BÖLÜM:15 "LEYL"

Start from the beginning
                                    

"Atıl.." diye söylendim yüzüne düşen saçı geriye iterken. "Korkuyorum koca oğlan. Burası izbe bir yer ve sen beni burada bıraktın." Kendi kendime konuşuyor ve içimi rahatlatmaya çalışıyordum fakat hiçbir şekilde dinmek bilmeyen korkum daha da körükleniyordu.

Kafası bacaklarımdayken, yorgun düşen bedenimi arabaya yasladım ve ellerimi şah damarının üzerine koydum. Sakince atıp inen damar hala varlığını sürdürürken, korkunç yerde olmamız ağlamam için bana bahane sunuyordu.

Yola baksam ayrı bir karanlıktı ve sanki terk edilmiş bir petroldeydik. Oysaki bir kaç kişiyi markette gördüğümü hatırlıyordum fakat şu anda olmayışları kafama sıyırtıyordu.

Başımı da bagajın olduğu yere koydum. Öylece asfaltta duran bedenlerimiz, geceye karışıyor, kan kokusu burnumda sızlıyordu. Ellerim kandı ve yaralı kucağımdaydı.

Bir anda Atıl'ın sesi geldiğinde kafamı kaldırdım. Hala kapalı olan göz kapakları, yüzünü acıyla buruşturuyor ve kısıkça inliyordu.

Akrep kendi zehriyle intihar ederken, yelkovanda ona takılmış ve saatleri öldürmüştü.

Kucağımdan asfalta düşmüş telefona baktığımda yarım saattir buradaydık ve Atıl'ın kısıklaşan nefesleriyle kalbim git gide sıkışıyordu.

Sarı far ışıkları gözlerimi kamaştırdığında, kolumu gözlerime siper ettim. Andaç ve Açelya'nın hızla arabadan indiğini gördüğümde, içimdeki rahatlama artık bir yangını söndürebilirdi.

Hızlıca bize doğru geldiklerinde, ilk önce kucağımda duran Atıl'a ardından bana baktılar. "Kim.. kim yapmış bunu ona?" Diye Açelya şaşkınlıkla söylendiğinde, ona bakıyordum.

"Şimdi sırası değil," dedi Andaç daha önce duymadığım ciddi sesiyle. Yere eğilip Atıl'ın koluna baktığında, gözleri vücudundaydı. "Onu kendi evine götüreceğiz, bir doktor buldum ve acele etsek iyi olur."

"Hastane?" Dedim telaşıma göğüs gererken. "Onu hastaneye götürsek daha iyi değil mi?"

"İsmini kayıtlara geçirirsek, bunu yapan adamların gelme ihtimali var," dediğinde tekrar Atıl'a baktı. "Şimdi onu yavaşca kaldıracağım. Açelya sende arka kapıyı aç."

Açelya arka kapıyı açarken, Andac büyük bir zorlukla Atıl'ı kucağımdan kaldırdı. Siyah porsche'ye dokunan kanlı ellerimle ayağa kalkmaya çalıştığımda, titreyen dizlerim buna mani olmuş yere çakılmıştım.

"Eflal!" Diye bağırıp Açelya yanıma geldiğinde, sürtünen avuç izlerim sızlamıştı.

Telefonu yerden alıp cebime koyarken, "İyiyim," diye konuştum. Sesim çatlak, boğazlarım kuruydu.

"Açelya sen Atıl'ın arabası ile gel," diye Andaç konuştuğunda, Açelya siyah porsche'nin ön koltuğunda yerini çoktan almıştı.

Andaç'ın arabasına binip arka koltuğa oturduğunda, kafasını dizlerime koydum. Araba hızla giderken, motorun sesi arkadan duyuluyor ve kulağımı çınlatıyordu.

"Merak etme ona bir şey olmaz," dedi Andaç sıkıntılı sesini kenara atıp bana destek olmaya çalışırken. "Bu ilk değil."

"Ne demek ilk değil?"

"İlk kez yaralanmıyor, daha önce çok yaralandı fakat hiç böyle uyumadı," dediğinde, söyledikleri beynimde bir yerlere ilmikleniyordu. "Götü boklunun arkasını hep ben topluyorum." Neşeli sesi geri gelirken, gözlerimi Atıl'a çevirdim.

Yaraları bir bedeni taşıyacak kadar güçlü bu adamda, bıçak darbelerini daha önce görmemiştim, belkide hiç göstermediğindendir.

Araba yavaşladığında, Andaç hızlıca ön koltuktan indi ve benim tarafımdaki kapıyı açtı. Bacaklarımın üstünde duran Atıl'ı dikkatli bir şekilde kucağına alırken, zorlandığı açıkça ortadaydı.

İLİKLENMİŞ RUHLAR #WATTYS2018Where stories live. Discover now