AYICIK

46 8 0
                                    

Elimdeki ayıcıkla hastaneden koşar adımlarla içeriye girdim. Bu ayıcık Çağla için çok özledi ne onsuz durabilirdi nede onsuz uyuyabilirdi. Tüm sırlarını yada başkasına anlatamadığı şeyleri bu ayıcığa anlatırdı ve ben şuan bunun Çağla'ya  iyi geleceğini biliyordum.

Odadan içeriye girdiğimde tüm gözler bana çevrilmişti. Hey burası neden bu kadar kalabalık. Tüm doktorlar ve hemşireler odaya dolmuştu. Sanırım fişin çekilmesine bakacaklardı. Naz'a baktığımda yine kriz geçirmeye başlamıştı.

Bağırarak ağlıyordu.
"Ablacım kalk hadi senin fişini çekeceklermiş. Onlara ne kadar güçlü olduğunu göster. Seni çok seviyorum ablacım. Kalk artık. Uyan"

Hemşirelerin bazıları ağlıyordu.
Ne büyük ironi ama.

Naz'ı geri çektiğimde elimdeki ayıcığa bakıp gülümsedi. Ne yapacağımı anlamıştı. Geriye çıktığında yerine ben geçtim ve Çağla'nın elini elimin içine alarak ayıcığı eline koydum. Ayıcıklı kolunu hafif kaldırarak kalbinin üstüne koydum.

Abim ile Naz bana ümitle bakıyorlardı.

Çağla'nın kulağına eğilip
"Küçükken bu ayıcığı seni hayata bağlasın diye vermiştim. Şimdide en ihtiyacın olduğu zamanda yine sende. Uyan artık arkadaşım."diye fısıldadım. 

Doktor dikkatle tepki verdi mi diye kontrol ediyordu.

Çağla'nın yüzüne baktığımda gözünden yaşlar akmaya başladığını gördüm ve hâlâ elimin üstünde olan eli titredi.

Doktor bunu görünce kocaman gülümsedi.

"Hasta uyanıyor"

Tüm herkes alkışlamaya başlayınca geri çekilip doktorun işini yapmasını sağladım. Odadaki herkes burnunu çekerek birbirlerine sarılıyordu.

Abim ve Naz koşarak yanıma gelip bana sarıldı.

"Başardın Burak. Kardeşimi kurtardın. Teşekkür ederim."

Naz'a bakıp gülümsedim.

Bakışlarımızı geri Çağla'ya çevirdiğimizde kuruyan gözlerini açmaya çalışıyordu.

Naz hızlıca yanına gidip pamuğu ıslattı ve gözüne sürdü.

Çağla gözünü açınca ilk önce şaşırdı. Sonra gözlerini hepimizde gezdirdi.
Naz, Çağla'ya sarıldığında hıçkırarak ağlamaya başladı.

Kahverengi gözleri etrafa burada neler oluyor bakışı atıyordu.

Normalde komadan sonra çoğu insan yürümeyi ve konuşmayı unutuyordu. Ama Naz kardeşi için yurtdışından en iyi doktoru getirttiğinden doktor unutmaması için tüm gerekenleri yapmıştı.
Çağla yatakta doğrularak bize baktı ve sonrada arkadaki kalabalığa. Tekrardan alkış sesleri yükselince bu sefer bizde alkışlamaya başladık.
Harekette edebiliyordu yani hiçbir şeyi unutmamıştı.

Doktor biz hariç odadaki herkesi çıkarınca hemşire gelip Çağla'ya bağlı olan kabloları çıkardı ve iğne yaparak serumu değiştirip odadan çıktı.

Çağla dikkatini bize vererek
"Ne oldu bana"
Diye sordu.

Naz anlatırken, Çağla dikkatle onu dinlemeye dinlemeye çalışıyordu.
"Babam olacak adam seni dövdü. Hatılıyorsundur zaten. Sonra başına kaldığın darbelerden dolayı"
Diyip sustu.

Gözlerinden yaşlar akmaya devam ederken derin bir nefes aldı ve tekrardan konuşmaya başladı.

"Ve 8 aydır komadaydın. Bugünde fişini çekeceklerdi."

Çağla'da ağlıyordu.
"Peki sonra ne oldu abla fişimi çekeceklermiş nasıl uyandım."
Diyip bakışlarını eline çevirdi. Ayıcığı görünce gülerek bakmaya başladı.

"Tam doktor fişi çekmek için elini uzatmıştıki Burak ona durmasını söyledi. Doktorda onaylayınca anahtarı alıp gitti. Geri geldiğinde ayıcığı getirmişti."

Naz'ın sözlerine Çağla devam etti.

"Anladım."diyip bana baktı.
"Teşekkür ederim arkadaşım"

Ben gülümseyince Çağla'da gülümsedi.

Geri ablasına döndü.
"8 ay çok uzun bir süre abla bu sırada neler oldu?"

"Artık 20 yaşındasın. İtalya'da yeni bir hayat kurmaya karar verdik. Hatta hazırlıklara başlandı. Şuan oradaki tüm işler hallediliyor. Artık rüya gibi bir hayata başlayacağız. Hep beraber."

Çağla, Naz'a sarılıp teşekkür etti.

"Peki annem ile babam onlar noldu?"

En güzel şey oldu tabikide

"Babam 10 yıllığına hapise girdi. Ama merak etme avukat daha çok ceza alması için uğraşıyor."

Çağla çok sevinmişti bu habere. Onun en ağır şekilde ceza almasını istiyordu.

KÖYLÜ KIZTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon