"Kafamı bırakıp gitmek istiyorum. Kendimden uzaklaşmak istiyorum Louis. Kendimden nef-"

"Sakın Harry." diye kestim sözünü.

Ona döndüm ve gerilmiş çenesine baktım.

"Diğer insanlar yüzünden kendinden nefret etme. Daha fazla üzülmeni istemiyorum."

Araba ani bir frenle boş otoyolun kenarında durdu.

"Ağlama Louis."

Bu kez daha öncekiler gibi sert bir sesle söylememişti. Kırılgan ve her an kopmaya hazırdı. Elimin tersiyle yanaklarımı kurulayıp ona döndüm.

"Özür dilerim."

Elini yanağıma uzatıp dikkatle gözlerime baktı.

"Bir babaya ihtiyacım yok." diye mırıldandı sessizce.

Parmakları dudaklarımın üstünde gezdi ve yavaşça saçlarıma çıktı. Gözümün önüne düşen perçemler arasında dolaşırken gözlerimi kapattım.

"Bir anneye de ihtiyacım yok."

Terk edilmişliğin verdiği yalnızlığa alışmaya çalışma senfonisi.

"Eğer sen yanımdaysan başka birine ihtiyacım yok sevgili Louis."

Hafifçe gülümsedim. Gözlerimi araladığımda şişkin kırmızı dudaklarının benimki gibi yukarı doğru kıvrıldığını gördüm.

"Ben yanındayım."

"Adımı söylemeye devam edecek misin? Benimle konuşmaya, gözlerime bakmaya devam edecek misin?"

Kesin bir cevap almak isteyen küçük bir çocuğun yakarışlarıydı bunlar. Elimi yanağına uzatıp onun bana yaptığı gibi parmaklarımı soğuk tenine değdirdim. Her zaman soğuk bir tene sahipti. Onu ısıtmak istiyordum.

"Evet Harry. Adını söyleyeceğim. Gözlerine istemediğin kadar çok bakacağım. Ve istemediğin kadar çok konuşacağım."

Gülümsemesi genişledi. Alnını benimkine yaslayıp gözlerimi izlerken elimi sıkıca tuttu. Bu şekilde durmayı seviyordu. Bu kadar yakından bakmayı, bu kadar yakında olmayı seviyordu.

Ama ben ona ne ara bu kadar değer vermeye başladığımı çözemiyordum.

Yeniden sürmeye başladığında bu kez sakindi.

Güneş batmak üzereydi ve gökyüzünün kızılına doğru boş yolda sessizce gidiyorduk. Kolumu açık camdan kapıya yasladım ve başımı oraya koyarak saçlarımın uçuşmasına izin verdim. Radyoda adığını bilmediğim, unutulmuş eski bir şarkı çalıyordu. Üç erkeğin huzur verici sesi şarkıyı hafifçe mırıldanırken bakışlarımı Harry'e çevirdim.

"İkimizin de kaydının dondurulduğunu biliyor muydun?" dediğimde kaşları çatıldı.

Sanırım o da yeni öğrendi.

"Baron çok düşünceli bir insandır sevgili Louis."

Dudağı alaylı bir gülümsemeyle sağa doğru kıvrıldı. Sadece birkaç saat önceki trajik sahne yeniden gözümün önünde belirdi. Onu tekrar o şekilde dağılmış görmek istemiyordum.

"Harry?"

"Hmm?" diye mırıldandı.

Gülümsedim ve sakinliğinin tadını çıkardım.

"Şimdi ne olacak?"

Başını sallayarak sorumu cevapsız bıraktı. Aklında milyon tane düşünce olduğunu biliyordum ve ne düşündüğünü hiç olmadığım kadar çok merak ediyordum.

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now