Ayaklandı ve odanın içinde hızlı adımlarla yürümeye başladı.

"O herif bana gerçeği açıkladıktan sonra neden anlatmadın Louis?" diye bağırdı.

Saçlarını çekiştirip duruyordu.

"Buna fırsatım olmadı... Üzgünüm."

Başını sağa sola salladı ve yürümeyi kesip bana baktı.

"Bana beni sevdiğini söyle Louis. Bu doğru olmasa bile öyle olduğunu söyle. Çünkü buna ihtiyacım var."

Gözünden akan bir damla yaş yanağında süzülürken bana yaklaştı. Ellerini yanaklarıma yerleştirdi ve tam gözlerimin içine baktı. Tanrım bu o kadar derindi ki...

"Ah sevgili Louis... Benim korkak cesur Louis'im... Sana yalvarıyorum. Lütfen söyle."

Damlalara bir yenisi ve bir yenisi daha eklenirken benim de gözlerim dolmaya ve burnum sızlamaya başlamıştı.

"Seni seviyorum Harry. Sen öyle söylememi istediğin için değil, seni gerçekten sevdiğim için söylüyorum."

Gözlerini sıkıca kapatıp başını eğdi ve birkaç saniye, ağlamalarına iç çekişleri de ekledikten sonra beni kendine çekip onunkinin yanında küçük kalan bedenimi kollarıyla sımsıkı sardı.

"Seni kırdığım için özür dilerim..." diye mırıldandığımda başımın üstüne uzun bir öpücük bıraktı.

Sanırım bu affedildin anlamına geliyordu.

Bir süre sadece sarıldıktan sonra piyanonun önündeki koltuğa oturduk. Onun, fazlaca yüzük taktığı ince uzun parmakları tuşlarda hafifçe gezindi. Sonra odanın yüksek tavanında ve camları kırılmış tablolarla kaplı duvarlarında Harry'nin parçası yankılandı. Daha önce hiç duymadığım çok güzel notalara sahipti. Dinlerken bana tam olarak onu anlatan bir parça.

"Neden buraya geldin Harry?" diye sordum piyanonun havada ahenkle dans eden sesi kesildiğinde.

"Beni bulmanı istemedim. Buraya geleceğimi tahmin edebileceğini sanmıyordum."

Başını bana çevirip çarpık bir gülümsemeyle baktı.

"Tahminimden çok daha fazla zekiymişsin."

Ah evet, ama Ben kadar değil.

"Bana burada olabileceğini Ben söyledi."

Konuya çok hızlı girmiştim sanırım. Ama ona bundan sonra hiçbir konuda yalan söylemeyecektim, değil mi?

"Ondan bahsetmeyelim Louis. Lütfen. Bu beni sinirlendiriyor."

Ondan bahsetmemek benim de çok hoşuma gider, kesinlikle. Başımı geniş omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım.

Bu odada tek bir pencere bile yoktu. Tavanda asılı olan oldukça büyük avizeden yayılan kasvetli ışıkla bedenim ağır gelmeye başlamıştı.

"Harry..."

"Hmm?"

"Geri dönelim. Burayı hiç sevmiyorum."

Ayağa kalktı ve benim de kalkmam için elimi tuttu.

"Biliyorum sevgilim. Biliyorum."

Odanın kapısını açtığımızda korkuyla izleyen insanlar hızla etrafa dağıldılar. Bu komikti. Meraklı ev çalışanları...
Çıkış kapısına doğru ilerlerken içlerinden biri aceleyle yanıma gelip elime küçük plastik bir ilaç kutusu sıkıştırmıştı. Rahatça intihar edebilmem için bana bir kutu uyku hapı vermiş olabilirdi. Yada daha mantıklısı, Harry'nin sakinleştirici ilacı da olabilirdi. Bunu düzenli kullanmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu anlamıştım.

Kapıdaki güvenlik çıktığımızı görünce heyecanla Harry'nin arabasına koştu. Buradan hemen gitmemizi istiyor gibi görünüyordu. Tıpkı diğerleri gibi...

****

Kampüs bahçesinde Harry'nin eli benimkini sahiplenircesine sıkıca tutmuş, meraklı insanların arasında yürüyorduk. Tam da bu anda netleştirmiştim, herkes tarafından istenmeyen çift olduğumuzu. İnsanların varlığımızdan huzursuz olduğunu... Ancak bu umrumda değildi. Çok enteresan ki zaten hayatımda ondan başka kimseyi istemiyordum. Çünkü o da bunu istemiyordu ve benim için onun mutsuzluğu, her şeyi kabullenmem için yeterli bir bahaneydi. Başımı kaldırıp ona baktım. Tanrı tarafından kutsanmış bir yüze sahipti sanki. Her güzel şeyin uç noktası gibiydi. O, tanıdığım en güzel ve en masum insandı. Aslında öyle değilmiş gibi duran ama ona canavar olduğunu söyleyen milyonlarcasından daha masum bir insan.

Odanın kapısını açıp içeri girdiğimizde Harry durdu. Odaya sert bakışlarıyla göz gezdirirken ürperdim. Bir hata yapmışım gibi hissetmeye başlamıştım.

"O, buraya mı geldi?"

Doğaüstü güçleri olması ihtimali beynimde canlanırken ondaki koku alma duyusunu da ekleyince kesinlikle vampir olduğuna karar vermiştim. Onun etkileyici bakışlarına kapılmamak için gözlerimi kaçırdım ve mırıldandım.

"Hastanenin önünde bayıldım ve o da beni buraya getirmiş."

"Ne kadar aptal. Sen sosisten nefret edersin." dedi başıyla çalışma masasını işaret ederken.

Ben'in getirdiği sosisli sandviçler oradaydı. Gülümsedim.

"Bu doğru." diye mırıldandım.

Kapıyı kapattı ve ağır adımlarla yaklaşıp yatağa oturdu. Fazlasıyla yorgun görünen bedenini ayakkabılarını çıkarmak için hareket ettirmişti. Siyah süet botları özensizce yerde dururken ayaklarını yatağa uzatıp başını yastığa koydu. Her şeye rağmen mutsuz gibi görünüyordu. Yanına oturdum. Onun gibi ayakkabılarımı çıkarıp bacaklarımı popomun altına sıkıştırdım. Başını beni rahatça izleyebilmek için yastıkta bana doğru çevirmişti.

"Harry..."

Yutkundum. Elimi yanağında gezdirip ipeksi tenini hissettim.

"Seni o kadar çok seviyorum ki, bazen bunun ne ara olduğunu hatırlamaya çalışıyorum."

Gözleri heyecanla büyüdü. Yattığı yerden doğrulup elini saçlarımın arasında gezdirdi.

"Oh Louis... Sana dayanamıyorum..."

Başımı tutup dudaklarını alnıma yerleştirdi. Oraya sakin uzun ve şefkat dolu bir öpücük bıraktıktan sonra ıslak gözleriyle bana baktı.

"Bana hayat verdiğin için teşekkürler. Yaşadığımı ve aşkın ne olduğunu hissettirdiğin için teşekkürler sevgili Louis."

Sanırım bundan daha güzel bir bende seni seviyorum olamazdı.

Dudakları yüzümde gezindi. Önce alnımda sonra yanaklarımda, burnumda ve en son dudaklarımda.

Öpücüklerimiz onun dokunuşlarıyla alevlenirken tek bir hareketle beni altına almıştı. Dudaklarımız ayrıldı ve bu kez dilini boynumda hissettim. Ellerini kalçalarımda... Dokunuşları sertleşti. Boynumu emen dudakları acıtmaya başlamıştı. Küçük bir inilti kaçırdığım anda hemen kendini geriye atıp yataktan uzaklaştı. Bir anda boş yatakta öylece kalmıştım.

"Ben canını acıttım... Özür dilerim Louis." dedi telaşla.

Oturur pozisyona geçip gözüme giren perçemlerimi geriye ittim.

"Hayır. Hayır. Çok iyi gidiyorduk. Sorun yok."

Şüpheyle baktı. Elimi ona doğru uzatıp güven veren bir gülümseme yolladım.

"Ben hazırım Harry."

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now