Ana Dilim Aşk 2 ❤ 18

Start from the beginning
                                    

'Hayat benim
Her anımı yaşadıkça sevesim var
Aldırmam hiç yağmurlara
Benim güzel hatalarım var
Bir an bile vazgeçmedim
Kendi yolumdan
Değer saklanma hiç geçer zaman
Böylede geçer ya sev ister vazgeç
Beklentiler sadece üzer
Ayrı dünyalarda farklı farklı kafalarda
Ve ben ben böyleyim
Kendi yolumda.'

Şarkı bittiğindetelefonu kulağımdan çektim. O sırada Rüya ile aramızda paravan olan tek şeyintelefon olduğunu hissettim. Sorgulayan ve bir o kadar imalı bakışlarını banakilitleyen arkadaşım "Bu tarz şarkılardan hoşlanmaman gerekiyor," dedi."Sevgili klasik müzik sever." Sorularla dolu bakışlarından kaçmak için başımıdışarı çevirdim.
"Bana unutturmaya çalıştığın konu halaaklımda, bilesin."
Benim aklımdaysa Eren'e bu şarkıdan sonra nasıl bir cevap vermem gerektiğidolaşıyordu. Bende bir şarkı mı göndermeliydim? Teşekkür mü etmeliydim? Yoksasadece şarkıyı beğendiğimi söyleyip konuyu mu kapatmalıydım?
"Artık eve gittiğinde arar anlatırsın."
Arabanın durmasıyla gözlerimi çevrede dolaştırdım. Şarkıya ve sorulara o kadarkaptırmıştım ki yolun bittiğini bile fark etmemiştim. Emniyet kemerimi çözerken"Teşekkür ederim Rüya," dedim.
"Asıl ben teşekkür ederim. Böyle ailevi konuları benimle paylaştığın için.Sırların benimle güvende."
Minnet dolu bir tebessümle "Biliyorum," dedim. "Akşama konuşuruz." Uzanıpyanaklarından öptükten sonra arabadan indim. Havanın soğukluğunun verdiğiyetkiyle oyalanmadan holdinge girdim. Beni fark eden takım elbiseli korumalarınyüz ifadeleri değişirken hareketleri telaşlı bir hal aldı.
"Hoş geldiniz Efsa Hanım."
Yanımda koşturan adamı başımla selamladım. "Çok üzgünüm, sizi geç fark ettim."Gülümseyerek sorun olmadığını, işinin başına dönmesini söyledim. Afallayan adam"Peki efendim," dedi. Üzerime çevrilen gözlerin hapsinde asansörlerin olduğuyere doğru yürüdüm. Çalışanların kendi aralarındaki fısıldaşmalarını, kısıktaolsa şaşkınlık nidalarını duyabiliyordum. Herkes değiştirdiğim imajısorgularken asansör bindim ve son hızla babamların odalarının olduğu kataçıktım. Senelerdir babamla çalışan yönetici asistanı da tıpkı aşağıdakiler gibibeni geç fark etmişti. Alelacele ayaklandı.
"Hoş geldiniz Efsa Hanım."
Yüzümü buruşturarak "Bana Efsa de lütfen," dedim. Afalladığını gözlerindenokuyabiliyordum. Gülümsemeyi alışkanlık haline getirmiş gibi "Babam odasındamı?" diye sordum. "Toplantıdalar efendim." Sanırım yeni halime alışmaları birazzaman alacaktı. Kolumdaki saati kontrol ederken "Yeni mi başladı?"dedim. Hoşneredeyse paydos vakti gelip çatmıştı, yeni başlamaları imkânsızdı.
"Hayır efendim. Birkaç saattir içerideler."
Başımı anladığımı belli edercesine salladım. "Tamam, odasında beklediğimisöylersin." Babamın odasına doğru ilerledim. Ali Amca birkaç adamla odasındançıktı. Hararetli bir konuşma içerisindeydi. Beni gördüğü an konuşmasına araverip adamlara beklemesini işaret etti. Bana doğru ellerini iki yana açmış birşekilde yürürken "Efsa. Hangi rüzgar attı seni buraya?" diye sordu. Ona göresıcak, bana göre dünyanın en gereksiz sarılmasını gerçekleştirdik. "Babamıyemeğe götürmeye geldim ama toplantıdaymış." Beni onaylayan bir baş hareketiyle"Yemek demişken, yarın sizi bize bekliyoruz," dedi. Bu nereden çıktı dercesinebakınca "Suna Teyzen bu konuda çok ısrarcı, itiraz istemiyor bilesin," diyeekledi. "Baban avukatlarla görüşmesini bitirdiğinde söyleyecektim ama geçkalıyorum. Sen babana iletirsin olur mu? Yarın sekizde görüşürüz."
Babam avukatlarıyla mı görüşüyordu? Hangi konuda? Ali Amca cevap vermeme bile fırsatvermeden arkasını döndü. Adamlara elleriyle asansörün olduğu yönü gösterdive yürürkenhararetli konuşmasına kaldığı yerden devam etti. Mühim bir iş konuşuyorolmalıydı. Fakat bu yaşadıklarımıza saygısızlık yapabileceği anlamınagelmiyordu. Nelerle uğraştığımızı bildiğine emindim. En azından yemeğe katılmakisteyip istemeyeceğimizi sorma tenezzülünde bulunsaydı.
Toplantı odasının kapısı açıldı. Babam üç avukatla konuşa konuşa odadan çıktı. Gerçektenyorgun görünüyordu. Belki de son yaşananlardan sonra çökmüş desek dahadoğruydu. Beni fark ettiği gibi "Gerekli dosyaları yarın masamda istiyorum. İyiakşamlar beyler," dedi. Konuyu kısa kesen bir hali vardı. Bana doğru gelirken"Kızım," dedi sesindeki son enerjik tınıyla. Başımı iki eliyle tutup alnınıöptü.
"Geleceğinden bahsetmemiştin."
Ellerini omuzlarıma oradan da kollarıma kaydırdı. Bir sıcaklık dalgası içimisararken "Sürpriz yapmak istedim," dedim gülümseyerek. "Yemek yiyelim mi?"Babam başını 'Olur' anlamında sallarken "Birkaç işim var. Onları halledipçıkalım," dedi. Odasına doğru seri adımlarla ilerledi. Peşinden ilerlerken "Buarada Ali Amca, yarın akşam yemeğe davet etti," dedim. Babam masasınınetrafından dolandı.
"İstiyorsan gideriz."
Sanki söylediğim şeyin ne anlama geldiğini fark etmemişti. "Bizi davet ettibaba. Sen, ben, Nagehan." Son ismi vurgulamamla bakışlarını bana çevirdi. Donukbakıyordu. Sanki içindeki bütün duygular bu ismi terk etmişti. Ne öfkekalmıştı, ne kırgınlık, ne de sevgi.
"İstiyorsan gideriz."
Bunu öyle profesyonel bir tonda söylemişti ki gerçekten ne düşündüğünü bilmekistedim. Masasının önünde duran koltukların birinde yerimi alırken "Sen istiyormusun? Önemli olan o baba," diye sordum. Bu sefer benimle göz teması kurmadan"Hayat devam ediyor değil mi?" diyerek önündeki kâğıtları inceledi. Bu halibiraz korkutucuydu. Birkaç saat içinde bu kadar duygusuz olamazdı.
"Nagehan'a boşanma davası açıyorum."
Bu bildiğim bir şeydi. Eliyle dokunduğu birkaç kağıdı masaya bırakıpbilgisayarına döndü. Sanki benden sakladığı ya da nasıl söyleyeceğinibilemediği bir şey vardı. "Ve o kızı evlat edineceğim."
"Kimi?"
Gayri ihtiyari ağzımdan çıkan soru nihayet babamla göz göze gelmemizi sağladı."Hayal'i." Bu ismi söyleyeceğini bilmeme rağmen sanki hiç beklemiyormuşum gibidudaklarım aralandı. "Eğer DNA testinde Nagehan'ın kızı olduğu kanıtlanırsa,evlat edineceğim."
Kafam karman çorman oldu. Nagehan'ı istemiyordu ama aralarına kopmaz bir bağyerleştiriyordu. Belki de sırf o kız yüzünden sürekli görüşmeleri gerekecekti. Anneadında o kadının adı yazacaktı. O zaman boşanmalarının ne anlamı kalmıştı ki?
"Çünkü o kızın bu halde olmasının nedeni benim."
Beklemediğim bir anda sesi yükselen babamın öfkeden çok yine kendinisuçladığını hissediyordum.Eliyle başını var gücüyle sıkıyordu. "Benimleevlenmek gibi gizli planları olmasaydı, o bebeği düşürmek için uğraşmazdı.Doğurduktan sonra bir kenara atmazdı. Bunca senedir self sefil yaşamasına izinvermezdi. O kızın bu halde olmasının en büyük nedeni benim!"
Boştaki elini hıncını almak istercesine masaya vurdu. İrkildim ve o anmasadaki eşyalarınsaniyelikte olsa havalandığına şahit oldum. "Benim!" Gittikçe artan ses tonukendine karşı fazlasıyla merhametsizdi. Masanın üzerinden uzanıp acısınıhafifletmek istercesine elini tuttum. Babam gerildiğini düşündüğüm başınısıkmayı bırakıp bana baktı.
"Sen olmasaydın da bunları yapabilme ihtimali vardı baba. Biliyorsun."
Başını itiraz eder gibi sallayan adamın gözleriyle acıyla buğulandı. "Ama onlarsadece birer ihtimal. Bu ise gerçek."Boğazının düğüm düğüm olduğunu hissettim.Sanki ruhunun acısı, temasımızla bana geçti. Ona destek olmak, yaşadığı tüm buzorlukları hafifletmek istiyordum. Yanında olduğumu bilmesini istiyordum amakafamda dönen tonla soru işaretine de engel olamıyordum.
"Nagehan bunu nasıl karşılayacak sence?"
"Umurunda olacağını sanmıyorum. Hatta belki işine bile gelir."
"Baba, kızı olup olmadığını anlamak için test yaptırdığından bahsediyorsun.Nüfusuna almak isterse sende evlat edinince sürekli karşılaşmak zorundakalabilirsin farkında mısın?" Öfke kokan bir ifadeyle tısladı. "Sırf merakındandolayıdır o.Beni istediği için çocuğunu öldürmeyi göze almış biri, sence benikaybedince o çocuğu sahiplenir mi? Kim bilir neler yapar?" Kanımın çekildiğinihissettim. Babam da bunu fark etmiş olacak ki rahatlatmak istercesine tebessümetmeye çalıştı. Elinin üzerinde duran elimi okşarken "Ben bunların hepsinidüşünüyorum kızım. Sen dert etme," dedi. Avukatlarla bu kadar uzun toplantıyapmasının nedeni demek ki buydu. Gerçekten o kızı sahiplenmek istiyordu vebunun gerçek nedenini artık daha iyi anlıyordum. Bu onun için önemliydi. Kırkyılda bir kendi için bir şey istemişti. Nasıl sırt çevirebilirdim ki?
"Gerçekten istediğin gerçekten buysa ben senin yanındayım. Umarım Hayal'de buteklifi kabul eder."
Babamın buğusuna rağmen gözlerinin parıldadığını fark ettim. "Ciddi misin sen?"Gerçekten mutlu gözüküyordu. Çokça da umutlu. Muzip bir şekilde gülümseyerek"Valla asıl sen ciddi misin baba?" diye sordum. "Daha beni zapt edemiyorken üçkızla başa çıkabileceğine inanıyor musun?" Ufak bir şaşkınlığın ardındangözlerinde gamzeler çıkaracak kadar güldü. "İyi ki benim kızımsın. Seni seviy-"
Babam cümlesini bitiremeden telefonu çalmaya başladı. Ekranda gördüğü numarayıtanımıyor olacak ki kaşları çatıldı. "Kim ki bu?" Telefonu kulağınagötürdüğünde her zamanki profesyonel sesi devreye girdi.
"Alo. Ben Ertan Erdem."
Bir karmaşasının içinden gelen sesler, babamın yüz ifadesini anlayamadığım birşekilde kastı. Gözleri benimkilerle buluştu. Çaresizlik en derinlere kadar işlemiştive beni de o uçuruma çekecek cümleyi ayaklarıma doladı.
"Hangi hastane?"

ANA DİLİM AŞK 1-2 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now