Ona ters ters bakarak "Sohbet anlayışın bu mu senin?" dediğimde Baran bana şirince gülümseyerek "Mira, sen soyunma odasına dönsene." demişti. Çocukla sadece konuşacağını bildiğim için kafamı sallayarak dediğini yapmıştım.

•••

Sahaya çıktığımızda rakip takımın tribünü bizi yuhalamaya başlamıştı. Bizim okuldan da bir miktar insan vardı, aralarından Poyraz ve Melek'i kolayca seçebilmiştim.

Bizim takımın geldiğini görünce kızlarla karşılıklı iki sıra oluşturduk ve kollarımızı kaldırıp bir köprü oluşturduk. Tabi bunu yaparken parmak ucuna kalkmak zorunda kalmıştık çünkü boyları bizden uzundu.

Tribünlerden hem yuhalama hem alkış sesleri gelirken erkekler aramızdan geçmeye başladılar. Baran'ın gözleri beni buldu ve tam önümden geçecekken parmağıyla yanağını işaret etti. Bu sefer şaşırmadan yanağına bir öpücük kondurdum. Sanırım uğurlu geldiğini düşünüyordu.

Hepsi aramızdan geçince arkalarından coşkuyla alkışladık. Biz kenardaki yerlerimizi alırken onlar ısınmak için ellerine top alıyorlardı.

Isınmaları bitince takımlar son kez koçların yanına gittiler, sonra da sahadaki yerlerini aldılar.

İlk yarı skor dengeli gidiyordu. Sadece 3 sayı önümüzdelerdi. Ayrıca ilk çeyrek bitince rakip takımın amigoları dans etmişti ve tahminlerimiz doğru çıkmıştı, çok iyi dans ediyorlardı.

Devre arası sona ermek üzereyken sahaya yine takımdan önce çıktık ve onlar geldiğinde coşkuyla alkışladık.

Koç daha sahaya çıkmamıştı ve üçüncü çeyreğin başlamasına 4 dakika vardı. Baran bağcıklarını bağlarken yanına oturdum. "Nasılsın LeBron James?" diye sorunca güldü ve "Gayet iyiyim, sen?" diye sordu.

"Ben de iyiyim. Rakip takımın amigoları hakkında ne düşünüyorsun?" Saçma bir soru olduğunu çok sonradan fark etmiştim.

"Fenalar. Hem fizikleri güzel hem de çok iyi dans ediyorlar." dediğinde surat ifadesi ciddiydi.

Sinirlenip "Basketbolcuları da çok iyi yalnız. Sizden daha kaslılar ve çok iyi oynuyorlar." dedim.

Baran "Başlarım şimdi kaslı basketbolcularına." diye homurdandığında kıskanmış mıydı yoksa sadece onları sevmediği için sinirlenmiş miydi anlayamamıştım.

Moralinin bozulmasını istemediğim için "Baran, şaka yapıyordum." dedim.

Rahatlamış gibi görünüyordu. "Güzel çünkü ben de şaka yapıyordum."

"Yani fiziklerini güzel bulmuyor musun?"

"Belki biraz bulu-" Cümlesini tamamlamasına izin vermeden "Sus, daha fazla konuşma." dedim ve kızların yanına gittim. Başka kızların fizikleri hakkında düşüncelerini duymak istemiyordum.

•••

Üçüncü çeyreğin ilk dakikalarında Baran topla koşarken Emre ona faul yapmıştı ve canını yakmak için yaptığından emindim.

Baran yere düştüğünde içim sızlamıştı. Herkes bu anı bekliyormuşçasına birbirine girince kendimi sahaya girmemek için zor tutuyordum.

Hareketlendiğimde Pelin ne yapacağımı anladı ve "Mira, sakın gitme. Baksana hayvan gibiler. Sana da bir şey olacak." dedi.

"Baran yerde Pelin!" dediğimde Giray, Baran'a el attı ve Baran ayağa kalktı. İyi olduğunu görünce derin bir nefes aldım.

Baran, Emre'ye herhangi bir müdahalede bulunmamıştı. Hatta kavgaya karışmamıştı bile. Kendi arkadaşlarını yatıştırmaya çalışıyordu. Hakem de araya girince ortalık sakinleşmişti.

5 NUMARAWhere stories live. Discover now