2 |

32 3 1
                                    

2. Bölüm

Doktorun odasından çıktım fakat nasıl çıktım bilmiyorum dostlar. Kulağımdan ve beynimden biri bastırıyormuş gibi bir his tüm beynimi kapladı. Olabilir tabii ki. Dünyada milyonlarca insanın başına gelen bu şey benim de başıma gelebilir ve bunun kadar normal bir şey yok. Aynen. Bu kadar basit. Sadece böyle düşünüceğim sadece böyle düşüneceğim sadece böyle düşüneceğim.

"Bahar n'oldu? Bir şey söyler misin? Kime diyorum! Canım iyi misin?"

Gözlerimi Elif'in gözbebeklerine çevirdim. Hafif parlıyor ve benden bir cevap bekliyor. Ona şaka yapabileceğim ihtimalini bile düşünüyor şu an fakat ben ona cevap veremiyorum. Ağlamak istiyorum ama ağlarsam onu da üzerim. Öyle bir paradoksa girdim ki dostlar bunu anlatabilecek kadar dilimin döneceğinden emin değilim. Zihnimde milyonlarca fikir cirit atıyor. Bunların arasında köprü gibi bir yerden aşağı atlamak gibi şeyler bile var. Neyse abartmayalım. Altı üstü kanser teşhisi konmak üzere olan bir kadınım. Daha konulmadığının altını çizmek isterim. Konulduğu zaman köprü maddesine tekrar dönüp bakarız.

"Biraz daha sonra konuşsak olur mu? Arabayı al ve git sen, ben taksiyle dönerim."

"Ama," gözlerimdeki parıltının kaybolduğunu gördü galiba. Çünkü durdu ve lafının devamını getirmedi.

"Sonra anlatacağım. Ama şuan tek başıma kalmam lazım." Birkaç saniye bana baktı ve en sonunda kafasını eğip "Peki." Dedi. Hastanenin karşısındaki sessiz ve sakin olan parka doğru ilerleyip bir banka oturdum. Etraf çok büyük olmayan çam ağaçlarıyla doluydu. Havanın kararmasına son yarım saat kalmıştı tahminen. Etrafta da bir sürü güvercin var be yerde ki pislenmiş yemleri yiyorlar. Hava güneşli iken birden kararmıştı. Bunun duygularımdan çok akşam olduğundan kaynaklı olduğunun farkındayım ama yine de pek kabullenmiyorum. Hava 35 derece günlük güneşlik bile olsa benim için kapkaranlık gözükeceğine eminim.

"Bunu anneme nasıl söylerim ben?" Kendi kendime mırıldanıyordum işte. Ulan bahar, tam hayatını yaşayacağın zaman mı buldu hastalık seni. O kadar çalış çabala ve ölüm denilen o şey sana bir kapı daha yaklaşsın. Aslında çokta şikayet edip söylenmek istemiyorum. Demek ki böyle olması gerekiyormuş. Benim de bu yoldan geçmem lazımmış ki geçemezsem de sağlık olsun(!)

Gözlerimden aktığını yeni fark ettiğim yaşlara inat gülümsedim. Dışarıdan deli gibi gözüktüğümün farkındayım fakat buna aldırış etmek istemiyorum çünkü ikizler burcuyum. Birine ikizler burcu olduğum sebebini söylersem anlayışla karşılayacağını ve hatta 'haklısın çok doğru!' gibi tepkiler alacağıma eminim.

Benim ağlamam yetmiyormuş gibi gökyüzünden gelen ani gürültüyle birlikte kafamı yukarı kaldırdım. Burnumun üstüne gelen minik bir yağmur taneciğiyle gülümsemem daha da büyüdü. Ee haliyle ona eşlik eden ağlamam da. Uzaktan hızlıca üzerime doğru gelen adama doğru kaydı bakışlarım. Etrafıma bakındım fakat benden başka kimse olmadığını görünce hafif bir gerginlikle oturuşumu dikleştirdim. Hırlı mıdır hırsız mıdır nedir üstüme üstüme harıl harıl yürüyor. İyice yanıma yaklaştığında masmavi parlayan gözlerini fark ettim.

"Bu yağmurda burada oturmaya devam mı edeceksiniz? Ne zaman kalkarsınız diye bakındım fakat pek bir kalkacağa benzemiyorsunuz." Karşımda dikilip benimle bu şekilde konuşan adama 'ne?' Dermiş gibi baktığıma eminim. Çünkü hayatımda ilk kez gördüğüm bir insanın karşıma gelip bu cümleleri kurmasını pek beklemiyorum. Ellerimi gözlerimin altına doğru götürdüm ve gözyaşlarımı sildim. "Bu arada iyi misiniz?" Gözlerimin altındaki ellerimi kucağımda birleştirdiğimde tekrar bakışlarımı uzun boylu adama çevirdim. Uzun demek biraz aşağılayıcı gibi oldu sanki. Fazlasıyla uzun demek istemiştim.

Hayat Kısa Kelebekler UçuyorWhere stories live. Discover now