BD -25. BÖLÜM: LEYLİFER

Start from the beginning
                                    

"İzin vermem. Şimdi bu yüzüğü takıyorsun parmağına" elinde tuttuğu alyansımı bana zorla takmaya çalışırken hışımla elimi ondan çektim.

"Dayatmalarından vazgeç artık. Bana yüzüğümü takmamı söylerken sen aylardır neden takmıyorsun Akif? Neden yanında olduğum halde ben yokmuşum gibi davranıyorsun? Senin bu ben bilirim, ben doğru olanı yaparım, ben akıllıyım, ben üstünüm, ben, ben , ben tavırlarından bıktım artık anlıyor musun? Ben artık yokum. Kendi kurduğun dünyan da, kendi kurduğun karakterlerinle evcilik oynayabilirsin" elimi kurtarıp arkama bile bakmadan çıktım oradan. Tek hedefim bir taksi bulup eve gitmekti. Peşimde bıraktığım adama karşı beslediğim aşk canımı yakıyordu. Şuan canım o kadar çok acıyordu ki kalbim ağzımın içinde atarken dikenleri yanaklarıma batıyordu adeta. Dibimde biten adamın varlığı ile şaşırdım. Sözlerimden sonra onun peşimden gelmesi beklediğim bir şey değildi. Yan yana yürürken dudaklarımdan kopan hıçkırık ile yürümeyi bıraktım. Durduğum için o da yürümeyi bırakmıştı. Yüzüne bakamıyordum, bakmak istemiyordum. Kolları beni sararken ellerim ile onu itekleyip uzaklaşmaya çalıştım.

"Bırak beni" Bir taraftan ağlıyor bir taraftan da kurtulmak için çabalıyordum.

"Özür dilerim"

"Benden özür dileme, gerçek olmayan özürler insanları daha çok yaralıyor. Parçalara ayırmak mı istiyorsun beni?" güçlükle de olsa ondan ayrıldığımda beni bırakmamak için yeniden hamle yaptı ama bu sefer iki adım geriye giderek aramızda fazlasıyla mesafe bırakmıştım.

"Akif lütfen uzatma ve git. Ben gerçekten daha fazla dayanabileceğimi düşünmüyorum. Yoruldum ya yoruldum neden anlamıyorsun? Sen istemiyor muydun ayrılmamızı? Sen değil miydin yüzüme bile bakmayan? Tamam işte, bırak gideyim"

ϾϿ

2 gündür yaşadığım mutluluk damarlarımda hala geziniyordu. Selman ile mutluydum, Akif abim iş için şehir dışına çıkmıştı, Agah abim iki gündür bana karışmıyordu, Asaf abim eski haline dönmüştü, annem ve babam eskiye göre daha ilgililerdi ve ben bu durumdan fazlası ile memnuniyet duyuyordum. İçimde yaşadığım eksiklik hala yerli yerinde dursa da ben şimdilik bunları geri plana atmakta ısrarcıydım.

Hayatımda ki tek olumsuzluk şuan için Leylifer meselesiydi. 2 gündür sesi çıkmamakla birlikte ben hala o gün olanları Selman' a söyleyememiştim. Bir diğer mesele ise Melih' e olan kırgınlığımdı. Beni anlamadığı için ona kırgındım, aslında bu kırgınlığın ne kadar saçma olduğunun da farkındaydım ama güvendiğim tek arkadaşımın tavrı canımı acıtmıştı. Melih' in ısrarı ile bugün onunla buluşacaktık. Evden çıkarken herkese haber vermeyi unutmadım.

"Ben çıkıyorum" vestiyerden aldığım çantamı omzuma asarken annemin sesi mutfaktan duyuldu. Evin kapısını açtığımda sert hava hışımla yüzümü buldu. Huzursuzlukla suratımı buruşturup boyunluğumu yüzüme doğru çektim. Ankara' ın sert havası her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyordu. Bu sert havaya rağmen yine de seviyordum bu şehri. Kalabalık sayılmazdı aslında sadece hayat hızlı yaşanıyordu. Bahçeden çıktığımda Selvi ablayı gördüm. Elinde market poşetleri ile nefes nefese kalmıştı. Üzerinde ince bir hırka ile bana gülümserken onun bu genç kız edalarına hayret ediyordum. Normal bir insanın bu hava da tir tir titremesi gerekirken Selvi abla 18 lik genç kız gibi " ben o yaşta olmama rağmen geceden beri ayazda kalmış gibi üşüyordum" ama o hala incecik giyinip havaya meydan okuyordu.

"Nereye böyle Aslışah" derin bir nefesi havaya bırakırken ağzından yükselen dumanın bıraktığı ize takılı kalan gözümü hemen yüzüne çevirdim. Boyunluğumu bir kaç santim aşağıya çekip konuşmaya başladım.

"Arkadaşlarla buluşacağız abla."

"Sevgilinle mi kız? Doğru söyle?" gözlerini kısıp bana öyle bir baktı ki yakalanmanın verdiği his ile irkilip telaşlandım. Bu telaşımı içimde yaşıyordum sadece. Ona belli etmeden gülümsedim.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now