Bölüm 2: Çikolata

8.2K 560 118
                                    

Bir kaç saat boyunca Chen'le Xiumin'i teselli etmeye çalışmıştık. Ahjumma kılığına girmiş, aegyo yapmış, tatlı hazırlamış ve sevgili gibi davranmıştık. Ama tam sakinleşti derken yine ağlamaya başlamıştı. Ben de sinirlenip bağırınca Chen beni eve göndermişti. Anahtarı çevirip kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkarırken bağırdım.

"Omma~ Ben geldim."

"Fark ettim Bacon."

"Çok komi-

Tam cevap verecekken bana dediği şeyi fark ettim. Şaşkınlıktan elim kapı kolunda donup kalmıştım.

"Sen bana ne dedin?"

"Ne demişim..."

"Şey dedin sandım-

"Bacon?"

Yavaş adımlarla mutfağa yürüdüm. 'Yanlış duymamışım! İyi de Chen'in bana taktığı sinir bozucu adı nereden biliyor bu kadın!?'

Annem sanki aklımı okuyabiliyormuş gibi "Chen'le konuştuğumuzda söylemişti. Komik değil mi Baconnie~" demişti tavuk dolu tabağı masaya koyarken. 'WTF?' ifademle anneme bakmayı sürdürdüm. Bunu görünce evde yankılanan bir kahkaha attı.

"Gel hadi. Yoksa tavuğunu Hanneul kapacak.... Bacon."

Avcumun içiyle alnıma bir şaplak attım. 'Neden benim annem de normal anneler gibi değil ki? Neden geç geldiğimi sorsun, bana terlik fırlatsın. Ama hayııır hiç olur mu?'

Masada yerimi aldım ve tavuğumu yemeye başladım. Daha doğrusu işkence etmeye. "Baekhyun. Söylesene şu tatlı ne alemde?"

"Hı?"

"Senin hoşlandığın şu çocuk diyorum."

Gözlerim kocaman açıldı, çatalı tabağın içine düşürdüm. "Yah omma! Ne saçmalıyorsun sen?"

"Hiç inkar etmeye çalışma Baconnie. Uykunda sürekli bir çocuğun ismini sayıklıyorsun kaç yıldır. Gece odanın önünden geçerken bile duyabiliyorum."

"S-Sen yanlış duymuşsundur."

Annem kaşlarını kaldırıp bana bakınca sıkıntıyla nefesimi verdim. "Sevgilisi var. Yani boşuna heveslenme."

İstediği oyuncaktan bulamamış çocuklar gibi sızlandı. "Neden? Neden? Neden?" Omuz silktim, işkence ettiğim bir tavuk parçasını ağzıma atmaya ÇALIŞTIM. Çünkü tam tavuğu ağzıma yaklaştırmışken Hanneul çatalımın üstüne atlayıp düşürdü ve tavuğumu yedi.

"Hanneul!"

'Tanrım! Kedim bile normal değilken annemin normal olmasını bekliyorum.'

-------------

Koridorda adımlarımı hızlandırıp Chen'e yetiştim.

"Chen!"

"Oh. Selam Bacon."

Kaşlarımı çattım. "Kapa çeneni. Zaten anneme bile öğretmişsin."

"Kekekkeke." Koluna vurdum. Bir süre hiç konuşmadan yürüdük.

"Xiumin nasıl?"

"Hala okula gelecek durumda değil. Ama en azından ağlamıyor. Yani gözleri doluyor ama ağlamıyor. Gelişme var." Xiumin, Lay ve Chanyeol'ün çıktığını öğrendiğinden beri -3 gündür- ruhen ve fiziken çöküktü. Bu yüzden okuldan sonra bir ben bir Chen onun evinde kalıyorduk.

"Zavallı hyung...."

"Hey Bacon. Sen Suho'yla aynı klüptesin değil mi? Benim için kafasına iyi bir şaplak geçir."

"Yine mi kavga ettiniz?" dedim burun kemiklerimi sıkarken.

"Bana 'çirkin dinazor' dedi!"

Gözlerimi kapatarak kafamı sağa sola salladım. "Ya beni döverse?"

"Kaçarsın." Yetmediğini belirtircesine göz devirdim. "Tamam sana ddukbokkie alırım."

"...."

"...."

"Lanet olsun tamam. Sadece ddukbokkie için ama."

"Ağağaağaa! Teşekkürler Bacon! Fighting!"

Chen'in yaptığı gibi yumruğumu havaya savurdum ve kulübüme gittim. Suho hyung cam kenarındaki üçüncü sıraya oturmuştu. Arkası dönük olduğundan beni görmemiş, yanındaki başka bir hyungla konuşuyordu. 'Yapabilirsin Bacon! Arkadaşın için!' Şimdi de kendime Bacon diyorum ağaaaaaa! Kurabiye Canavarı sen beni koru.

Avcumun tam ortasıyla Suho hyungun ensesine oturttum. Oturttum diyorum çünkü çıkan 'ŞAAAAAK!' sesine bakarsak vurmak az kalırdı.

Suho hyung ağzı ve gözleri kocaman açık bir şekilde bana döndü. "Baekhyun?"

"H-Hyung b-ben isteyerek o-olmadı. A-Aslında...."

"Baekhyun. Bana vurdun."

"B-Ben i-istemeyerek... Öyle bir a-amacım yoktu."

"Ne yaptığını sanıyorsun?" Sıradan kalkmış karşımda duruyordu. Zaten kısaydım, şimdi iyice küçük hissediyordum.

"C-Chen yapma-mı istedi."

"Sana kendini vur dese vuracak mısın?"

"H-Hayır ama-

"Baekhyun...." Sıkıntıyla nefesini bıraktı.

"Özür dilerim hyung. Lütfen acı bana."

"....."

"....."

"....."

"....."

"Bir daha böyle bir şey yapmayı denersen."

"Senden önce ben kendimi öldüreceğim söz."

"Amaaaaaaaaa. Seni tamamen bağışlamam için bana bir konuda yardım etmelisin."

"Ne olursa."

"Chen en çok neli çikolata sever?"

"Çikolata?"

"Evet."

"Karamelli. Ama neden?"

"Benim de affedilmem gerek Baek. Chen'in beni affetmesi için ona çikolata ve şeker dolu bir kutu vereceğim."

Kafamda yanan hayali ampulün parlaklığını görebiliyordum. Sinsice gülümsedim.

"Çikolatadan herkes hoşlanır değil mi?"

"Tabi ki. Kız yada erkek. Herkes çikolatayı bir nebze olsun sever."

"Teşekkürler hyung." dedim Suho'ya sarılırken.

"Bunun sorunu ne?"

My Sweet Platonic LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin