2

17 4 0
                                    

Sabah yine erken kalktım, artık uyku tutmuyor.
Geçerdi heralde.
Tam bunları aklımdan geçiriyordum ki zil çaldı. Bir an kalkınca başım döndü, gözlerim karardı, neyse yürümeye devam ettim ve zafere, kapıya, ulaşıp mercekten dışarıya baktım. Gelen jimin di.
Ah yaramaz çocuk, genelde sabahları hep böyle yapar, o yüzden onu seviyorum. Hepimizle çok iyi ilgileniyor.
Kapıyı açtım, sağ elinde bir düzine çiçek vardı, diğer elindeyse sıcak çikolata.
Söylediğine göre herkese bu sabah sıcak çikolata ikram etmiş, koridorun en son odasında kaldığım için de çiçek bana kalmış. Onu içeri davet ettim, ve çiçekler için de biraz söylendim.
Çünkü renkli şeyleri sevmez olmuştum artık neden bilmiyorum. Ama çok ısrar edince kıramadım, bana bu çiçeklerin mutluluk vereceğini söyledi. Bugün renkli giyinmemi ve perdeleri açık tutmamı istedi. Odaya direk girdiğinde pencereleri açmıştı, o kadar kapanmışım ki odada, dışarıdaki temiz hava yüzüme sertçe vurdu, odadaki hava birden değişti.

Neden oldu bilmiyorum başım yine ağırmaya başladı, yine gözlerim karardı. O an jiminin ellerini sırtımda hissettim. Bana iyi olup olmadığımı sordu. İyiyim dedim. Herneyse gözlerine herhalde yine lens takmıştı, yinede gözünün gerçek rengini görebiliyordum, Kaşları çok orantılıydı. Bu arada herhalde yine on beş dakikaya yakındır bir süre harcamış olmalıyım. O arada odanın boş olduğunun farkına vardım, gitmişti.

Kendimi olduğum pozisyondan kurtaramadan zil tekrar çaldı. Kapıda ki bu sefer jungkook tu,
Kapıyı açtım yine.
Jimin in buraya gelip gelmediğini sordu, büyük ihtimalle yine bir yerlere kayboldu saniyeler içinde.
Buraya gelmişken biraz takılmak istedi.
Pencerenin önüne iki tane yastık koydu, beni oturmaya davet etti. Bir süredir üzerinde çalıştığı şarkıyı okudu, fikrimi sordu. Yaklaşık 1 saat bunun hakkında konuştuk. Odamı çok beğeniyordu, çünkü manzaramda şeftali ağaçları  vardı. O yüzden odamı sürekli ziyaret eder, şarkısını veya ne yazıyorsa artık, kimseye de kolay kolay göstermezdi, doğadan biraz ilham alıp giderdi.

Dün gece dans ettikten sonra ne olduğunu hatırlamıyorum, dolaptaki şaraplar da yoktu.
Hepsini bitirmişimdir herhalde diye düşündüm. Bunları düşünürken yine yarım saat harcadım, artık çok yavaş yaşamaya başladığımın farkına varıyorum.
O arada jungkook mutfağa gitmiş ve kendine tost yapmıştı sanırım. Mutfağa gittim, masanın üstünde günlük gibi kullandığım kağıtları gördüm, jungkook un okuyabileceğini düşünerek birden bağırmaya başladım.
"Jungkook-ah sen ne yaptığını sanıyorsun, çabuk odamdan defol"
Jungkook bir süre baktı ve hiçbir şey okumadığını ona fazla çıkıştığımı söyledi. O an içindekileri okursa neler olacağını düşünüyordum, düşünmem  bitince gittiğini fark ettim.
Minik bir koridor vardı odada, sağ duvarında da bir ayna. Aynaya doğru baktım, gözlerimin kanlandığını farkettim, göz bebeklerim parlıyordu. Sonra ağladığımı fark ettim, önümü göremiyordum çünkü yüzümün her yeri yaş doldu ve görüşüm bulanıklaştı. Jungkook dan beni affetmesini dilemem gerekirdi, ama yapmadım.

İlahinaye (yoonmin)Where stories live. Discover now