1 ■ Altın ve Siyah

ابدأ من البداية
                                    

Fakat Regulus'u gördüğünde Ölüm Yiyen dövmesiyle geçtiği her dalga için kendisinden utanıyordu.

"Neden seni lanetleyemiyorum?" dedi güçlükle Regulus.

"Doğru dediğimi biliyorsun." dedi Goldie fısıltıyla. "İyiler daima kolları açık seni bekleyen insanlardır-"

Goldie, Regulus'un kafasının yüzünden çekilip yukarıya dönmesiyle durdu. Onun döndüğü yere bakıyordu ki birini kolunu tuttuğunu hissetti. Bacağına bir acı saplandı ve daha ne olduğunu anlamadan onun koluna yapışan Regulus cisimlendi.

Cisimlenmesiyle birlikte Goldie ayağına bakma fırsatı bulamadan yere düştü. Kolundan tutan ve onları boylu boyunca uzanan düz bir vadiye getiren Regulus'tu.

Goldie acıyla gözlerini yumdu. Sağ bacağından dizine uzanan nefis bir acı vardı. Gözlerini korkuyla açıp bacağına baktı.

Yaklaşık on beş santimetre uzunluğunda bir kesik duruyordu dizinin hemen altında. Ancak normal bir kesik değildi. Üstünden duman çıkıyordu ve yanıyormuş gibi hissettiriyordu. Bunun yanında damla damla kanlar ayağına doğru süzülmeye başlamıştı.

Goldie, yaradan kafasını kaldırıp az ötesinde ellerini saçlarına geçirmiş, dizlerinin üstüne düşmüş Regulus'a baktı. Gözleri şokla Goldie'nin kanayan bacağına bakıyordu.

Septirmemişti, lanetlenmişlerdi.

"Regulus!" dedi Goldie genç Ölüm Yiyen'i sarsarak. Derhal St Mungo'ya gitmesi gerekiyordu.

"Beni gördü." dedi Regulus delirmiş bir sesle. "Bellatrix cisimlendiğimi gördü."

"Regulus," dedi yalvarırcasına Goldie. Şu an kendisi için önemli olan lanet Bellatrix'in ne gördüğü değildi. "Ban yardım et. St Mungo'ya gitmeliyiz."

"İhanet ettiğimi gördü. Seni kurtardığımı gördü." dedi Regulus Goldie'ye bakarak. Gözlerinde biriken yaşlar parıl parıl parlıyordu. Fakat sonra birde Goldie'nin halini yeni görmüş gibi irkildi.

"Bacağın-" dedi elini yaraya yaklaştırırken.

"St Mungo-" dedi kısık bir selse Goldie. Acıdan bayılacak gibiydi. Sanki küçük ateş perileri bacağını kemiriyordu.

"Cisimlenemezsin, Ripley." dedi Regulus aceleyle. Etraflarını çeviren yeşil çimenlere bakıp nerede olduklarını anlamaya çalıştı.

"Umurumda değil, Black." Elini Regulus'un koluna yapıştırdı. "Her iki yolla da ölüyorum zaten."

"Yapamam- ben bir Ölüm Yiyen'im." dedi Regulus kolunu Goldie'den kurtarmaya çalışarak.

Goldie, bilincinin yakında kapanacak olduğunu hissediyordu. Artık bacağının alt kısmını hissedemez olmuştu.

"Lütfen, Regulus. Kreacher için..."

Fakat cümlesini tamamlayamadan Goldie'nin gözleri kapandı. Kolu gevşerken Regulus korkuyla zıpladı yerinden.

"Ripley- Ripley!" diyerek sarstı Goldie'yi. Goldie, hala kesik kesik nefes alıyordu.

Regulus, Goldie'yi St Mungo'ya götürmeyebilirdi. Onu orada bıraksa Goldie ölecekti şüphesiz. Bir Ölüm Yiyen olarak bunu yapması gerekiyordu.

Ancak kalbi bu sefer ona tam tersini yapmasını söylüyordu. Dili susabilirdi ancak vicdanı bağırmayı kesmiyordu.

Goldie'nin elini kavradı ve St Mungo'ya cisimlendi.

*

Sirius Black, Danışma'daki sırada beklerken içinden bir ses uzun sıranın hepsini lanetleyip en öne geçmek istiyordu.

Golden Black ➳ the Maraudersحيث تعيش القصص. اكتشف الآن