~Bölüm 18~

612 85 25
                                    

Müzik: Eli lieb Someone like you (adele)     

Gece Ellie' yle kalmıştım, başından ayrılmak istememistim. En çok da kendine zarar vermesinden korktuğum için.  

Sabaha kadar ağladı,
Hickiriklari iç çekişlere döndü sonra yine başa sardı.
Bende onunla beraber ağladım.
Saçlarını okşadım, sarıldım.

Ama daha fazlasını yapamadım keşke yapabilseydim acısını hafifletebilseydim. 

Güneş yeni doğuyordu ve Ellie nihayet uyumuştu gözlerinden hala yaşlar geliyordu.
                                                                
Yavaşça yataktan kalkıp kapıyı açtım ve çıkmadan arkama dönüp bir kez daha Ellie'ye baktım.
Kapıyı kapatıp aşağı indim.     

Martin salonun penceresinin önünde durmuş dışarıyı izliyordu daha çok düşünüyor gibiydi.
Yanına gittim, omzuna hafifçe dokundum     

-Ahh, dalmışım kusura bakma-     
Gülümseyip omuz silktim
-Önemi yok, ne düşünüyordun-     
-Bu olanları - 
Tamamen bana dönüp konuşmaya devam etti.      
-Anlamıyorum jasmine niye bunlar başımıza geliyor? Kime ne yaptık ki-   

Konuştukça kendimi berbat hissediyordum. Haklıydı kime ne yaptılar ki, ben yapmıştım ama bilmeyerek ve bunun bedelini onlarda ödüyordu.

Ellerini iki yana açıp kaşlarini çatarak konuşmaya devam etti
-Ya sen kaçırıldın ama sonra nasıl olduğunu anlayamadığım bi şekilde geri geldin ve Elsa o..o da kayboldu ve geri geldi ama...-  

Gözleri dolmuştu bense çoktan ağlamaya başlamıştım.
-Kim bunları yapan kim seni kaçırıp bu hale getiren Elsa'yı öldüren şerefsiz kim.-
Birden duvara yumruk atınca yerimde sıçradım.
-Sakin ol Martin lutfen-
-Nasıl sakin olmamı beklersinn çıldırıcam artık! ya ben nasıl dayandım sensizlige bi bilsen illa birisi kaybolucaksa canı yanicaksa o ben olayım istedim senin yerine benim canim yansın istedim. Ben seni sevdiğimi söylemeye bile korktum aramız bozulur uzaklaşırız diye korktum sustum. -  
Elini saçlarının arasından geçirirken
Bakışlarını kaldırıp bana baktı eli saçlarında kalmıştı.

Bense şoktaydım Martin beni mi seviyormuş!
-Jasmine- 
Ismimi fisildadi elini indirirken.
-B..ben-  
Elimi öne uzatıp susmasını işaret ettim.

Ne diyeceğimi, ne yapicagimi, nasıl bi tepki vermem gerektiğini bilmiyordum.
Sadece bakıyordum gözlerine.

Yavaşça yaklaşıp elini belime koydu diğer elinide saçlarımda gezdirip yanağıma koydu bakışları yarama kayinca parmaklarını hafifçe üstünde gezdirdi sanki bu yaptığı yaramı iyileştirmisti.
Gözlerim istemsiz kapandı
Dudaklarımın üstünde bi nefes hissettiğimde gözlerimi açmak yerine daha sıkı kapattım.

Martin dudaklarını dudaklarıma bastirdiginda
Sanki biri kalbimi eline alıp sıkıyormuş gibi hissettim karnım kasılmaya başladı.

Geri çekildiğinde gözlerimi yavaşça açtım hala çok yakındı gözlerime çok farklı bakıyordu.
Yanağımı okşayıp gülümsedi.
Bakışlarımı kaçırıp geri çekildim

-B..ben Ellie'ye bi bakayım -    
Of kekelemiştim aptal gibi derin bi nefes alıp ısrarla ona bakmayarak merdivenlere doğru yürüdüm.
Arkamdan söylediğiyle yüzümde bi gülümseme oluştu.
-Tabi bak, bakalım benden ne kadar kacabiliceksin-  

Odaya girdiğimde Ellie uyuyordu,
Göz yaşları yüzünde yol yapmıştı ama bi türlü kurumuyordu hala ağladığı için.
Pencerenin kenarında ki koltuğa oturup onca olan kötü şeyden sonra bu olayı düşünüyordum.
Martin beni seviyordu peki ben?
Bilmiyorum ama korkuyordum.
Başımda bi bela varken birisine bağlanmak ne kadar doğruydu ki.

Ahh Hayır hayal alemine girmemeliydim, beni öpmesine izin de vermemeliydim ama artık çok geçti.
Martin le konuşmalıydım ama üzülücekti off.

Sıkıntıyla elimi saçlarımda gezdirdim.
Odadan çıkıp aşağıya inmek istiyordum ama Martin hala aşağıda olabilirdi karşılaşmak istemiyordum.  

Kapı yavaşça açıldı başımı oraya çevirip gelene baktım.
Katy başını uzatıp
-Gelebilir miyim-   
Diye sordu burukca gülümseyip
Başımı salladım.
İçeri girip kapıyı yavaşça kapattı
-Durumu nasıl?-     
Bakışlarımı pencereye çevirip hafifçe omuz silktim
-Iyi değil, sabaha kadar ağladı ki hala devam ediyor. Katy kimse başından ayrılmasın tamam mı dikkat edin ona-
Başını olumlu anlamda salladı sonra durup kaşlarını çattı
-Niye öyle dedin sanki bundan sonra sen olmayacakmışsın gibi-  
Anlamamasini isterdim ama anlamıştı
-Yok canım yanlış anladın -  
Dedim mecburen
O da üstünde durmadı daha fazla.

-Hala kabullenemiyorum, Elsa sanki ölmemiş gibi bilmiyorum. Onu kim öldürmüş olabilir ki niye yapsın bunu- 
Gözlerimin içine bi cevap bekler gibi bakıyordu ama hiç birşey soyleyememistim
-Jasmine, neden birşey demiyorsun-  
-Bi..bilmiyorum, yani kimin niye
yaptığını-  
   
-Eminmisin-
Gelen sesle korkuyla başımı arkaya çevirdim.
David ve Calvin kapının orda bana tuhafca bakıyorlardı.
Calvin'in sorusuna artık cevap vermezsem daha da şüphelenicekler   

-Ne demeye çalışıyorsun Calvin-
-Sanki bazı şeyleri biliyor gibisin-    
-Hahh saçmalık-    
Bağırıp Ellie'yi uyandırmamak için aralarından geçip dışarı çıktım ve Martin'in aşağıda olup olmamasını umursamadan salona indim.

Diğerleri de arkamdan geldi anlaşılan tatmin olmamislardi. Niye uzatiyorlardi ki onlar için susuyordum konuşursam herkes ölücekti.
-Elsa öldü ve sen bunu çok sakin karşıladın-
Hızla arakamı döndüm
-Calvin yeter artık gerçekten sacmaliyorsun -   
Tek kaşını kaldırıp başını yavaşça öne arkaya salladı
-Peki uzatmiyorum-
-Iyi olur-

Arkami dönüp mutfağa gidicektim ama çarptığım bedenle geriye doğru düşüyordum ki belime sarılan kolla düşmekten kurtuldum.
Ahh Martin senden uzaklaşmaya çalıştıkca böyle karşıma çıkarsan herşey daha zor olacak.  

Kısık sesle teşekkür ettim, mutfağa gidiyordum ki duyduğum sesle Martin'le bakışlarımız buluştu sanırım ikimizinde aklından aynı şey geçti. Kaçırıldigim gun kırılan bardağın sesi...

Koşa koşa üst kata çıktım ve kapıyı açıcaktım ki yapamadım,
kilitliydi.

•SB.

ŞAFAKTAN GÜN BATIMINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin