3.bölüm

62 5 0
                                    

Ajusshi: Güney Kore'de kızların kendilerinden çok büyük hatta yaşlı gördükleri erkeklere hitap şekilleri ( amca) 

Oppa: Güney Kore'de genç kızların aşık oldukları erkeklere hitap şekilleri, ayrıca kendi öz abilerine ya da kendilerinden büyük genç erkeklerede bu şekilde hitap ediyorlar. Türkiye'de aynı durumun olduğunu düşünsek kan gövdeyi götürür ama her neyse oralara hiç girmeyelim :D

Yazar; Aslıhan Saranghae

Seul Eyalet Mahkemesi…

Il Sang; mahkemenin çıkış kapısında bileğinde takılı kelepçeler ve kolunda ki iki görevliyle birlikte cezaevi aracına tam binmek üzereyken arkasından gelen sesle başını o yöne çevirdi. “Babam seni oğlu gibi severdi. Bize hep senin ilerde çok iyi yerlere geleceğini söylerdi. Bunu mu hak etmişti?” diye bağırıyordu San Yuri. Il Sang; Sevdiği genç kızın dudaklarından dökülen sözlere nasıl karşılık vereceğini bilmiyordu. Kalbi o an da sanki yeniden durmuş gibiydi. Ne söylese bu acıyı hafifletebilirdi ki?  Ne derse desin artık hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini bildiği için tekrardan cezaevi aracına dönüp kolundan tutan görevlilerinde yardımıyla araca bindi. San Yuri ise annesinin kolunda ağlamaya devam ediyordu.

Cezaevi aracına bindiği saatten ineceği dakikaya kadar verdiği kararı sorgulamaya başladı. Neresinden bakarsa baksın en doğru şeyi yaptığını düşünüyordu. Başka bir yolu, çaresi yoktu. Sevdiği kızı korumak için en doğru kararı vermişti.

Olayın olduğu gece…

“Seninle biraz konuşalım genç adam.” Dedi Bay Han Gu Yeng. Il Sang’ın koluna girip yerden kaldırdı ve masanın yanına götürüp sandalyeye oturduktan sonra konuşmaya başladı. “Biliyorum, bu gece burada olanlar aklının, mantığının alamayacağı kadar zor ve acı olaylar. Oğlumu şurada ellerimle boğup öldürsem bile onun yaptığı bu pisliğin kefaretini ödeyemem. Ama yine de o benim biricik oğlum. Tek evladım. Ve onun göz göre göre hapse girmesine izin veremem.” Il Sang karşısında oturan yaşlı adamın yüzüne alaycı bir ifadeyle bakıp “Ama hapse girecek ve burada yaptığı tüm rezaleti de herkes öğrenecek.” Deyince yaşlı adam yüzünde ki o merhamet ve üzüntü dolu ifadeyi anında değiştirip daha sert bir ifade takındıktan sonra konuşmasına kaldığı yerden devam etti. “Haklısın. Bunun cezasını ödemeli. Ama dediğim gibi o benim tek oğlum. Ben de isterim hapse girip bu yaptıklarının cezasını çekip ıslah olmasını. Ama eğer o, böyle bir suçtan dolayı içeri girerse tek mahvolan kendisi olmaz. O ve bugüne kadar tırnaklarımla bir yerlere getirdiğim bu şirkette yok olur. Ticari itibarım, gelecek için olan yatırımlarım, iş ortaklıklarım hepsi, hepsi bir gece de tuzla buz olur. O nedenle senden bir iyilik isteyeceğim.” Il Sang yerde yatan Dang Yul’a çevirdiği bakışlarını tekrardan Han Gu Yen’e yöneltip “İstediğiniz şeyi asla yapmam. Oğlunuz cezasını çekecek. Ve bunu kendi gözlerimle göreceğim.” Deyip ayağa kalkmaya çalıştı. Ama karşısında ki yaşlı adamın konuşması henüz bitmemişti. Il Sang’ın koluna uzanıp onu az önce kalktığı sandalyeye tekrardan oturtup devam etti.

“Senden istediğim şey bu cinayeti üstüne alman.” Il Sang fal taşı gibi açılmış gözlerle adama bakarken “Siz delirmiş olmalısınız.” Dese de adam konuşmasına devam etti. “Eğer oğlum hapse girerse benim kaybedeceklerim seninkilerden çok daha fazla. Ama sen suçu alır ve hapse girersen hem orada rahat etmeni sağlarım, hem de çıktıktan sonra ki hayatın için banka da hatırı sayılır bir para seni bekliyor olur. Üstelik…” Il Sang daha da sinirlenmişti. “Senden para falan isteyen yok. Oğlun yaptığının bedelini ödeyecek.” Yaşlı adam ise karşısında inatla aynı şeyleri söylemeye devam eden Il Sang’ı ikna etmek adına elinde ki son kuzu oynamaya karar verdi. “Nasıl ispatlayacaksın?” “Neyi nasıl ispatlayacağım? Her şey ortada. O züppe oğlunuz bundan kaçamaz.” Adam daha da katı bir ifade ile “Ortada olan hiçbir şey yok. Sadece senin bekçilik yaptığın inşaatta ustabaşın ölü bulunuyor. Senin gibi birinin lafına kim inanır Il Sang? Şu an itibariyle bütün deliller ortadan kaldırıldı. O bar kızlarına güveniyorsan emin ol ki bir daha bu geceyi kendi akıllarına bile getiremezler. Hem üstelik diyelim ki benim oğlum hapse girdi. Bu adamın ailesine sen mi bakacaksın? Bu ülke üzerinde ki hiçbir yerde iş bulamazsın. Zavallı kızı da okulunu bırakmak zorunda kalır. Belki de buraya gelen o kızlar gibi bir barda çalışmaya başlar. Ama eğer bu suçu üstüne sen alırsan onların bütün hayatları boyunca tüm ihtiyaçlarını ben karşılarım. Hiçbir şeyleri eksik olmaz.” Yaşlı adam oturduğu sandalyeye sırtını iyice yasladıktan sonra karşısında telaşlı gözlerle bakışlarını ustabaşının üstünden ayırmayan Il Sang’ı süzmeye başladı.

An-Sızın!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin