14 ❈ Tören

174 16 9
                                    

Havadaki koku, binaların arasından yayılan dezenfektan, her daim yerleri kaplayan çamur ve terk edilmişlik hissi veren yıkık dökük yapı duvarları...

Girintili çıkıntılı zemin döşemeleri, yer yer göçmüş yolların uzantıları ve her daim sizi izleyen binlerce gözleriyle koca bir canavardı bu şehir, ağzını açmış sivri dişleri arasında sizi yutmaya hazırlanan...

Bir insanın zar zor sığabileceği kadar yakın binaların arasında kendilerine yer bulan adamlar; avını bekleyen avcı misali gözlerine kestirdikleri kurban radarlarına girdiğinde aniden sokağın ortasında beliriyorlardı. Kurbanın ne o anda ne de daha sonrasında hiçbir zaman kaçma şansı olmuyordu ve bunun bilincindeydiler. Bu yüzden onların gözüne baktığınızda çaresiz olmanın kabullenişini görürdünüz.

Rio bu şehre ilk geldiği zaman tüm gözlerin onun üzerinde olduğunu ve ona neden bu şekilde baktıklarını bilirdi çünkü o kurbandı, şimdi ise o gözlerin özellikle ona bakmaktan kaçındığını bilmek kalbinde garip bir sızı bırakıyordu.

En kötünün bile ona korkuyla bakması demek ne anlama gelirdi? Hala aynı kişi olduğunu sanıyordu ama değişmişti.

Şimdi hangarın kapısından bir kez daha geçiyordu ama bu kez o şaşkın kız yoktu karşılarında. Baştan aşağı parlıyordu. Onu gören herkesin ilk saniye kafası karıştı çünkü... Rejyonların tarzı onların gözünde hep pejmürdeydi ve onlar ne yaparsa yapsın modern monte tarzının yanında kendilerini hep soytarı gibi hissederlerdi. Böyle hissetmeleri için Monte yağmacıları her şeyi yapardı.

Ama Rio öyle bir girdi ki salona kimse gıkını çıkaramadı, soluğunu aldığı gibi kolayca veremedi. Vücudunu tuvale çevirmişti; tenine işlenen koruyu rünlerin ahengini sergiliyordu herkese... Tam olarak ne yaptığını ve tüm salonu nasıl etkisi altına aldığını bilmiyordu. Tek bildiği onunla beraber yürüyenin Liza olduğuydu. Elbette gerçekten orada değildi ama o büyüyü biliyordu, daha önce hissetmişti, onu resim yaparken izlediğinde nasıl hissetmişse şimdi herkes ona bakarken aynı duyguyu yaşıyordu.

Bir lisan vardı ortada: Kimsenin konuşmayı bilmediği, bakışlarla anlaşılan ama ilk defa kelimelerin yaptığı gibi yalan dolan olmadan, tüm berraklığıyla iletilen mesaj oradaydı. Açıklamak denense kelimeler o büyüyü bozarcasına yanılsamalarıyla aldatırdı.

Salona son giren dikkatleri üzerine en çok çekendir.

Bu yüzden herkesin toplanmasını beklemiş ve doğru an geldiğinde o salona ilk adımını atmıştı. Rio, hesap kitap yapmadan sırf içinden öyle geldiğinden dileğince davranmak istemişti ama o isteğini almışlardı elinden.

Çok geç olduğunu biliyordu, bazı hataları düzeltmek için gerçekten de geçti. Aralık kapıdan yüzüne vuran her şansa çarpıp kaçmıştı.

Molly'nin otoritesini herkese kabul ettireceği gün, bugündü. O yüzden herkes sessizdi, o yüzden herkes ışıl ışıl parlıyordu ve o yüzden kısık gözler etrafı süzerken binlerce kumpas havaya karışıyordu. Herkes kendi menfaatini işte bugün kovalayacak, sağa sola saçılan çıkarlardan payına düşenleri kucaklarında toplayacaklardı.

Genç kadının kulağına doğru hayali bir fısıltı yükseldi. "Bana mecbursun..." diyordu ses.

"Mecbur muyum?" dedi kadın.

* * *

Dixi'nin arkasında yürüyor, yürürken de etrafı inceliyordu. Ona tamamen yabancı bir yerdeydi. Bugüne kadar gördüğü hiçbir yere benzemiyordu burası. Kafası da bir hayli meşguldü. Gözlerinde her zaman kendine bir şekilde yer edinmiş olan o kararlı ifade yoktu. Aksine karmakarışık duygular içindeydi. Duygulardan bir girdap içine çektikçe çekiyordu onu ama gözlerindeki ışık sönmüştü bir kere, yeniden söndürmezdi hiçbir şey. Belki becerebilirse özüne dönmeyi işte o zaman bir ışık belirebilirdi ruhunda.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 06, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DİLEMMA (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin