Ölüm Hayatın Bir Parçası

94 9 0
                                    

Xavier

Heather ile birbirimize farklı bakışlar atıyorduk. İkimizde bunun fazla uzun sürdüğünü anlayabiliyorduk. Bir şey tersdi. Elimi hafifçe tuttuğunda kendimi ağlamamak için zor tutuyordum adeta. 

- Gidip doktorla konuşmamı ister misin?

Annem ben ağızımı açtığım anda konuşmaya başladı.

- Hah, doktor sana ne söyleyecek ki, yakını bile değilsin...

Heather anneme ürkütücü bakışlar atarken hışımla beni doğurduğuna inanasım gelmeyen kadına döndüm.

- Anne kalbini kırmamı istemiyorsan kapa çeneni!

Heather'ın elini sıktım. İç çekip kenetli ellerimize baktı. Bir şey düşünüyordu. Onu rahatsız eden bir şey. Elini daha çok sıktım. Ama yüzünde tuhaf bir ifade ile yanımızda beliren doktor, bir anda beni gerdi ve Heather'ın sıkkın halinden uzaklaştırdı.

- Bay Salwey?

Yutkundum, ses tonu hiç hoş gelmiyordu.

- Ne yazık ki babanızı kaybettik efendim...

Bir an için öylece kalakaldım. Dondum. Anlamsızca karşımdaki doktora baktım. Bana gerçekten bunu söylemiş miydi? Aile bağlarımız kuvvetli değildi evet ama, babam... Ölmesi... Bir kere bile aklıma gelmemişti. Heather, yüzümdeki boş ifadeyi görünce beni hafifçe sarstı.

- Xavier, iyi misin?

Gözlerimi yere dikip, kafa salladım. Yanımda sessizce ağlayan annemi geride bırakarak ve canım yanarak Heather'ı da sürükleyerek oradan gittim. Ne zaman dışarı çıktığımıda arabaya ne zaman  bindiğimide bilmiyorum. Ama Heather'ın evine geldiğimizde kafamı direksiyona yasladım. Heather bir şey söylemedi. Yanlızca gözleri üstümde öyle durdu. 

- Heather?

Yutkundu. Elini omzumda hissettim.

- Efendim?

İç çektim. 

- Ölüm neden bu dünyanın bir parçası?

Heather'ın iç çektiğini duydum.

- Çünkü ölüm olmazsa dünya yok olur... Ne kadar zor olursa olsun, bu da unutulacak bir anıdan ibaret...

Ondan beklediğim cümle tam olarak buydu. Ruhsuz, mantık ve zeka kokan bir cümle, kurduğu her cümle gibi. 

- Unutmak mı? Ölümü mü? İşte tipik sen! Her durumda soğuk ve mantıklı!

Heather'ın eli omzumdan çekildi.

- Burada durmaktan nefret etmeme sebep oluyorsun...

Sesinde bir çatlama vardı.

- Neden?

İç çekti.

- Çünkü burada hep canımı yakan şeyleri söylüyorsun...

Ona döndüğümde ikinci bir şok geçirdim. Heather'ın gözlerinden yaşlar akıyordu. Gözleri acı doluydu. 

- Neden ağlıyorsun?

Yüzüme inen tokatla afalladım.

- Başkalarının yaşadıklarını bilmeden konuşma! Ben kimseyi kaybetmedim mi sanıyorsun? Ben 16 yaşından beri kendi kendime bakıyorum Xavier! Sen rahatlıktan ölürken ben yanlız başıma yaşamaya çalışıyordum! Bana kalpsiz demeye hakkın yok! Sen kaybetmenin, sürekli yaşamak için uğraşmanın anlamını bilemezsin! Sen hayata bir anlamı olmamasına rağmen tutunmanın ne demek olduğunu bilemezsin! Duygular insana bir şey kazandırmıyor ve ölümde eninde sonunda kötü bir anıdan ibaret oluyor! Çünkü ölümle yaşayamazsın... Ölenle ölemezsin... 

Ona bakakaldım. Heather'ın gözlerinde daha önce hiç görmediğim bir ifade vardı. Anlamlandıramadığım. Ama canını yaktığı anlaşılan bir şeyler vardı kafasında. Gözlerinde mutsuzluk ve umutsuzluk belirirken onu kollarıma aladım.

- Özür dilerim...

Heather kollarımın arasına girerken ikimizde sessizce ağladık. Birbirimize yardım etmemiz gerekiyordu. Ölmemek için birbirimize hayat vermeliydik. Vazgeçmemek için birbirimize sahip olmalıydık...

Uzun bir aradan sonra geri döndüm. Bence güzel bir bölümdü. Yazarken neredyse ağıyordum. Ve uzun süre devam etmediğim için üzgünüm. Resmen hikayeyi unutmuştum...

XOXO

ProfesörWhere stories live. Discover now