9.BÖLÜM

5.6K 372 13
                                    

Gece boyu huzuru solumuştu adam. Sevdiğim diye adını koyduğu ve annesinden sonra ilk defa kucağına yatarak saçlarını okşamasına izin verdiği kızın kokusu hala burnundaydı. Sabah olmaya başladığında onu daha fazla rahatsız etmemek adına yavaşça yerinden kalmış ve onun uyku halindeki huzurlu yüzünü seyretmekten kendisini bir an olsun alıkoyamamıştı. Zorda olsa onun yanından ayrılmak zorundaydı. Sadece bir gece istemişti ondan ve o gözlerini açtığında onun yanında olmamalıydı. Olmadı da...

İçinde oluşan büyük bir sıkıntı ile kendisini şirkete attığında yerinde duramayan adam daha fazla dayanamadı. Ve araması gereken tek kişiyi aramak için telefonuna uzandı. Aklındaki tüm soru işaretlerinin cevabını bulabileceğini umduğu tek adamı aradı.

"Alo Tufan." Dedi adam sesi sert ve otoriter çıkmıştı.

"Cantuğ..." diyen hala sesi uykulu geliyordu. "Allah'ını seversen kardeşim saat kaç ya, sabahın köründe hem de hafta sonu insan aranır mı hiç?" derken isyan ediyordu.

"Hemen o gözlerini açıp yataktan kalkmazsan olacaklardan ben sorumlu değilim."

"Ooo bizim paşayı kim sinirlendirmiş bu kadar. Tamam sakin ol bakalım ve anlat neler oluyor?"

"Kısa ve öz konuşacağım. Konumuz Ceylan."

"Ceylan?" dedi anlamaz gibi hayretler içinde çıkmıştı sesi. "Sabah sabah Ceylan ne alaka?Rüyanda mı gördün?" Kahkaha atmasına engel olamadı. Onun dalga geçer gibi konuşması Cantuğ'u iyiden iyiye sinirlendirmişti.

"Kes sesini Tufan konu ciddi."

"Dur bir dakika yoksa kızı kovmak için yine bahaneler mi uyduracaksın?" Alaycı sesi sertleşirken yüz hatları da gerilmişti.

"Tufan Ceylan'ı kovduğum ya da işten çıkarma gibi bir niyetim yok. Bana Ceylan kimdir, nedir, necidir buların hesabını vereceksin? Bildiğin her şeyi anlatmanı istiyorum. Onu benim yanımda işe başlatan sendin, bu işi benim başıma saran da sendin ve sen şimdi o koca kıçını kaldırıp onun hakkında bildiklerini bana anlatacaksın."

"Ben anlamıyorum neden merak ediyorsun? Bildiğim kadarıyla kız işte çok iyi onunla neden bu kadar ilgileniyorsun? Sen hiçbir çalışanınla bu kadar yakından ilgilenmezsin ki?" dedi sorgularcasına.

"Asıl sen neden onunla ilgili sürekli bir şeyleri benden gizliyorsun?" Tufan'ın sürekli Ceylanı'ı koruyup kollaması Cantuğ'un gözlerinin önüne farklı görüntüler getiriyordu. Aklına gelen düşünceler yüzünden telefonun ucundaki adama kuzeni de olsa sıkı bir yumruk savurmak istedi. Yüreği ansızın büyük bir öldürme isteğiyle dolup taştı.

"Cantuğ, senden gizlediğim hiçbir şey yok ama sen gereğinden fazla bu işi kurcalıyorsun? Ve sen bunun nedenini bana söylemezsen sana hiçbir konuda yardımcı olmayacağım." Hiç yapmaması gereken bir şeyi yapıyor ve açık açık onu tehdit ediyordu.

"Tufan sen beni tehdit mi ediyorsun?"

"Ne anlarsan o Cantuğ? Neden ısrarla Ceylan'ı araştırıyorsun? Neden?"

"Neden mi araştırıyorum? Sorgusuz sualsiz başıma getirdiğin kızın kimin nesi olduğunu öğrenmeye çalışıyorum."

"Şimdi mi aklına geldi bu kadar derinlemesine araştırmak? İki yıldan sonra mı böylesine bir soruşturmaya başladın? Şimdiye kadar aklın neredeydi?"

"Tufan delirtme beni."

"Sen de aklındaki asıl soruyu sor o zaman."

"İyi öyleyse söyle bana Ceylan senin sevgilin falan mıydı?"

"Ne? Ne saçmalıyorsun sen? Bu da nereden çıktı şimdi?"

"O zaman söyle kim bu kız? Hakkında hiçbir şey bilmemek, öğrenememek beni çıldırtıyor. Benim bunları senden başka öğrenebileceğim kimse yok. O kızı buraya getiren sensin. "

"Sen cidden iyi değilsin Cantuğ? Neler oluyor? Bu kadar büyütülecek bir konu değilken sorun olan ne?"

"Sorun." Dedi derin bir nefes alıp verdi. "Sorun benim o kıza âşık olmam, onun olmadığı bir yerde nefes almanın zorluğu, sorun sürekli onun kaçması ve geçmişinden hiç bahsetmemesi, asıl sorun her an elimden kayıp gidecekmiş, yok olacakmış gibi hissetmem. Tufan çok büyük çıkmazdayım. Bana yardımcı olman lazım. Ceylan'ı nerden tanıyorsun? Onun hakkında ne biliyorsun? Anlat artık bana." dedi gücü tükenircesine konuşmuştu.

Tufan karşıdan gelen sesin her bir cümlesinden daha da yitip gittiğini hissediyordu. Tamam bir şeyleri fark ediyordu ama Cantuğ'un Ceylan'a kendisini bu kadar kaptırdığının da farkında değildi. Aklındakileri toparlamaya çalışırken acele ile yataktan fırladı ve dolaba yönelerek kıyafetlerini almaya başladı. Kıyafetlerini üzerine giymeye çalışırken bir yandan da konuşmaya başladı.

"Sen neredesin şimdi?"

"Şirketteyim."

"Tamam ayrılma oradan hemen geliyorum. Telefonda anlatılacak bir konu değil tamam mı? Sakin ol ve beni bekle." Diyerek telefonu cevap beklemeden adamın suratına kapattı. Aklına gelenler yüzünün huzursuzca gerilmesine sebep oldu. Şimdi tüm bildiklerini Cantuğ'a anlatmak zorundaydı. Ama işin aslı tüm bunları öfkeden kudurmuş kuzenine nasıl anlatacağıydı? Tüm olanları öğrendiğinde merakı sönecek miydi? Yoksa tüm her şeyi öğrendikte sonra Tufan'a da Ceylan'a da hayatı zindan mı edecekti? Bilmiyordu. Bildiği tek şey vardı o da hayatında ilk defa Cantuğ'u böylesine çığırından çıkmış görüyordu. Ve bu hiç hayra alamet bir şey değildi. 

Haksızlık Değil Mi?#TAMAMLANDI#Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz