Bir Hafta Sonra
Staffen, artık mutluydu. Ağabeyleri gördüğü muhafızlarla beraber yeni açılan, mevsim panayırına ilerliyorlardı. Kendisine, hançer ve yüklu bir miktar para veren muhafızın adı Endre, ona handa yer ayırtan muhafızın ismi de Lex idi.
Hep beraber panayırda dolaşıyorlardı. Staffen ise yeni alınan kazağı sayesinde artık üşümeyecek ve insanlar tarafından garipsenmeyecekti. Bu yüzden rahatça sokakta gezebiliyordu.Staffen, muhafızların neden ona yardım ettiklerini tuhaf bulmuştu. Ama daha sonra da onların kendi huyları olduğunu düşünmüştü. Bu olay, onun çok fazla ilgisini çekmedi. Daha sonra da düşüncelerini aklından sildi.
Her yıl, mevsim panayırları açılıyor ve festivali kabul ediliyordu. Bu da onlardan biriydi. Staffen, karnının gurultusuyla Endre ve Lex'in dikkatini çekti.
"Sen aç mısın?!"
Staffen'in bu durumunu ilk fark eden Endre'ydi.
"Merak etmeyin, çok fazla değil."
"Yalan söylemekte çok kötüsün. Hehe!"
Lex, Staffen'in bu pembe yalanını çoktan çözmüştü. Yavaş yavaş rotalarını bir et dükkanına çevirdiler. Lex ve Endre, Staffen'i olduğu yerde beklemesini tembihlediler.
Daha sonra da alışveriş yapmak için dükkanın içine girdiler."Üç tane etli ekmek lütfen!"
Satıcı, başını olumlu bir şekilde salladı ve işine koyuldu. İkisi yeniden dışarı çıktılar. Bu sefer Staffen'i, yanlarına çağırdılar.
"Geliyorum!"
Dükkana girdiler ve müşteriler için koyulan bekleme sandalyelerine oturdular.
"Staffen..."
"Evet?"
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Evet, tabii."
"Bu kasabanın bir düello arenası var. Arenada müsabakalar oluyor. Sadece festivallerin devam ettiği sıralarda açılıyor. Öğlen tekrardan açılacak. Biz de o sıralarda maçları izlemeye gideceğiz. İstersen sen de gelebilirsin."
Bu fikir Staffen'i heyecanlandırmıştı.
(Hiç duraksamadan)
"Harika! Kesinlikle ben de geleceğim."O sırada da etli ekmekler hazırlanmıştı.
Yemekler sunuldu ve afiyetle yenmeye başlandı.Staffen, ekmek arası etin tadına bayılmıştı. Her ısırığında daha çok istiyordu.
"Bunun tadı süper!"
"Ne sanmıştın? Bu yer özeldir."
Dükkan sahibi gülümsedi ve işine devam etti. Sipariş listelerini karıştırdı.
"Sizin şu bahsettiğiniz arena tam olarak nerede?"
"Bu panayırdan bir kaç kilometre ötede."
Konuşmalarına ara vererek, yemeklerini yemeye devam ettiler.
Kısa bir süre sonra herkes yemeğini bitirdi ve yemeğin parasını ödeyerek yolculuklarına geri döndüler.
Bu kez ise bir okçuluk yerine gittiler. İnsanlar bir yay ve ok ile hedefleri vurmaya çalışıyordu.
Üçü de bu etkinliğe katılacaktı."İlk denemeyi ben yapacağım."
Endre, yayın kirişine oku yerleştirdi ve nazikçe ipi gerdi. Bir anda bıraktı ve ok fırladı. Hedefin tam ortasına neredeyse gelecekti ancak ok başka yönde ilerledi. Hüsran olmuş bir şekilde elinde tuttuğu yayı Lex'e uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nethra
FantasyNeredeyse yapayalnız yaşaması için hayatta olan Staffen, artık acı çekmekten vazgeçip kendine yeni dostlar, düşmanlar ve yeni serüvenler aramaya yola çıkmıştı. Artık yalnızlığa esir düşmeyecekti. Staffen'in ilginç maceralarına tanıklık etmek için b...