Bölüm 1-La Push'a Merhaba

1.9K 93 5
                                    

*Hikaye son kitaptan yaklaşık 4 yıl sonrası yani Seth 18 yaşında.

Katie, kurdun alacalı güzel tüyleri arasından elini geçirdi. Bu kadar yumuşak olmalarını beklemiyordu. Kurt gözlerini onunkilere dikmiş sessizce ne yapacağı bekliyordu. Ay ışığında bir tepenin üzerinde duruyorlardı. Katie gelen uluma sesi ile başını arka çevirdi kurtlar bir sürü halinde onun etrafını sarmıştı. Yanı başında duran kurttan daha büyük olanı öne çıktı Katie'nin ayaklarının ucuna ağzındaki mavi parlak bir taştan oluşan kolyeyi bıraktı. Katie eğilip kolyeyi almak istediğinde birden bütün her şey değişti. Göz kamaştırıcı ay ışığı yerini kan kırmızısı bir renge bıraktı. Kurt sürüsünün etrafını aniden simsiyah, yırtıcı yaratıklar sardı. Katie yanına baktığında az önceki güzel kurdun kanlar içinde yattığını gördü. Ona dokunduğunda kanın sıcaklığını hissedebiliyordu. Simsiyah yaratıklar diğer kurtlarla savaşıyorlardı. Katie yakınında duran yaratıklardan birini açıkça seçebildi  kıpkırmızı gözleri olan  siyah kürklü bir kurttu bu daha vahşi daha yırtıcı görünüyordu. İçinden bunlar benim kurtlarım değil diye geçirdi. Aniden kurtla göz göze geldi ve vahşi canavar üstüne atladı.
Yapabildiği tek şey o sırada çığlık atmaktı.

...

Katie Black, uykusundan çığlık atarak uyandı. Bu ay, bu şekilde gördüğü 6. rüyaydı. Her seferinde kurtlar, o vahşi yaratıklarla savaşıyor. Daha kötüsüyse yanındaki kurt her seferinde onu korumaya çalışırken ölüyordu. Ve bu Katie'nin gördüğü her şeyden daha çok canını sıkıyordu. Derin bir nefes alıp yatağından kalktı. Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı, merdivenlerden aşağı mutfağa doğru yöneldiğinde aldığı kokulardan teyzesinin kahvaltı hazırladığını anlamıştı. Ekmekleri kızartmakla meşgul olan teyzesinin yanağına bir öpücük kondurdu ve çayını koyup sofraya oturdu. Mia Teyzesi, Katie'nin solgun yüzünden bir tuhaflık olduğunu anlamıştı. Ekmeğine marmelat sürerken bir yandan da konuşmaya başladı.

"Neyin var tatlım? İyi görünmüyorsun."

Katie kafasını kaldırıp teyzesinin şevkatli yüzüne baktı. Babasını kaybettiğinden beri yaklaşık 8 yıldır ona teyzesi Mia bakıyordu. Onun için anne gibiydi.

"Bugün yine o kabuslardan birini gördüm. İşin kötü tarafı her seferinde daha da gerçekçi oluyorlar. Bende bir sorun mu var Mia Teyze? Sence delirmeye mi başlıyorum?"

Mia Teyzenin kahverengi gözlerinde ufak bir tedirginlik hissetti.
Yaşlı kadın Katie'ye sıcak bir gülümseme sunarak konuşmaya başladı.

"Hayır, tatlım hayır. Kesinlikle delirdiğini düşünmüyorum. Ama benim senin için bir fikrim var. Sana iyi gelecektir."

Katie merakla karışık tedirginlikle sordu.

"Neymiş bu fikir teyzeciğim?"

"Ah benim tatlı balkabağım, okulların tatile girmesine bir hafta kaldı. Bu yaz amcan Billy'nin yanına La Push'a gitmeye ne dersin? Hem orada kendi evinde var. Amcanla kararlaştırıp babanın evini satmamıştık hatırlarsan, belki... bir gün geri dönmek istersin diye."

Katie bu teklifi detaylıca düşündü. Amcasını, kuzenlerini, doğduğu ve hayatının yarısını geçirdiği şehri görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Rachel ve Jacob'ı çok özlemişti. Düzenli olarak telefondan görüşmelerine rağmen yüzyüze görüşmenin yerini asla tutmazdı. Ah tanrım, kendi evini de ne çok özlemişti. Kararını vermişti.

"Mia Teyze bu harika bir fikir! Sen bir dahisin! Amcamı, kuzenlerimi -o şapşal Jacob'ı bile- çok özledim."

Teyzesi heyecandan yüzünün rengi yerine gelmiş yeğenine güldü.

"Kahvaltını bitirdiğine göre hadi git bir duş al porsuk saçlarını düzelt bir zombi gibi görünüyorsun. Bende o sırada amcanı arayayım."

Katie son lokmayı da ağzına atıp sofradan kalktı, neşeli neşeli merdivenleri çıkarken güzel bir ıslık tutturmuştu.

○○○

Mia yeğeni duşa girer girmez telefonundan Billy'nin numarasını buldu. Arama tuşuna bastığında gerginlikten boğazı kurumuştu.
Karşı tarafın sesini duyunca derin bir nefes aldı.

"Alo?"

"Billy, benim Mia. Sana söylemem gereken bir şey var."

"Bir sorun mu var Mia, Katie'ye bir şey mi oldu?"

"Katie, o son bir aydır tuhaf kabuslar görüyor. Saldırıya uğrayan kurtlar hakkında..."

"Ah... Tanrım!"

Mia, Billy'nin gergin ses tonundan dolayı daha da telaşlanmıştı.

"Billy sence oda babasıyla aynı kaderi mi paylaşıyor? "

"Bilmiyorum, ama bunu öğrenmenin tek yolu onu buraya getirmen. "

"Ah, o işi hallettim bile ona kabuslarının stresten olduğunu biraz rahatlaması gerektiğini bir tatil yapmak için La Push'a gitmesinin iyi olacağını söyledim. Sizi o kadar çok özlemiş ki anında kabul etti. "

"Güzel demişsin, anlatıp emin olmadığımız bir şey için endişelenmesini istemeyiz."

"Fakat Billy eninde sonunda Katie'nin de kabilemizin sırrını bilmesi gerekiyor. Ben onun bunları kaldırabileceğine güveniyorum, o güçlü bir kız. "

"Haklısın, madem sen de böyle düşünüyorsun buraya geldiğinde ona sırrımızı açıklayacağım."

"Son bir şey daha Billy, eğer Katie babası gibiyse lütfen onunla aynı kaderi paylaşmasına izin verme. Bana bu konuda söz ver."

"Söz veriyorum Mia onun abimle aynı kaderi paylaşmasına asla izin vermeyeceğim, o bundan çok daha iyisini hak ediyor. Şimdilik hoşçakal."

"Hoşçakal Billy."

Mia telefonu kapatıp oturma odasına geçti kanepeye çöktüğünde gözleri karşıdaki masada duran ablasıyla gençlik fotografına takıldı. O, Amelia ve yakın arkadaşları Sue hepsi o an çok mutlu görünüyorlardı.
Gözleri dolduğunda kendi kendine mırıldandı.

"Endişelenme Amelia o çok güçlü bir kız, eminim iyi olacaktır."

○○○

Bir haftayı hızla geçiren Katie şimdi onu alması için Jacob'ı bekliyordu. Heyecandan ve meraktan tek ayağını sürekli yere vuruyordu. Kafası şimdiden tanışacağı yeni insanların onu sevip sevmeyeceğiyle ilgili saçma fikirlerle dolmuştu.
Tuhaf biri değildi, tek bir kelime ile tarif edilecekse sıradan biriydi. İçinden bu tatilin onun için iyi geçmesini diledi. Daha fazla o korkunç rüyaları görmeye tahammülü yoktu. O bunları düşünürken durduğu yere bir araba yanaşmıştı, arabadan uzun boylu, esmer tenli iri bir genç indi. Aman Tanrım! Suratını bilmiyor olsaydı kesinlikle karşısında duran bu yakışıklının Jacob olduğuna inanmazdı. Jacob sırıtarak Katie'ye yaklaşmıştı.

"Katie! La Push'ta eksik olan şeyin senin güzelliğin olduğundan artık eminim. Seni yeniden görmek çok güzel Kedicik. "

Geçen yıllarda oldukça değişmiş olan fakat sıcakkanlılığından hiçbir şey kaybetmemiş olan kuzeninin sarılmasına karşılık verdi.

"Seni de öyle Jacob, sizleri öyle çok özledim ki. Ve bu arada tanrım, seni neyle beslediler böyle."

Jacob, bu lafına ağız dolusu kahkaha attı.

"Ah, burada benim gibi bir çok kişi var. Sanırım buranın havasından. Hadi arabaya atla acıkmışsındır. Evde seni bekleyen mükemmel bir sofra var."

"Aslına bakarsan kurt gibi açım. Seni bile yiyebilirim."

Katie'nin bu lafı Jacob'ı daha da güldürmüştü.

Yol boyunca geçmişten bahsedip birbirlerine takılıp durdular. En sonunda araba amcasının evinin önünde durdu. Arabadan inip temiz havayı içine çekti. Burası kesinlikle ona iyi gelecekti.

"Merhaba, La Push." Diye mırıldandı.

Jacob çoktan valizini almış eve doğru yürüyordu. Peşinden eve yürümeye başladı. Katie Black için macera daha yeni başlıyordu.



Koruyucu (Seth Clearwater)Where stories live. Discover now