~Bölüm 25~

609 53 13
                                    


*Katy*    
Sıkıntıyla nefesimi dışarı üfleyip gözlerimi açtım.
Gece boyunca devamlı uyanıp durmuştum. Göz kapaklarım her an bana karşı gelmişti.  
İçimde bi his vardı. Sinir bozucu , kötü bir his...
Yattığım yerden kalkıp Calvin'in yanına gittim.

Kapının pervazından ona bakıyordum.
Ellerini başının arkasında birleştirmiş gözlerini de beyaz tavana dikmişti.     
Bunca zamandır olan şeyleri, karanlık hayatlarımıza zıt bembeyaz tavanda canlandırıyor gibiydi. Insan unutmak istiyordu o berbat şeyleri, kardeşim dediğin insanların ölümünü unutmak istiyordu.

Çok yıpranmıştık artık ve toparlanamazdık. Dağdaki kar gibiydik en tepede birleşip birbirimize sımsıkı tutunmustuk fakat birden bire bi sarsıntı olmuştu. Herkesi yerinden oynattı, sayısız kar taneleri birbirinden ayrıldı ve sonun ölüm olduğunu bilmeyerek bir çığ gibi durdurulamaz oldu. Bir mucize! çığ durdu fakat o birbirinden eşsiz kar taneleri bir araya gelemedi. Geriye kalanlar olarak bu kez daha sıkı tutunduk birbirimize ya da öyle sandık...

Boğazımı temizleyip dikkatini çekmeye çalıştım.
-Günaydın-    
Göz ucuyla bana baktıktan sonra tekrar tavana kaydı bakışları
-Yine ne gibi berbat olaylar olucak acaba bugün! Hııhh sanada günaydın!-
Bıkkınca söylediklerinde haklıydı. Bu sözlerinden sonra içimdeki kötü hissi
söylesem mi emin olamadım. Umarım bu his öylesine birşeydir lütfen öyle olsun...

Yattığı yerden doğrulup elini saçlarına daldırdı ve karıştırdı
-Bu hayattan nefret ediyorum diyip bileklerini kesicekmişsin gibi bi halin var-     
Dedim göz devirip fakat başını kaldırıp bana attığı sert bakışla ağzımdan çıkanı kulaklarım yeni duydu.
Off ne demiştim öyle ben
   
-Ben, üzgünüm bi an. Off çok özür dilerim Calvin öyle söylemek istemedim yani bi anda ağzımdan çıktı-      

Gözlerim dolmuştu bile keşke söylemeseydim keşke...    
-Bu hayat nefret edilmeyecek gibi degil ki artik. Hani su m ile baslayan neydi neydi o kelime mu... mut..
-mutlu-
Diye fisildadim basim önde.
-ha iste o. yinede ağzıma almak istemiyorum. Anliycan artik o yok. Adini hatta ne demek olduğunu bile unuttum.-
-Üzgünüm, dikkat ederim.-

-Her neyse, digerleri kalktı mı?-   
Omuz silkip konuşmaya başladım
-Bilmem, David'in anne ve babası işe gideceklerdi hatta sabah seslerini duydum. Ne kadar uyanmamamız için sessiz olmaya çalışsalarda. Gerçi doğru düzgün uyuyamadım bile-

Başını sallayıp ayağa kalktı
-Bende öyle -     
Zaten şiş ve kızarık gözlerinden de anlaşılıyordu. 
-Sen Jasmine'e bak bende diğerlerine -
Başımı sallayıp odadan çıktım.
Dün gece uyuduğum odaya tekrar girdim ama Jas'in yatması gereken yatağın örtüsü hiç bozulmamıştı ve Tanrım! 

Hızla arkama dönüp Calvin'in yanına gitmeye başladım.
Odaya girip onun gelmesini sakin olmaya çalışarak beklerken odaya girdiği gibi yerimden fırladım.
-Calvin..-   
-söyle-
Kaşlarını çatıp konuşmamı bekledi
-Ben dün gece uyuyamadım dedim ya hani -  
Başını sallayarak beni onayladı
-Iste dün gece ben Jasmine'i hiç görmedim beraber kaldık sonuçta ama nefes sesini dahi duymadım. Gece ben tektim-   
-Tamam sakin ol bi-   
Bana sakin olmamı söylemesine çok şaşırmıştım.

-Sakin mi? Nasıl sakin olayım ne dedim duymadın mı?-
Sesim istemsiz yükselmişti.
-Duydum ama David ve Martin de yok Jason hala uyuyor-   
Bakışlarım bi süre yerdeki halının desenlerinde gezindi
-yani..-     
Başımı kaldırıp devam ettim
-Bi yere mi gitmiş olabilirler-      
-Olabilir arayıp öğrenicez, telaş yapma hemen. -
-Elimde değil işte o-

-Heyy derdiniz ne sizin? Ve niye bağırıyorsun sen Katy?-
Kapıda Jason'u görmemle az önce kırdığım pot aklıma geldi. Söyleyeceklerime daha fazla dikkat ederek konuşacaktım bundan sonra.   

ŞAFAKTAN GÜN BATIMINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin