B4: Yağmur ve Yakarış

330 144 228
                                    

# Derya Bedavacı: Kalbimi Kırıyorlar Anne

# Sena Şener : Yalnızım







BOŞLUK ( ACI )

4. BÖLÜM

" YAĞMUR VE YAKARIŞ "


" YAĞMUR VE YAKARIŞ "

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




Birinin evi olamamak ya da birinin evi, yuvası olarak bildiği yerden kapı dışarı edilmesi. Bir insan şu kısacık ömrüne kaç terk edilmeyi sığdırabilir? Kaç göz yaşını doldurabilir şu gözlere? Kaç hayal kırıklığını sığdırabilir şu ufacık gönlüne? Kaç kişinin mezarı olabilir aklında? Gönlünde öldürmeye kıyamadığı kaç kişiyi aklında öldürür? Bir, iki, üç ya da beş mi? Aklındaki mezarlarla nasıl yaşar insan? Ona yaşattıkları onca şeye rağmen bir insan nasıl hala mezarlarını sulayıp çiçekler diker? Görmediği merhameti onlara gösterirken acısı kalbinden taşmaz mı?


Yine bir terk ediliş.

Yine bir hayal kırıklığı.

Yine bir mezar...


Ayaklarım beni doğruca annemin mezarına götürürken şaşırtıcı bir biçimde aklımdaki tüm sesler suspus olmuşlardı. Onları da mı öldürdüm yoksa diye düşünmeden edemedim. Belki de kafamın içinde bu kadar çok ses olmasının nedeni kafamın içinde öldürdüğüm onca insanın ruhlarıydı. Onları kafamın içinden bile atamazken hayatımdan atmaya çalışmak tam bir delilikti, biliyordum.

Yağmurdan dolayı ıslanmış olan saçlarım görüş açımı kısıtlıyordu. Elimle gözümün önündeki saçlarımı arkaya doğru çektim. Şuan pek fazla yağmur yağmamasına rağmen akşama doğru şiddetini arttıracak gibi görünüyordu. Ben ise geceyi nerede geçireceğime dair en ufacık bir şey bilmeden annemin mezarına doğru gidiyordum. Şuan konuşup dertleşmeye ihtiyacım vardı. Beni dinleyip rahatlamamı sağlayacak tek kişi ise annemdi. Gerçi şuan ondan başka kimsem kalmamıştı hayatımda. Olmayan hayatımda...

Annemin mezarı eski evimin yakınlarındaydı. Bu yüzden şuan oraya gitmekte biraz tereddüt yaşıyordum. 


Eski evim... 

Evim sandığım, evim... 

İki yıl önce kovulduğum ev.


Yaklaşık 30 dakikalık uzun bir yürüyüşün ardında mezarlığın önüne gelmiştim. Her geldiğimde aynı duygular bedenimi ele geçiriyordu. O ürperti bir virüs gibi tüm bedenime yayılıyordu. Titreyen ellerimi güçlükle kaldırıp kapıyı açtım ve ardından valizimi de sürükleyerek annemin mezarına ilerledim. Biraz yürüdükten sonra annemin mezarını gördüğüm anda durdum ve valizi bırakıp koşarak mezar taşına sarıldım. Gözlerimden düşen yaşlarıma hıçkırıklarımda eşlik etmişti. Mezar taşına sımsıkı sarılıp sayısız öpücükler koymaya başladım. Bir yandan da hıçkırıklarım el verdiğince konuşmaya çalışıyordum.

BOŞLUK - ACI -Where stories live. Discover now