"Kızım sen iyi misin?" İrem'in yüzüne baktım. "Neden gelmeyeyim, ben burada okuyorum."

"Evet de bugün boş günündü. Hani evde dinlenecektin. Hadi eve gidip kızlar günü yapalım."

"Saçmalama, senin önemli bir dersin yok muydu bugün?" tek kaşımı kaldırarak İrem'in solgun yüzünü süzdüm. "Ne oldu?"

"Hoca bugün yokmuş, fırsattan istifade eğle-"

"İrem. NE. OLDU?"

"Ne olacak canım? Yok bir şey."

Bana söylemediği neler döndüğünü merak ediyordum ama fazla üstelemeyip yemeğimi yemeye devam ettim. Arada bir dilim de İrem'in ağzına tıkmayı başardım. Ağzına tıktığım bir dilim pizzayı kemirirken hala gergin görünüyordu. Benim tanıdığım İrem şimdiye pizzamın hepsini silip süpürmüş elimdeki dilim için kavga ediyor olurdu.

"Konuşacak mısın?" dedim ellerimi ıslak mendille silerken. O arada ödeme yapmak için elimi kaldırdım.

"Okul beni bunalttı," diye homurdandı. "eve gitmek istiyorum."

"Peki." Garsonun getirdiği fişi alıp parayı kutuya bıraktım ve yerimden kalktım. "Derin'i görmek istiyordum ama... madem sen kötüsün."

"Evet, çok kötüyüm..." gözlerimi kısıp yüzüne bakma isteğime engel oldum. Ne yapmaya çalışıyordu?

"Gidelim o zaman." Merdivenlerden indiğim sırada kafamda bir su balonu patladı. Hayretle nefes alarak yukarı baktım. Tanımadığım bir çocuk elinde bir balonla daha okulun üst katındaki pencereden sarkmış bize bakıyordu. O balonu da attı. Bu arada farklı yönlerden balonlar yağmaya başlamıştı üstümüze.

"Ne oluyor böyle?" diye ciyakladım.

"Bilmiyorum." İrem de benim kadar olmasa da ıslanmıştı. Balonlar öncelikli hedef olarak beni seçmişlerdi anlaşılan. Kafenin tentesinin altına saklanıp durmalarını bekledik. Bu arada karşıdan gelen Derin'i gördüm. Üzerindeki siyah kot, baskılı tişört ve siyah botlarıyla motorcuları andırıyordu, bir kaskı eksikti. Yanında da bir kız vardı... elini tutuyordu.

Kahkahası sinirimi bozmak istercesine bütün okulda çınladı.

"Birileri sırılsıklam olmaya çok alışmış gibi."

Dişlerimi sıktım. Ona bu zevki yaşatmayacaktım.

"Kulübe gitmeyecek miydik Derin?" dedi yavşak bir ağızla yanındaki kız.

Derin cevap vermedi ama kızla beraber dönüp okulun kapısından çıktı. Buradan görebildiğim kadarıyla arabasına binip gitmişlerdi.

"Beni bu yüzden mi göndermeye çalıştın?" diye sordum İrem'e

Yavaşça başını salladı.

"Boşver iyi oldu." Dedim tişörtümü suyu çıkana kadar sıkarken. "Herkes çirkin yüzünü gösterdi.

**

Eve gittiğimizde akşam olmuştu. İrem'e ve kendime kuru kıyafetler çıkardım. Giyinip koltuğa kurulduk ve battaniyemizi boynumuza kadar çektik. Son ses hapşurdum.

"Çok yaaa-" İrem de hapşurdu.

"Sen de çok yaşa."

"Sen de gör." Dedi ve kutunun içinden mendil alıp burnunu sildi.

"Sen de benim yüzümden hasta oldun."

"Saçmalama... zaten sırf sen hasta olsan çok kıskanır gelir sana yılışır yine hasta olurdum ben."

Güldüm. "Neyse ki mükemmel bir arkadaşım var."

"Deniz..." İrem ciddi konuşacağını belli etmişti duraksayarak. "Bu iş bitmeyecek, biliyorsun değil mi?"

"Öyle mi diyorsun kuzum?"

Başını salladı. "Derin'e yaranmak için herşeyi yaparlar. Babası zengin, şirketin tek varisi... kızlar onunla evlenme hayalleri kuruyor, erkekler de belki gözüne gireriz de şirketinde iyi bir mevki verir diye uğraşıyor. Duyuyorum konuşmalarını."

"Hiçbir sorun yokmuş gibi davranacağız." Dedim burnumu çekerek. "Eninde sonunda sıkılıp bizi rahat bırakacaktır."

"Umarım öyle olur."

"Hamburger söyleyelim miii?" diye mırladım.

"Sen de çok oburlaştın bu ara."

"Canım çekti ne yapayım?"

"Hadi söyleyelim."

"Benimki bol peynirli cheeseburger!"

-Derin:

"Ne çok içtin." Diye ciyakladı yanımdaki kız. Adını da hatırlamıyordum, ama beynimi s*ktiği kesindi.

"Koray, bir el atsana." Diye bağırdım.

"Gel Sibel içerde seninle tanışmak isteyen insanlar var."

"Benimle mi?" kız yanımdan kalkıp giderken derin bir nefes aldım. Yanımda kimsenin olmasını istemiyordum.

"Sorun ne?" Poyraz'ın yanıma gelmesiyle kafamı tezgaha vurmak istedim. Başıma ne işler açtığını bilmesini isterdim. Sırf ondan nefret ettiğim için o kızla sevgili rolü yapmaya başlamıştım ve şimdi o aptal suratı gözümün önünden gitmiyordu. "Bu kızla olduğundan Deniz'in haberi var mı?" güldü. "Yoksa yine çapkınlık dönemin mi geldi? Eh Deniz yeterli gelmez zaten, çok kasıntıdır o. Elletmezdi bile kendini. "

"Kapa çeneni."

"Gerçi ellediğim yerleri baya hoştu, yumuşak ve pürüzsüz."

"Sana kes sesini dedim."

"Sana o kadar bile mi elletmedi? Taş kalpli kız. Oysa o göğüslerini avuçlarına alman lazım..."

Yerimden fırladığımda etraf kapkaranlık olmuştu. Görüşüm netleştiğinde yerde yatan Poyraz'ın kaşı açılmıştı ve burnu kanıyordu. Eklemlerim acısa da çenesine bir yumruk daha attım. Neden bu kadar öfkelendiğimi bilmiyordum. O herif herşeyimi almak zorunda mıydı? Babamı, şirketimi, sevgilimi..."

"Derin yeter." Beni Poyraz'ın üstünden almaya çalışanları ancak fark ediyordum. Kanlar içinde yerde yatan herifin yüzü beni oldukça tatmin etmişti. Üzerimdeki elleri silkeleyip ayağa kalktım ve anahtarımı tezgahtan alıp dışarı çıktım.

Yüzüme vuran serin hava boğuluyormuş gibi hissetmeme neden olmuştu. Arabaya binip motoru çalıştırdım ve gaza bastım. Nereye gittiğimi bilmeden sürdüm. Çok geçmeden onun evinin önüne gelmiştim. Biraz uzağa park edip indim ve eve yaklaşıp camdan içeri baktım. Arkadaşıyla beraber battaniyeye sarınmış kocaman bir hamburgeri ağzına tıkmaya çalışıyordu. Ara sıra da hapşurup burnunu siliyordu. Mendiller her yerdeydi. Yine de hamburgerinden vazgeçmiyordu.

Neden bu kadar mutluydu? Yanımda gördüğü kadın hiç sinirlendirmemiş miydi onu? Neden sinirlenmesini istediğimi de bilmiyordum ya gerçi. Hasta mı olmuştu? Ateşi çıkar mıydı gece?

Elim kapının ziline uzandı bir an... sonra hemen geri çektim. İçimde yanan bir şeyler vardı ve adını koyamıyordum, ne yapmam gerekiyordu? Üzerime bu kıyafetleri giydiğime bile inanamıyordum. Ben asla böyle giyinmezdim ki.

Kapıya yaslanıp yere oturdum ve başımı ellerimin arasına aldım. Bana neler oluyordu böyle?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 29, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BENİM KÜÇÜK SEVGİLİMWhere stories live. Discover now