harry

2.7K 270 328
                                    

"Bu, tam olarak bir bölüm sayılmaz. Sadece yeni bölümden önce hikayeye bir de Harry'nin gözünden bakın istedim. Onun bakış açısından Louis'siz geçirdiği sıradan bir gün."

💙💚

Sesim duvarları delip geçebilecekmiş gibi bağırdım. Nasıl olsa bunu kimse önemsemiyor.
Burada olmaktan nefret ediyorum. Neden buraya geldim ki? Son gelişimde Louis'yi benden almışlardı ve neredeyse kendimi öldürüyordum.
Son anda onun buraya gelip beni kurtardığı an hala bu odada defalarca kez canlanıyor ve bende oturmuş izliyorum. Yada hayal görüyorum. Neden beni kurtardı ki? Ölmemi dilediğinden eminim. O da diğerleri gibi ölmemi istiyor.

Louis... Gözümden akan bu tuzlu sıvıya anlam veremiyorum. Onu düşündüğüm zaman kendiliğinden akmaya başlıyor. Ve bu, kalbimde hissettiğim şeyle eş zamanlı gerçekleşiyor. Fiziksel acı da böyle bir şey midir? Bir yerin acıdığında ağlar mısın? O halde bende normal bir insanım. Neden bana öyle davranıyorlar ki? Kalbim acıyor ve ağlıyorum. Tıpkı onlar gibi normal davranıyorum... Normal olmayan kendileri!

"Bay Styles, anneniz telefonda sizinle görüşmek istiyor."

Bana doğru yaklaşan bir mini etek, siyah topuklu ayakkabılar ve küçük elinin içinde tuttuğu telefon vardı. Hala başımı kaldırmıyordum. Dik duracak gücüm olduğuna emin değildim. Telefonu aldım ve ayakkabılar uzaklaştı. Ses çıkaran topuklu ayakkabılar. Louis onların içinde çok komik dururdu. Ona yüzlerce topuklu ayakkabı alabilirdim. Beraber saatlerce onun topuklu hallerine gülebilirdik. Belki de ona hiç topuklu ayakkabı almadığım için beni sevmemiştir.

"Orada mısın?"

Telefondaki ses çırpınırken kulağıma yaklaştırdım. Christopher Styles çok sevgili eşine yeterince topuklu ayakkabı aldı ama o yine de onu kardeşiyle aldatıp benim gibi bir laneti dünyaya getirdi. Sanırım sorun ayakkabı da değil.

"Anne..."

Konuşmaya başlayınca sesim hırıltılı çıktı. Uzun süre konuşmama ve ağlama sonrası tam da olması gereken buydu zaten. Öksürdüm ve yanaklarımdaki ıslaklıkları sildim.

"O evden nefret ettiğini sanıyordum. Senin oraya gittiğini söylediklerinde şaşırdım doğrusu."

Adımı söylemek bu kadar zor değildi. Yada oğlum demek. Harry... Sadece beş harf iki hece...

"Burada olmamdan hoşlandığını sanıyordum anneciğim."

Konuşmadı. Gereğinden fazla samimi davranmış olmalıydım.

"Erkek arkadaşınla problemleriniz olduğunu duydum. Sanırım orada olma sebebin de bu."

Bir anda içinde bulunduğum odanın dört duvarı yerinden oynadı ve beni arasına alarak ortada birleşti. Yada yeni bir hayal daha görüyordum. İçimde büyük bir öfke toplandı. Kahretsin! Bunu engelleyemiyorum. Belki de Louis beni bu yüzden sevmedi.

"Ona bildiklerini anlatmamasını söylemişsin."

Derin nefesler almaya başladım. Oksijen boğazımın içinden girmiyor gibiydi. Nefes almalıydım ama bunu yapamıyordum.

Yataktan hızla kalkıp pencerenin yanına koştum.

"Bu yalan." dedi annem telefonun ucunda tereddüt etmeden.

"Zaten yeterince yalan dinledim! Hepinizden!"

Pekala. Bağırmaya bir son vermeliyim. Bunu yaptığım zaman telefonu kapatacağını biliyorum. Sakin olmalıyım.

Louis tam karşımda dikilmiş bir şekilde bana gülümsediğinde benim de dudaklarım yukarı kıvrıldı. Şarkı mırıldanmaya başladı ve ah Tanrım... Kahverengi saçlarını serbest bırakmış perçemlerinin alnına dökülmesine izin vermişti. Saçları dağınıkken ne kadar da güzeldi. Sesi beni rahatlatırken annemin zırvalıklarını daha sakin bir şekilde dinlemeye başladım.

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now