Kafasını sallamıştı ama 3 yaşındaki veletin sözüne güven olmazdı o yüzden odadaki bebekleri eline tutuşturup evcilik oynamasını söylemiştim. Kafası dağılırsa unuturdu. Bu seferde Hasan oyuncak araba diye tutturmuştu. Oda baştan sona pembe, oyuncak araba ne arasın? İnsan biraz kuzenine çekerdi...de ben küçükken daha fenaymışım neyse.

En son laptoptan çizgi film açmış ikisini de başına oturtmuştum. Bu sefer de çizgi film kavgasına tutuşmuşlardı. Sizi ikiz doğurtan ebeyi...O sırada titrememle telefonu elime aldım. Ekrana bakamadan açtım çünkü çocuklar iş üzerindeydi.

Telefonu kulağıma yaslarken ikizleri uyarıyordum. "Nisan, Hasan'ın saçlarını çekmeyi bırak! Birazdan da senin istediğin çizgi filmi açacağım."

"Benim istediğim çizgi filmi de açar mısın?"

Kulağıma dolan sesle duraksadım.

Beni duraksatan tanımadığım bir ses oluşu değildi; ses tonunun mükemmel oluşuydu. Mükemmel kelimesini kendimden başkası üzerinde kullanmazdım öyleyse bu neyin nesiydi?

Erkek sesiydi ve bu zamana kadar duyduğum en etkili ses tonuna sahipti.

"Kimsin ki sen?" Bunu sorduktan sonra ekrana bakmak aklıma gelmişti. Ekranı çevirdiğimde gördüğüm isimle şoka girdim. Sonra da Migrosa falan. Allah'ım şuan beni arayan kimliksiz olamazdı değil mi? Öyle olmasa ekranda Kimliksiz yazmazdı. Yazmazdı değil mi? Resmen çarpılmıştım. Adını dahi söylemeyen çocuğun birden beni araması...Tuhaftı. Kendi gibi.

Konuşmaya başladığında telefonu tekrar kulağıma yasladım. "Sana göre Abdülrezzakhan," dedikten sonra durdu. "Daha uzun bir isim bulamadın mı acaba Mika?"

Mika demişti. Resmen bu oydu.

Çocukların sesi yüzünden odadan çıkıp kendi odama geçtim, yatağıma oturdum. Mal gibi hiçbir şey söylemiyordum.

Ben konuşmadıkça o konuşuyordu.

"Irmak? Heyecandan bayıldın mı?"

Göz devirdim. "Hee bayıldım. Kolonya uzatcan mı?"

"Tütün mü? Limon mu?"

"Limon."

Bu ne saçma bir muhabbetti? Bizden de aksi beklenemezdi zaten. Az önce biz mi dedim ben? Başımıza taş yağacak, taş.

"Napıyon?"

"Veletlerle uğraşıyorum. Sen?"

"İlk defa sen diye sorduğunun farkında mısın? Sorman için telefonla aramam gerekiyormuş demekki."

Sahi öyle mi yapmıştım? Aman ne bileyim ben.

"Tamam ya sormadım say."

Hafifçe güldü. Büyük ihtimal gülerken elini hoparlöre falan koymuştu çünkü sesi boğuk gelmişti.

"Oturuyordum öyle tek başıma seni aramak istedim."

"Adını söylemeyen sen beni arıyorsun? Kıyamet alameti. Gizliliğinin sarsılmasından korkmuyor musun?"

"Sesini duymaya değerdi."

Evvet gelelim fasulyenin faydalarına. Olum romantik şeyler demeden önce haber versene diyesim gelmişti. Tabiki de öyle bir şey diyerek kendimi rezil etmeyecektim. En iyisi susayım ben.

Benden ses çıkmayınca konuşan yine o oldu. "Bugün yılın son günü."

"Evet takvimden haberim var."

"Sohbetinden de geçilmiyor," diye isyan ettiğinde gülümsedim. "Hep böyleydim biliyorsun."

"Bilmez miyim? Sen sustukça konu açmaya çalışıyorum burda emeğe saygı biraz."

KİMLİKSİZ | Texting ✔Where stories live. Discover now