4. Bölüm

10.9K 293 74
                                    

20 Haziran 1933 

Dün başımdan garip bir hadise geçti ve bana on sene evvelkibaşka birtakım hadiseleri yeniden yaşattı. Unutup gittiğimizannettiğim bu hatıraların, bundan sonra beni hiç bırakmayacaklarınıbiliyorum. Hangi hain tesadüf dün onları yolumunüstüne çıkardı ve beni, senelerden beri dalmış olduğumderin uykudan, artık yavaş yavaş alıştığım hissiz uyuşukluktanayırdı. Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemişolurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pekçabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım. Ama nasılyaşayacağım! Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz birişkence olacak! Ama ben dayanacağım. Şimdiye kadar olduğugibi... 

Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: hiçbir şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek,bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum. Kime? Şu koskocamandünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan dahavar mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On seneden beri hiçkimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkestenkaçmış, boş yere bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artıkhiçbir şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demekböyle olması icap ediyormuş. Yalnız söyleyebilsem... Bir kişiyeolsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artıkböyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak halkalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım?Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmakişine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak kendini boşaltmasılazım... Dünkü hadise olmasaydı... Ah, dün her şeyi öğrenmişolmasaydım... Şimdi eski ve belki de rahat hayatım devam edecekti... 

Dün sokakta giderken iki kişiye rast geldim. Birini ilk defagörüyordum, öteki de dünyada bana belki en uzak insanlardanbiriydi. Bunların hayatım üzerinde bu kadar müthiş tesirleriolabileceği aklıma gelir miydi?Fakat mademki bir kere yazmaya karar verdim, her şeyisükûnetle ve baştan anlatmalıyım... Bu takdirde birkaç sene,hatta on on iki sene geriye gitmek lazım... Belki de on beş... Fakatsıkılmadan yazacağım... Belki manasız tafsilat arasında asılkorkunç tarafları boğmak, onların tesirinden kurtulmak mümkünolur. Belki yazacaklarım yaşadığım kadar acı olmaz ve benbiraz ferahlarım. Birçok şeylerin zannettiğimden daha ehemmiyetsiz,basit olduğunu görüp kendi heyecanımdan utanırım...Belki...Babam Havranlıydı. Ben orada doğdum ve büyüdüm. Oradailk tahsilimi yaptım, sonra bir müddet, bize bir saat kadaruzaktaki Edremit idadisine gidip geldim. Umumi Harbin sonsenelerinde, on dokuz yaşlarında askere alındım; fakat daha talimgahtamütareke ilan edildi. Kasabaya döndüm. Tekrar idadiyedevam edip bitirmedim. Zaten okumaya pek hevesimyoktu. Araya giren bir senelik zaman ve o sıralarda bu havalidehüküm süren karmakarışık vaziyet beni tahsilden soğutmuştu.Mütarekeden sonra bütün bağlar gevşemiş, ne doğru dü­rüst bir hükümet, ne de muayyen bir fikir ve hedef kalmıştı.Bazı mmtakalar ecnebi kuvvetleri tarafından işgal ediliyor, birdenbiretüreyen bir sürü çeteler, türlü türlü namlar altında, bazan düşmana karşı cephe kurarak, bazan köyleri soyarak faaliyet gösteriyor; dün bir kahraman olarak ismi ağızdan ağıza dolaşanbir sergerdenin bir hafta sonra tenkil edildiği ve ölüsü­nün Edremit'te Konakönü meydanında asılı durduğu ilan ediliyordu.Böyle bir devirde, dört duvar arasına kapanarak Osmanlıtarihi veya musahabat-ı ahlâkiye okumak pek cazip birşey değildi. Yalnız, memleketin oldukça hali vakti yerindelerindensayılan babam, nedense beni okutmak sevdasına düşmüştü. Akranlarımdan birçoğunun çapraz fişeklikler takıp mavzerisırtlayarak çeteliğe çıktığını, bunlardan bir kısmının düşman,bir kısmının eşkıya tarafından öldürüldüğünü görünce, benimde akıbetimden korkmaya başlamıştı. Hakikaten ben de boşdurmak istemiyor, gizli gizli hazırlanıyordum. Fakat bu sıradaişgal kuvvetleri kasabaya geldiler ve her türlü kahramanlık heveslerim,içimde boğulup kalmaya mahkûm oldu. 

Kürk Mantolu MadonnaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin