Bölüm-10 ÇABA

En başından başla
                                    

"Zaten bu okula gelmeden önce İdil'le aramız bozuktu ve konuşmuyorduk. Okula geldiğimiz zamanda bu durum devam etti. Seni okulun ilk günü fark etmiş ve o gün beni direkt hiç tanışmadığımız konusunda sürekli uyarıp durdu ben de hiçbir şey demedim. Klasik avcı İdil zannettim, önce avını seçer daha sonra onun ruhu bile duymadan avlardı. Avlandığından dahi haberin olmazdı. İliğin kuruyasıya kadar da bu durum devam ederdi. Ama sen farklıydın ilk gün seni fark etmesine rağmen seninle uzun süre birebir temas kurmamıştı. Senin onunla temas kurmanı bekliyordu. Ne zaman durumu sana anlatacağımı söylesem sürekli seni sevdiğini söylüyor eski günlerin hatırına susmam için bana yalvarıyordu. Ben de hiçbir şey diyememiştim."

Bora konuştukça kendimi daha kötü hissetmeye başladım. İdil'in gözünde nasıl biri olduğumu sorgulamaya başlamıştım. Beni nasıl görüyordu. Diğer tüm erkekler gibi avdım ama avlaması zor bir av. Belki de o yüzden daha çok hoşuna gitmiştim. Kolay lokma değildim. İdil gibi zoru seven bir kadını mıknatıs gibi çekmiştim kendime.

İçinde bulunduğum durumun vaziyetini düşündükçe kendimden iğreniyordum. Ama durum çok çabuk ortaya çıkmıştı da bu işin içinden çabuk sıyrılmıştım. Kafamda İdil ile ilgili olan ufak soru işaretleri Bora'nın konuşması ile yok olup gitmişti. Hiçbir şekilde bir daha görüşmeyecektim. Sevgimi en derin çukura gömüp bir daha filizlenmesini dahi engelleyecektim.

Bora yüzüme bakıp benden konuşmamı bekliyor gibiydi ama "Tamam" demekle yetinmiştim. Şu an kimseyi düşünecek durumda değildim, içine düştüğüm durumu ve kırmızı çizgilerimi sorguluyordum. "Tamam" kelimesi Bora'yı hiç tatmin etmemiş aksine kızdırmıştı. Çayını bitirip tekrar konuşmaya başladı.

"İçinde olduğun durumun farkındayım Bundan sonra benimle konuşursun ya da konuşmazsın sana kalmış, ben sana açıklamamı yaptım. Ama açıklama yapması gerek biri daha var. Ne kadarda İdil'e karşı seni uyarsam da bir açıklama yapmayı hak ediyor. İdil güçlüdür ve zekidir. Kolay kolay kimse sarsamaz İdil'i ama sen sarstın. Hala İdil'den uzak durman gerektiğini düşünüyor muyum? Kesinlikle evet ama yarın sınavdan sonra git ve konuş"

Bora'nın cümlelerini kafamda tutmaya çalışıyordum, eğer İdil'in bana açıklama yapmasına izin vermezsem duygusal davranmış olacaktım ve bu benim için olmaması gerek bir durumdu. Mantıklı olan iyi ya da kötü İdil'in açıklamasını dinlemekti. Hayatım boyunca bu düşünce de olmuştum aslında, eğer bir durum için çabaladıysam ve bir yol kat ettiysem asla yarım bırakmazdım. Orada bir emeğim vardı sonuçta. O yüzden bir kitabı yarım bırakmazdım mesela veya bu hayatı yarım bırakmayı, yaşadığım onca olaya rağmen intihar etmeyi hiç düşünmemiştim. Şimdi de öyle olacaktı. O gün o masada bu durumu yarım bırakmıştım; tamamlayıp son noktayı koyacaktım.

Aniden bardağımdaki çayı kafama dikip:
"Tamam yarın sınavdan sonra konuşacağım" deyip masadan kalktım. Arkama bile bakmadım. Bora ile ne yapacağımı hiç düşünmemiştim. İdil ile ilgili kararım netti ama Bora'nın pek bir suçu yok gibi duruyordu. Onun biraz burnunu sürtmekte yetinecekti. İdil'in açıklamasını ise son derece merak ediyordum, yüzüme nasıl bakacak neler söyleyecekti? Çalışma odasına geçip yaklaşık iki saat daha anayasa çalıştıktan sonra odama uyumaya geçtim. Sınav sabah 09.00'daydı.

***

Alarmın çalmasıyla uyandığımda saat 08.07 idi. İster istemez sırıttım bir  dakika ile kaçırmıştım. Telefona baktığımda Bora'dan mesaj gelmişti. Uzun süredir okula beraber gitmiyorduk, bugün beraber gitmemiz gerektiğini söyledi. Zaten ben de dört gündür tek başıma sıkılmıştım. Üstümü giyinip kahvaltımı yaptıktan sonra saat 08.30 gibi her zaman ki buluştuğumuz yerde beni bekliyordu. Günaydın demek yerine sadece kafamı sallamakla yetindim. Servise bindiğimiz zaman yol boyu konuşmadık. Bu durumdan rahatsız olsam da  o konuşasıya kadar konuşma niyetinde değildim zaten. Sanki bizi birbirimize bağlayan kişinin İdil olduğu düşüncesi bir anlık içimde iğrenç bir his uyandırdı.

Biçimsiz HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin