Bölüm-4-

1K 45 15
                                    

Herkese merhaba..

Buzdan kalp için hafta da bir gün olarak bölüm yayımlamaya karar verdim.. Umarım beklediğinize değecek olan bir kitap olur.. Desteklerinizi eksik etmezseniz çok sevinirim.. Keyifli okumalar..




Kaç gündür bu saray görünümlü hapishanedeydim bilmiyorum.. Korku ve endişelerim ardı arkası kesilmeyen bir bunalıma doğru sürüklerken beni, günleri pek takip edemiyordum..


Evet, günde üç saat televizyon izleyebiliyordum artık.. Haber kanallarında, nedense bir umut bile aramıştım.. Belki küçük bir alt yazıda görmek ümidiyle ismimi, son günlerde sürekli haberleri takip ediyordum..


Çok değil.. Sadece, Uluhanların bir tanecik kızına günlerdir ulaşılamıyor.. Görenlerin aşağıdaki numarayı araması özenle rica edilebilir, gibi mesela..


Ailemi son günlerde daha bir düşünür olmuştum, zira bu mafyacılık oyununun bu kadar uzun süreceğini pek kestirememiştim.. Ama neredeyse bir ay olmak üzereydi..


Acaba benden umudu falan kestiler mi diye düşünmeden de edemiyordum..


Belki annem ve babam üzüntüden ne yapacaklarını bilemez halde ümitlerini yitirmiş olabilirlerdi, anlardım onları.. Ama ya Emre.? Damla ve Melis..?


Onlarda mı bu kadar umutsuzdu benim için.?


Kuzey'in haftalar önce getirmiş olduğu kitapları neredeyse ezberleyecek raddeye gelmiştim.. Allah aşkına beş kitap beş gün de biterdi.! Ne düşünmüştü acaba bu kitapları buraya getirirken.? Haftada bir kitap okuduğumu falan mı.?


Yine de buna da şükür etmeliydim değil mi.?


Sonuçta kaçırılmıştım..


Evet, ilk haftalarda biraz fazla şiddet yanlısı davranıyorlardı.. Üzerimde hala izlerini taşıdığım morluklara bakılacak olursa, bunu söylemek aklıma ucundan bile geçmezdi.. Ama şu an o kadar farklıydı ki.. Birbirimizi görmezden gelmeyi seçmiştik, onun deyimiyle..


Tabi onu görmemek ne kadar mümkünse..


Adam, taş gibi, sözünün canlı kanlı örneğiydi..


Başka şartlar altında tanışmış olsaydık, ona fazlasıyla kapılabilirdim.. Belki de aşık bile olabilirdim..


Tamam iyi davranıyor diyemem.. Hiç değilse iki katlı evin içinde istediğim gibi dolaşma iznimi kapmıştım.. Tek bir oda hariç.. O odanın önünden bile geçmem yasaktı.. Merak etmiyor değildim, ama o iri ellerini tekrar ne boğazımda ne de kollarımda görmek istiyordum..


Yani anlayacağınız, eve gidiş iznim çıkana kadar, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, felsefesiyle hareket etmek zorundaydım..

BUZDAN KALPWhere stories live. Discover now