular bir halde.

"Selami abilerin karşısında oturan Kamil bey var ya. Onun eşi"dedi annem. Babam tanıyor olmalıydı ki anladım dercesine kafasını salladı. Elinde tuttuğu tespihi sallarken konuşmak için oturuşunu düzeltti.

"Bu konuda fikrimi biliyorsunuz" dedi gayet kararlı bir halde.

"Hayatım kızı olana elbette gelecekler. Sürekli bu şekilde reddetmekte iyi değil" dedi. Babamın amcasının oğlu beni kendi oğluna istiyordu ve babama göre ailemiz için en iyisiydi. Tek sıkıntı onun olumlu gördüğü kişiyi ben istemiyordum.

"Reddetmek iyi değil ama yine de yabancı olsun istemiyorum"

"Gelsinler bir görüşelim. Konuşur ona göre bir karara varırız. Ben Fatma' nın ve ailesini beğeniyorum. Oğlu desen gerçekten efendi biri. Kestirip atmayalım hemen" demişti annem. Biliyordum ki Akif benim alnımda yazıyordu. 2 gün sonra bize geldiklerinde heyecandan ölmek üzereydim neredeyse. Ellerimi koyacak yer bulamıyor olmam, avuçlarımın terlemesi üst üste geliyordu. Amcamın kızı Suna bana destek olurken dişlerimin sesini bile susturamıyordum.

"Eda sakin ol alt tarafı çay ikram edeceksin" demişti. Suna' nın tepsiye doldurduğu çayları içeriye götürürken düşmemek için dua ediyordum. İçeride Fatma teyze, kız kardeşi ve annesi, benim annem, yengelerim ve teyzelerim vardı. Kapıdan içeriye girdiğimde herkese verdiğim çaylardan sonra sıra Akif' e gelmişti. Ona verdiğim çaydan sonra ufacık bir bakış attım ama Akif bana bakmak yerine yengemin ona sorduğu soruyu cevaplıyordu.

"Kıymet' cim çocuklar bir görüşseler izin verirseniz" dedi Fatma teyze. Akif ve ben yüz yüze ilk defa konuşacaktık. Ben sevinçten havalara uçarken annemin onaylaması ile Akif ile birlikte oturma odasına geçtik. Suna yanımızda gelmişti bile. Oturduğumuz koltuklarda ben halıya Akif bana bakıyordu. Suna daha fazla dayanamayıp ikimizin yerine konuşmaya başlamıştı. Adını, soy adını, yaşını, ne iş yaptığını, daha önce söz, nişan başından herhangi bir ilişkisi olup olmadığını sormuştu. Akif daha fazla Suna' nın sorgularına dayanamayıp öksürdü.

"Suna hanım izin verirseniz kendimi anlatayım" dedi.

"Tabi buyurun"

"İzin verirseniz yalnız konuşmak istiyorum" dediğinde ben halıdan kaldırdığım bakışlarımı Akif' e sabitlemiştim. Gözlerini benden bir saniye ayırmadan konuşmasını devam ettirdi.

"Kötü bir amacım yok. Bu yola çıkacaksak eğer Eda ile birlikte çıkacağız. Kendimi anlatmam gereken kişinin Eda olduğunu düşünüyorum o sebepten lütfen kırılmayın bana" derken Suna itiraz dahi edemeden oturduğu yerden kalkıp dışarıya çıkmıştı. Odanın kapısı açık bırakılırken Akif oturduğu koltuktan bir tık kenara kayarak bana yakınlaştı. Bakışlarında ki minik pırıltılar içimde ki kelebekleri uçmaları için cesaretlendirirken mantıklı tarafım sakin kalmamı tembih ediyordu. Buğulu sesi kulaklarıma ulaştığında ani bir tebessüm belirdi dudaklarımda. Devamında dudaklarımın titrediğini hissediyordum. Bu tıpkı güneşe bakarken gülümsemeye çalışmak gibiydi. Gözlerini açamadığın halde ısrarla bakmak gibi acı verici ama eşsiz.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon