"Ares? Yunanca öyle değil mi?" Dedim merakla sorgulayarak,

"Evet, savaşın tanrısı demekmiş. Aras abisini de çok merak ediyordu, tabi onu görebilseydik iyiydi!" Dedi şikayetçi bir tavırla. O sırada aklıma Aras'ın üvey kardeşi olduğunu öğrendiğinde ki tepkisi geldi. Aras bir kardeşi olduğunu zaten Ceren'den önce biliyordu fakat umrunda bile değildi. Şimdi ben bunu Ceren'e nasıl anlatacaktım ki?!

"Ceren sen bence Ares'i götür. Yani yorulmuştur çocuk. Aras'ın aklı zaten Deniz Karahan'la meşgul...
Kardeşide olsa pek fazla vakit ayırabileceğini sanmıyorum." Dedim yalandan bir düşünceyle, oysa ki Aras bu çocuktan, daha doğrusu babasından nefret ediyordu. Bu çocuğa abilik yapmayacağını açık bir şekilde dile getirmişti ve şimdi Ceren'i hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum.

"Olmaz, Delfin. Zaten çok az bir zaman tanıdılar bana. Sadece bir hafta görüşebileceğim! Bu bir hafta içinde abisiyle tanışması lazım, sonra tekrardan Yunanistan'a annesinin yanına dönecek..."

"Ceren... Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, Aras'ın bu yaptığını pek sıcak bir şekilde karşılayacağını sanmıyorum..."

"Bildiğin bir şey mi var?" Dedi tek kaşını havaya kaldırarak. Ona her şeyi anlatmalıydım, zaten bu bir sır değildi. Ceren çoktan bulmuştu üvey kardeşlerini.

"Aslında evet, yani... Aras bir kardeşi olduğunu zaten biliyordu ve bunu öğrendiğinde yaptığı tek şey ne oldu biliyor musun? Babasına tekrar ve tekrardan küfür etmek! İnan bana kardeşi konusunda onu ikna etmeye çalıştım ama Aras yinede pek sıcak karşılamadı..."

Ceren'in gözlerine bakmamak için gözlerimi kaçırdım. Onun yüz ifadesine tanık olmak istemiyordum. Onun adına üzülmüştüm, ama Aras'ın düşüncelerini değiştirmek neredeyse imkansızdı...

"B-Biz gidelim o zaman? Aras'a geldiğimi, daha doğrusu Ares'le birlikte olduğumdan bahsetme."

Kafamı olumlu anlamda salladım ve onları kapıya kadar geçirdim. Ceren eğilerek Ares'e fısıldadı;

"Ares'cim, gitmemiz lazım. Aras abin müsait değilmiş. Seni çok sevdiğini ve ilk fırsatta seninle tanışmak istediğini söyledi bana telefonda." Diyerek yalanladı. Ares dediklerini tam olarak anlayamamıştı

"Gelmiyecek abim?" Dedi soru sorarcasına, dudakları büzülmüştü.

"Abinin çok işi var gelemiyecek." Diye geçiştirdi Ceren.

Daha sonra Ares'in elinden tutarak kapıya doğru yöneldiğinde kapıdan içeriye giren Aras'ı hiç birimiz beklemiyorduk.

"Aras.." diye söylendim. Başına bir şey geldiğini sanmıştım ve sarılmamak için kendimi zor tutuyordum. Daha da önemlisi Aras'ın gözleri çocukla Ceren arasında gelip gidiyordu.

"Ceren? Delfin? Bu çocuk kim?!" Ceren araya girerek açıklama yaptı,

"Aras sen neden bana kardeşimiz olduğunu daha önce söylemedin?!" Diyerek çıkıştı.

"Bana bak, sakın bana bu çocuğu getirdiğini ve Ümit verdiğini söyleme! Ceren! Cevap versene lan!" Ceren'in üzerine doğru yürüyerek bağırmaya başlayınca Ares'i kolundan tutarak zorlukla oradan uzaklaştırdım.

Başka bir odaya geçtiğimizde Aras'ın bağırma ve Ceren'in ağlamalarını duyunca Ares bana döndü.

"Delfin, gidelim oraya. Ceren çok üzülüyor!" Diye derdini anlatmaya çalıştı.

SAPLANTI 2: Tehlikeli OyunlarWhere stories live. Discover now