Kartal başlı kolu çevirdi ve küçük bir tıkırtı duyuldu. Ravenclaw ortak salonuna gelmişlerdi.

Yıldızların dans ettiği bir kubbe vardı yukarıda. Ravenclaw ortak salonunu aydınlatan yıldızların ışıltısı ve odanın öteki tarafında şömineydi. Mavi ve bronzun sakinliği burayı da kaplamıştı. Goldie önde, diğerleri arkada içeri girdiler. Bekledikleri gibi ortak salon sessiz, sakin ve boştu.

"5 dakika sonra aşağıda buluşalım." dedi James kısık bir sesle. Sirius ve James, erkekler yatakhanesine tırmanırken Goldie kızlar yatakhanesinin merdivenlerine yöneldi.

Ravenclaw erkekler yatakhanesi Gryffindor'un aksine daha temizdi. James ve Sirius sessiz adımlarla ilerlediler yatakhane koridorlarında. Hawthorne, 7. sınıfların yatakhanesindeydi bu nedenle en üst kata çıkmaları gerekiyordu.

Gryffindor yatakhaneleri bir kata geniş geniş dağılmasına karşılık Ravenclaw yatakhaneleri her katta dört oda bulunması üzerine düzenlenmişti. Ravenclaw odaları Gryffindor odalarından daha büyük ve kalabalıktı. Onlarda her odada 8 tane yatak vardı. Gryffindor da bu sayı 6'ydı.

En üst kata çıktıklarında James 7a odasına girerken Sirius 7b odasına girdi. İkisi sessiz adımlarla Hawthrone'u arıyordu.

Sirius, nazik adımlarla yıldızların aydınlattığı odada gezindi. Tüm yataklar doluydu ve hiçbirinde Hawthrone yoktu. Sirius, Öğrenci Başkanının yatağını bulduğundan Hawthrone'u unutup onun eşyalarını karıştırdı.

Bu oldukça zordu çünkü Felix English güçlü bir büyücüydü. Eşyalarını öylece sahipsiz bırakmayacak kadar da akıllıydı. Sirius, Felix hakkında normal bir öğrencinin bileceğinden fazla şey biliyordu. Bunun nedeni elbette Lily ile aralarında bulunan isimlendirilmemiş ilişkiydi.

Felix English, James'in uçarı kimliğinin aksine gayet dikkatli ve kuralcı biriydi. Profesörlerle arası iyiydi ve Sirius'a göre onu tanımlayabilecek en iyi kelime 'sıkıcı'ydı.

Yatakta uyurken bir melek gibi görünüyordu. Sarıya çalan saçları, James'in aksine, düzgünce taranmıştı. Geceleri bile nasıl bu kadar düzgün olduklarını bilmiyordu Sirius. Kendi saçları her sabah kuş yuvasına dönerdi genelde.

Felix'in uzun sayılabilecek bir yüzü vardı. Gözleri mide bulandırıcı bir sakinlikle kısılırdı. İfadeleri ağır çekimde oluşurdu sanki. Sirius, maviden onun gözleri nedeniyle nefret etmişti. Sirius, Lily'nin bu çocukta ne bulduğunu asla anlayamadı.

Tabi bu nefreti gayet karşılıklıydı. Geçen sene tüm Büyük Salon'un önünde kafasından aşağı boşalttıkları baykuş pisliğini hatırladı. Felix'in herkese rezil olmasını izlemenin nefis bir tadı vardı.

Ancak James yönünden bu hiç iyi bir iş değildi. Lily ile çok büyük bir kavga etmişlerdi ve Sirius, Lily daha zalim biri olsaydı James'i kıtır kıtır yiyebileceğine emindi

Sirius, Felix'i incelemeyi kesti. Ona baktıkça sinirleri geriliyordu. 

Bir hışımla dolabı açtı ve kıyafetlerin arasını kontrol etmeye koyuldu. Orada Pelerin yoktu. Daha sonra çekmeceleri ve son olarak sandığı kontrol etti ancak orada da yoktu.

Koridora tekrar çıktığında James'in beklediğini gördü.

"Bulabildin mi?" dedi James umutsuz bir sesle.

"Hayır, Felix'i de aradım. Onda da yok." dedi Sirius kısık bir sesle.

"Ben 7c'ye bakıyorum, sen 7d'ye bak." dedi James ve Felix'in ismini anmasıyla daha da düşen moraliyle 7c yatakhanesine gitti.

Sirius, James'in haline iç geçirdi ve sessiz adımlarla 7d'ye girdi.

Sirius, tüm yatakları kontrol ederken bir yatağın boş olduğunu gördü. Yorgan hiç dokunulmamıştı. Başta onu boş bir yatak sandı ancak yatağın altında parlak bir sandık vardı.

Golden Black ➳ the MaraudersWhere stories live. Discover now