Gözlerini kıstı ve bir süre düşündü.

"Acımasını ister miydin?"

Başımı salladım. Elini vurduğum yere koyup yüzünü buruşturdu.

"Ah bu acıttı Tomlinson! Tanrım... Bunu neden yaptın? Acıdan öleceğim!"

Karşımda alayla kıvranırken bıkkınlıkla iç çektim.

"Abartılı bir rol."

"Beceriksizliğimi affet tatlım." dedi duruşunu dikleştirip eliyle saçlarını düzeltirken.

"Acının nasıl hissettirdiğini bilmiyorum. Kahretsin. Bu hastalığı seviyorum!"

Tanıdığım en tuhaf insanın Harry olduğunu düşünüyordum. Yanılmışım. Ben, ondan daha tuhaf. Tuhaf ve lakayt!

"Seninle ciddi bir konuşma yapacağımızı düşündüğüme inanamıyorum."

Sıkıntıyla kapıya baktım. Harry hala çıkamadı. Buna da inanamıyorum. Babasıyla bu kadar uzun süre konuşabilmesi göz yaşartıcı doğrusu.

"Tamam. Konsantrasyonumu topluyorum ve sana odaklanıyorum."

Gözlerini kapatıp işaret parmaklarını başının iki yanına koydu. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Birden gözlerini açıp yeniden gülmeye başladı.

"Gözlerimi kapattığımda nedense hep senin çıplak bedenin orada beliriyor. Buna inanabiliyor musun?"

Sakin kalmak için çabaladıkça o daha da çok zorluyordu.

"Sevgili kuzenimin... Ah kardeşimin. Evet sanırım öğrendiğine göre artık böyle seslenmeliyim. Sevgili kardeşimin telefonunu karıştırırken galeride ne buldum dersin?"

Saniyeler içinde yüzümün kızardığını hissetmeye başladım. Harry'nin birbirimizi sevişimizden hemen sonra çektiği birkaç pozun gizli klasöründe olduğunu zannediyordum.

Kulaklarıma dolan bağırış sesleri, telaşla kapıya koşmama sebep olmuştu. Herkes aynı endişeli gözlerle kapının önünde toplanırken Bay Christopher'ın yakarışlarıyla kapıyı açtım.

"Bana yalan söyledin!"

Harry'e doğru koşup onun baronun boğazına doladığı ellerini tuttum.

"Harry. Bırak onu... Lütfen."

Bayan Anne, diğer kuzen Frank ve Bayan Jane'de Harry'i tutarken ben geri çekildim. Aile trajedisi. Sanırım soyadımı Styles olarak değiştirmeliyim. Çünkü bu trajedilere zaten gereğinden fazla karıştım.

"Bana oğlum demen için sana yıllarca yalvardım! Lanet piç kurusu!"

Harry inanılmaz bir kuvvete sahipti. Onu uzaklaştırabilmelerinin imkansız olduğunu biliyordum. Hemşireler de telaşla odaya girdiğinde Harry'e arkadan sarıldım.

"Her şey yoluna girecek Harry..." diye mırıldandım kulağına, titreyen sesimle.

Derin nefes alışverişlerini duyuyordum. Parmakları hafifçe gevşerken odada büyük bir sessizlik oluştu.

"Babam değilmiş... Babam değilmiş."

Karnında birleştirdiğim ellerini göğsüne doğru gezdirerek kalbinin üstünde tuttum. Ritmini hissederken etrafımızdakiler uzaklaşmaya başladı.

"Üstesinden gelebilirsin Harry. Her şey yoluna girecek."

Ellerini barondan çekip olduğu yerde başını yere eğdi.

"Babam değilmiş." diye sayıkladı yeniden.

Baron nefesini düzene sokmaya çalışırken hemşireler müdahale için ona yaklaştılar.

"Gidelim buradan Harry."

Bedenlerimizi ayırdım ve elini sıkıca tutup yürümeye başladım. Yeri izliyordu. Ayakları hareket ediyor ancak eminim ki nereye gittiğini bilmiyordu. Koridora çıktığımızda başını kaldırıp gözlerini Ben'e dikti. Fazla anlam içeren bir bakıştı. İkisi arasındaki bu korkutucu bakışmaya girmeden onu ailesinden uzaklaştırdım.

****

Sıcak kahveyle dolu fincana ellerimi sarıp avuçlarımı ısıtırken yanımızdaki büyük camdan dışarıyı izleyen Harry'e baktım.

"Kahveni soğutma Harry." dedim ilgisini çekmek için.

Bakışları ağırca bana çevrildi.

"Ne fark eder ki? Zaten sıcak mı yoksa soğuk mu olduğunu hiçbir zaman anlayamıyorum."

Ah bu benim için yeni bir bilgiydi. Pekala. Acı, sıcak, soğuk...

"Harry..."

Elimi masanın üstündeki eline koyup gözlerine baktım.

"Umrumda değil Louis... Hiçbir şey umrumda değil. Bir bok hissedemiyor olmam umrumda değil. Babam sandığım adamın aslında amcam olması da umrumda değil. Yıllarca bu yalan yüzünden o sik kafalı adamı öldürmedim. Bana bir bok çuvalıymışım gibi davrandı ve ben hala onun sevgisini bekledim. Ama bu da umrumda değil! Çünkü hayatım bundan daha fazla anormal olamazdı Louis! Artık umrumda değil!"

Bağırışı kafedeki herkesin merakını üstümüze toplarken o çoktan elinin üstündeki elimi avucunun içine alıp sıkmaya başlamıştı.

"Bu iyi bir şey Harry. Babanın senden nefret ettiğini düşünüyordun. Ama öyle değilmiş. O, baban değilmiş."

Söylediklerimde bir anlam aramaya çalışırcasına kaşlarını çattı.

"Bana vuruyordu Louis... Acıyı hissetmediğim için bana vuruyordu. Ben ondan daha güçlü olana kadar da vurdu."

Gözlerini kapatıp yaşların yanaklarından damlalar halinde inmesine izin verdi.

"Benden intikam alıyormuş. Kardeşi karısını becerdiği için benden intikam alıyormuş!" diye tısladı dişlerinin arasından.

Baronun ona vurduğu kısımda takılı kalmıştım. Gözümde canlandırırken kalbimin ezildiğini hissettim. İri yeşil gözlerinin yaşla dolu olduğu minik oğlan.

"Senin ağlamak için bir sebebin bile yok. Acı çekmiyorsan ne haltımı yemeye ağlıyorsun?"

Oturduğu yerden kalkıp bağırırken kafedeki insanlar yavaşça çıkmaya başlamıştı.

Elini tuttum. Onun bu duygu yıkımını toparlamasına nasıl yardım edebileceğimi bilmiyordum. Yalnızca çaresiz gözyaşlarına eşlik ediyordum.

"Ve sonra büyüdüm. Hastalığım bana verdiği şeyi kullandım."

Bana doğru eğilip öfkeyle baktı. Bu sinirinin bana olmadığını bilsemde içimde büyümeye başlayan bir korku oluştu. Sanırım bunun sebebi; aynı yalanı benimde saklamış olmamdı.

"Çocuktum. Hatırlamayacağımı sanmıştı. Ancak ben hiç unutmadım. Nefret dolu kalbini söküp atmak istedim. Hayatımı kendimden nefret ederek geçirdim ben!" dedi yumruklarını masaya vururken.

Gözlerim kahvenin döküldüğü beyaz porselen altlıklara kaymıştı. Sonra masada duran iki iri ele.

Sandalyesine geri oturdu ve dirseklerini masaya yaslayıp başını ellerinin arasına aldı.

Karşısındaki sandalyeden kalkıp yanına oturdum. Kolumu sırtına dolayıp yatıştırırcasına sıvazlarken onun iç çekişlerine eşlik ediyordum.

Başını kaldırdı. Burnunu çekti ve elinin tersiyle gözyaşlarını sildi.

"Neden Louis?" dedi yakarırcasına ağlarken.

Tıpkı onun gibi yanaklarımı silip başımı öne eğdim.

"Ne, neden Harry?"

Elini avuçlarımın arasına alıp onu okşarken alnını benimkine yaslayıp gözlerini yumdu.

"Neden tüm boktan olaylar benim hayatımda? Ne yapacağımı bilmiyorum. Çaresiz hissediyorum Louis. Yardım et..."

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now