Bu duyguların içinde yoğun bir şekilde çarpışması, daha düşman ortada bulunmaz iken, Cezmi'nin hayal âleminde büyük bir savaş meydana getirmişti Cezmi, bu endişeler ve tereddütler düşman karşısına çıkıp da tüfek parıltıları ve kılıç yankıları gözlerinde canlanmaya başlayınca, savaş yapmayı, ne önceden hayalinde canlandırdığı gibi eğlenceli buldu, ne de sonradan sandığı kadartehlikeli... İçinde bulunduğu durumu göz önüne alınca, daha önce ezberlediği o iki zıt hayal de aklından uçup gitti. Hap etmenin ne olduğunu çok iyi anlıyordu. Savaş denilen şey, tehlike ve zafer seçeneklerinin ikisine de eşit derece yakın olduğu gibi, şansın da bir sınanma yeriydi. Derviş Paşa, genç ve kahraman bir usta binici olduğu gibi tabiat olarak çok heyecanlı ve asabi bir adamdı. En küçük bir olayda hemen tepki gösterirdi. Düşmanla karşılaştıklarında, aslan kesilirdi. Düşman kuvvetleri bizim ordudan sayıca çok fazlaydı. Derviş Paşa ise aradaki büyük farka hiç aldırmazdı, bayrağı altındaki üç dört yüz kahramanla koca bir ordunun kalbine ve en can alıcı yerine saldırmakta bir an bile geri durmazdı. Paşa'nın birliği, yakıcı bir ateş gibi, karşısına çıkan düşman ise, bir yığın çöp ve çakıl taşları gibiydi. 

Ön saflardaki İran kuvvetleri ilk taarruzda bertaraf edildiler. Hiçbir kuvvetin karşı koyamayacağı bu müthiş saldırıyla düşman ordusunun umudu birden sarsılmaya başladı, hatta bu sarsıntı bazı düşman tümenlerinde bozgun haline geldi. Düşman ordusunun komutanı Tokmak Han, kumanda ettiği büyük bir ordunun, küçük bir Türk birliği önünde, topunu tüfeğini bırakarak tabana kuvvet kaçma teşebbüsünü göstermesini ölümden daha berbat buldu. Kaçmakta olan askerlerini son bir hamle ile derleyip toparladı. Her biri Türklerin umduğundan daha kalabalık birer birlik kurarak, Derviş Paşa kuvvetlerini dört koldan çevirmeye başladı.Ama, Derviş Paşa, sürüye dalmış kurt gibi, sürekli olarak bir düşman birliğine saldırıyor ve her saldırışında pençesini vurduğu düşman birliğinden kimini yerlere seriyor, kimini çil yavrusu gibi darmadağın ediyordu. Bu gayrete rağmen, ordu saflarımız gidere kazalıyor, şehit düşenlerin yerleri bir türlü doldurulamıyor, düşman askeri ise, devamlı takviye güçler aldığı için, azalmak yerine, gittikçe çoğalıyordu. Sonunda, İran ordusu hücumlarıyla birliğimizi kuşatmayı başardı ve epeyce askerlerimizi de şehit etti. Derviş Paşa bu şartlarda dahigeri adım atmıyor, yanında kalan bir avuç kahramanla beraber göğüs göğüse, kılıç kılıca bir çarpışma ile düşmanı yok etmeye çalışıyordu. Bu sırada Tokmak Han tarafından üzerlerine sayıları kabarık bir süvari birliği daha gönderildi. Bu kuvvet, şiddetli bir saldırıyla Paşa'nın adamlarından otuz kahramanı daha şehit ettikten sonra, topuz ve kılıç darbeleriyle kendisini de atından aşağıya düşürdüler.

Büyük komutan, tek başına kocaman bir birlikle uzun bir müddet attan yere düştüğü halde, tek başına uğraştı, üzerine saldıran üç İranlı'yı birer kılıç darbesiyle ortadan kaldırdı. Bu olağanüstü savunma sırasında, sağ kalan Türk cengâverleri, büyük bir gayretle, çevrelerini saran İran kuvvetlerini yararak komutanlarının yanında toplaştılar. Derviş Paşa'nın askeri olduklarını gösteren korkusuzca bir saldırıyla, komutanlarının etrafını saran İranlıları dağıtarak kendisini tekrar atına bindirdiler. Sipahi olsa da Derviş Paşa'nın emrine girmiş olan Cezmi, elinde ordu komutanı tarafından verilen tavsiyeler bulunduğu için Paşa'nın karargâhına ait olanların arasına karışmış ve bu kahramanca savaşan ortasında yer almıştı. Tehlike yok olmamıştı ama Derviş Paşa, tehlikeden kurtulup da atına binince yine birliğini saran düşmanları ezme hissine kapıldı, şiddetle saldırmaya başladı. Neredeyse galip gelme umudu bile belirmeye başlamıştı. AmaTokmak Han, üstlerine sürekli yeni güçler salıyor, düşmanın sayısı git gide artıyordu. Savaş alanı üçüncü kez sertleşmeye başlamıştı. Bizim askerler sayıca ne kadar azaldıysa, düşman da onun birkaç katı kadar çoğaldı. Bu defa, çarpışma, öncekilerle mukayese edilemeyecek kadar şiddetli oldu. Her Türk askeri, en az sekiz-on düşmanla çarpışmak ve boğuşmak durumunda kalıyor ve kanının her bir damlasına karşılık bir düşmanın canını alıyordu.

CezmiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin