Sıcak bir yaz gecesi olduğu için odada bunalmıştı. Perdeyi çekip pencereyi açtı ve başını uzatarak ışıl ışıl gökyüzüne baktı. Derin nefesler alıp verirken rahatlamaya çalışıyordu. Gözü yan bahçeye kaydığında aynı gökyüzünü seyreden Kemal'i gördü. Bahçe salıncağında sallanırken gözü gökyüzündeydi. Leyla onun zihnini okuyabilmek isterdi o anda. Ne düşünüyordu, ne planlıyordu bilmek isterdi. Kalbini de okumak isterdi aslında, gerçek mi sevgisi bilmek isterdi.

"Salaksın sen be Leyla. Aşık bir adam gerçekten sevdiği kadına bu acıyı yaşatır mı?" Kendi kendine bunu söyledikten sonra pencereyi açık bırakıp perdeyi örttü. Işığı söndürüp yatağa girdiğinde uzun süre uyuyamayacağını yatakta dönüp duracağına emindi.

***

Kemal Leyla'nın aşkını daha önce fark edemediği için kendine kızmakla meşguldü. Erkek olarak duygularını açması gereken kendisiydi. Önceden bunları fark etmiş olsa bugün bu halde olmazlardı. Bahçeye çıkıp bahçenin sağ köşesindeki salıncağa oturdu. Gözlerini Leyla'nın penceresine dikmişti. Işıkları açıktı odanın, demek ki sonunda odasına çıkabilmişti daha sonra gözlerini gökyüzüne çevirdi. Bir süre gökyüzüne bakarak hayal kurdu. Aklına Sezai Karakoç'un o eşsiz dizeleri düşüvermişti.

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi*

Sevdiği kadından bugün duydukları içine dokunmuştu. Leyla'nın bilmediği ama Kemal'in bildiği bazı gerçekler can yakan detaylarını oluşturuyordu bu hikayenin.

Esin'in neden Rauf konusunda bu kadar tedirgin olduğunu biliyordu Kemal. Ahsen ve Leyla'nın arkadaşı olarak kızı tanımadan önceki karşılaşmaları onun korkularını açıklıyordu. Bunu zihni ona çok sonra hatırlatmış olsa da artık hatırlıyordu. Rauf ahlaktan haberi olmayan şeref yoksunu bir adamdı. Mafya gibi dolanarak ve zorbalıkla her kapıyı açabileceğine inanıyordu. Rauf kendisinden birkaç yaş küçük kızlardan ise iki üç yaş büyüktü. Onun bir süredir Bülent Sancaktutan'a yaklaşarak onu karanlık işlerine çekmeye çalıştığını görebiliyorlardı.

Necip Bey bu görevle ona gelmeden önce de lobilerde konuşulanlara kulak misafiri oluyordu. O şerefsizin hakkından gelebilmek için uğraşıyordu Kemal ve bu konuda Esin de ona yardım etmeye çalışıyordu. Genç kız geçen ayın sonunda şirketteki işine başlamıştı ve içeriden bilgi bulmaya çalışıyordu. Diğer bir öncelikleri de Sinan'ın sırlı geçmişini aydınlatarak ailesini aramaktı. En son Necip Bey'le konuştuğunda çok yaklaştığını söylemişti adam ona. Kaç cephede bir savaştığını bilmiyordu Kemal. Bir yanda aşk bir yanda dostluk bir yanda da hayat vardı. Bunları düşünerek yeniden baktı sevdiği kızın penceresine.

Leyla'nın odasının ışığı söndükten sonra kendisi de odasına çıktı. Sabah erken kalktıkları için anne babası erken yatmış olacak ki evleri sessizdi. Kardeşi aklına geldiğinde bir an duraksadı. Gün boyu sesi çıkmamıştı Kerem'in. Merdivenleri sessizce çıkıp genç adamın odasının kapısını tıklattı. Cevap alamayınca yavaşça kapıyı açtı. Kerem vücudu yan tarafa dönmüş şekilde uyuyordu. Numara da yapıyor olabilirdi ancak Kemal daha fazla ileri gitmeyecekti. Sabah da geç uyandığı aklına gelince kardeşiyle konuşmayı zihninin bir köşesine not etti.

Odasına gider gitmez üzerini değiştirip yatağına girdi. Sağ tarafta yatarken sol tarafına dönüp bir kolunu kıvırdı ve başının altına koydu. Bir gün sol yanında Leyla yatacaktı bunun için tüm ömrünü harcamaya razıydı.

BEYAZ YALANLAR(Turhan #1)Where stories live. Discover now