BT-1

36 4 1
                                    

Media: Lima
-1-

"Evet çocuklar ben sizin yeni Edebiyat öğretmeninizim. Şimdi bu saat ders işlemeyeceğim. Yavaş yavaş tanışalım." Dedi sınıfa yeni giren öğretmen. Omzumda bir kol hissettim. Çağrı'ya döndüm. Esniyormuş gibi yapıp kolunu omzuma koymuştu. Uyanık.

"Geldiği zamana bak anasını satıyim. Okulun ortasındayız." Kolunu tutup omzumdan çektim. Yüzü asılsa da çaktırmamaya çalıştı. Ona yüzümü buruşturduktan sonra 32 dişimi göstererek gülümsedim.

"Bence yeni öğretmenimize kötü görünmek istemezsin." Burnumu sıktı. Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Şimdi kötü görünsek ne olur? Zaten felsefen oldukça iyi Lima. İster istemez düzeltirsin." Haklıydı. En sevdiğim ders felsefeydi, bu dersi sevdiğim için de notlarım çok iyiydi.

"Zaten derdim ben değil sensin. Senin felsefen berbat." Dedim ben de tek kaşımı kaldırarak.

"Evet şu konuşan hanım kal bakalım." Öğretmenin sesiyle Çağrı'ya kötü bakışlarımı attım. Ayağı kalkınca öğretmen bana gülümsedi.

"Evet tanıt bakalım kendini. İlk önce adın ne, nerelisin?"

"Adım Lima. Rusya'da doğdum fakat 11 yıldır Türkiye'de yaşıyorum." Herkes okula yeni gelmişim ve kendimi tanıtıyormuşum gibi beni dikkatle ve hayranlıkla dinlerken Çağrı homurdandı. Beni seviyordu, bu yüzden de yine sahiplenme duygusu bastı galiba.

"Lima demek. Anlamını biliyor musun?" Dedi hoca bilmiş bir şekilde.

"Evet. Başlangıçlar Tanrıçası'nın ismi." Dedim bilmiş bilmiş.

"Çok iyisin. Peki neden Türkiye'ye taşındınız?" Sanane demek istesem de hocaya gülümsedim. İnsanların kesinlikle özele saygısı yoktu. Ailevi meselelerimi herkesin ortasında anlatmamı beklemiyordu herhalde.

"Asl-"

"Hocaamm zil çaldı çıkabilir miyiz?" Diye bağırdı Özgür. Hoca saatine bakıp dışarı çıktı. Özgür sınıfımızın eğlence kaynağı gibiydi fakat herkesi güldürmesinin yanında oldukça zor biriydi ve kendine kolaylıkla kimseyi yaklaştırmazdı. Aslında aramız kötü değildi ama yakın da değildik.

"Daldın gittin be yavru kuş." Dere yanıma oturup yanaklarımı sıkmaya başlayınca Çağrı onun ellerini itti.

"Kızın yanaklarını bıraksana kızım. Yanakları sarkıcak sonra." dedi Çağrı gülerek. Sonra yanağıma öpücük kondurdu.

Dere bize bakarak kusarmış gibi yaptı sonra telefonuna döndü. Dere'yle ilkokuldan beri yakındık. Sadece ortaokulda karma olmuş ve bu yüzden aramız baya açılmıştı. Fakat lisemiz aynı okulda ve aynı sınıfta çıkınca ister istemez tekrar yakın olmuştuk. Ona sahip olduğun için gerçekten kendimi çok şanslı hissediyordum.

Çağrı ise 9. Sınıfın ikinci döneminde çıkmaya başlamıştık. Beni ilk gördüğünden beri peşimden koşmuş, ilk başta onu reddetsem de ikinci kez çok ısrar etmiş hatta karşımda ağlamıştı. Ben de dayanamayıp ona bir şans vermiş ve beni oldukça mutlu etmişti. Tüm ilklerimi onunla yaşamıştım. İlk kez bir erkeğin elini tutmuş, ilk bir erkeğe bu kadar içten sarılmış ve tabiki benim için en önemlisi ilk öpücüğümü Çağrı almıştı. O benim için çok özel biriydi. Ona sonsuz bir güven besliyordum.

"Çağrııı-" diye bağırarak topuklu ayakkabılarıyla ve yüzünde binbir makyaj malzemesi olan Ece'ye iğrenirmişçesine baktım.

"Geldi yine tipine vurduğum." Diye homurdandım. Çağrı gülerek bana baktı ve beni kendine doğru çekti.

"Seni seviyorum Lima ve yine ne var Ece." Diye ona döndük.

Dere Ece'ye bakıp telefonuyla ilgilenmeye devam etti. Ben de merak edip Çağrı'dan ayrılıp başımı Dere'nin omzuna koydum. Telefonunda ne var diye bakarken Instagram'da olduğunu gördüm. Onunla beraber erkeklere bakarken bir yandan Ece'yi dinliyordum.

"... işte sonra Burak gelince ben de o yerden ayrıldım. Neysee kısacası bugün akşam bir parti veriyorum gelmek istersen-"

"Hayır gelmek istemez. Bu konu burda kapandı." Diye sözünü kesip Çağrı'ya sert bakışlarımı attım.

"Sana sormadım zaten istesen de gele-"

"Ece duydun şimdi gidebilirsin." Diyip gülümsedi Çağrı Ece'ye. Gülümsemesinden rahatsız olsam da birşey demedim.

"Oraya gitmiceksin." Dedim sert bir sesle.

"Böyle bakınca çok çirkin oluyorsun." Dedi. Dere'ye geri döndüm. Ece Çağrı'nın basketbol kaptanı olmasından sonra ona platonikleşmiş ve her zaman ona yanaşmaya çalışmıştı. Başta Çağrı'nın üstüne çok gitsem de bana abarttığımı söylemiş ve sadece beni sevdiğini söyleyip biraz rahatlamamı istemişti. Bu fikir içime sinmese da susmaktan başka birşey yapmamıştım. Ders zili çalınca Dere'ye baktım ayağı kalktı ve beni öptü.

"Hoop onu sadece ben öpebilirim." Dedi Çağrı ve beni öptü.

Dere bana gülümseyip "Best Couple. Neyse çıkışta beraber bişeyler yapıyoruz Lima'cık. İtiraz istemiyorum." Diyip koşarak sırasına geçti.

"Ben de Gülçin'le buluşucam zaten bugün. İstediğinizi yapın." Dedi ve gülümsedi. Gülçin Çağrı'nın en yakın arkadaşlarından biriydi. Kıza hiçbir zaman tam olarak ısınamasam da yapabileceğim birşey yoktu.

"Tamam." Diyip kitabıma geri döndüm. Son dersti. Zil çabucak çalınca kitaplarımı topladım. Ben kitaplarımı toplarken Dere çoktan yanıma gelmiş beni bekliyordu. Ben Çağrı ve Dere birlikte okuldan dışarı çıkarken bakışlardan kaçmaya çalıştım. Bakışlardan çekiniyordum. Ama Türkiye'de adınız Lima'ysa ve üstüne üstlük Russanız tüm bakışlar sizin üstünüzdedir. Gülçin görüş açımıza girince koşarak Çağrı'ya sarıldı. Ondan ayrılınca bize gülümseme yolladı ve Çağrı'ya döndü.

"Kızlar ben gidiyorum kendinize dikkat edin." Diyip Gülçin'e döndü ve yürümeye başladı.

Dere bana döndü.

"Bilirsin kolay kolay insanlara sevmemezlik yapmam ama şu kızı hiç sevmiyorum. Samimi gelmiyor." Dedi.

"Ben sevgilime güveniyorum Dere. Gülçin umrumda değil pek."

"Hiç sevgilim olmadı falan filan can ama bu çocuğu fazla saldın. Götü oynamasın."

"Hayır fazla salmadım. Belki biraz ama bu sevgimden." Dedim ve gülümsedim.

Kafamı okşadı. "Fazla minnoşsun."

"Eyvallah." Diyip önüme döndüm.

|BAŞLANGIÇLAR TANRIÇASI|Место, где живут истории. Откройте их для себя