Boğazını temizledi. "Biraz fazla zeki biri. Fazla zeka her zaman tehlikelidir. Çoğu arkadaşı onun fazla zekadan delirdiğini düşünür. Yanıldıklarını sanmam." kendine bakmaya devam eden boş bakışları görünce dudaklarını ıslattı. "Hogwarts dedikodularını tek ben mi takip ediyorum?" dedi kızgınlıkla.

"Evet." dedi Sirius sırıtarak.

"Safkan mı?" diye sordu Goldie kendini tutamayarak. Bir yerlerde onu tanımaya çalışıyordu. Zümrüdüanka Yoldaşlığında yoktu. Aynı zamanda bir Ölüm Yiyen olabilirdi ki Goldie ismini bilmeden bundan emin olamazdı.

"Melez." dedi Remus tekrar. "Soyadı Hawthrone fakat ismini hiç duymadım."

Goldie'nin içinde bu çocuğa karşı bir merak kabarıyordu. Kim olduğunu, neden yalan söylediğini, amacını merak ediyordu. Ah, birde ismi vardı. Goldie, Hawthrone adında bir Ölüm Yiyen duymamıştı. Belki de kitaplarda geçmeyecek kadar değersiz bir yerdeydi. Ya da daha savaş başlamadan verilen kurbanlardandı. Kendini feda etmiş tonlarca Yoldaşlık üyesinden biri olabilirdi.

"Peki nasıl onun alıp almadığından emin olacağız?" dedi Peter önüne dönerek.

"O zeki olabilir," dedi James sırıtarak. "Fakat biz dört kişiyiz."

"Dört mü?" dedi Goldie tek kaşını kaldırarak.

"Yani- beş demek istedi. Gerçi sayın Sınıf Başkanı hazretleri Remus Lupin bize yardım etmeyi kabul eder mi bilmiyoruz." dedi Sirius Remus'a bakarak.

"Eh, başınız bir kez derde girmiş." dedi Remus yaslandığı iskemleden doğrularak. "Beş kişi deyin şuna."

"İşte bizim Aylak'ımız." dedi Remus'un yanında oturan James Remus'un saçlarını karıştırarak.

"Sevmediğimi biliyorsun." dedi Remus James'i uzaklaştırmaya çalışarak. Ancak yine de o kumral saçları karmakarışık olmuştu.

*

Saat neredeyse gece yarısına geçmişti. Kızlar yatakhanesinde mutlu bir hava vardı. Aster'ın gidişinden sonra Goldie daha rahat hissediyordu.

"Hareket etme." dedi Lily elinde ki makası cılız parmaklarında oynatırken.

Goldie'nin sarı saçları Aster ile kavgasından sonra iyice yıpranmıştı. Saçında tamı tamına 256 tane kırık vardı. Goldie, neredeyse beline kadar uzanan saçlarını kesmeye karar vermişti böylece.

Elbette Hogwarts yakınlarında bir büyücü kuaförü yoktu. Kızlar, zorunlu kalırlarsa kendi keselerdi saçlarını. 6. sınıf Gryffindor'ların kadrolu kuaförü ise Lily seçilmişti.

Lily'nin diğerlerine göre daha kıvrak parmakları vardı. İnce eleyip sık dokuyan tarzı ile saçları en ince ayrıntısına kadar düzeltebiliyordu. Makası kolaylıkla etkisine alabiliyor ve simetri takıntısı nedeniyle saçları olabildiğince düz kesebiliyordu.

Goldie, ıslak saçlarıyla ayna karşısında bağdaş kurmuş oturuyordu. Alice ise sağ tarafında oturarak kendi saçlarına sıra gelmesini bekliyordu.

"Fazla kısa olmasın." dedi Goldie tekrar. Ancak Goldie'nin saçlarına odaklanan Lily onu duymuyordu bile.

Birkaç dakika sonra Goldie'nin saçlarının yarısı kesilmişti. Omuzlarının birazcık aşağısına kadar uzanıyordu artık saçları.

"Teşekkürler, Lily." dedi Goldie saçlarını karıştırarak.

"Önemli değil. Alice, sıra sende." dedi Lily geniş bir gülümsemeyle.

Goldie yerinden kalktı ve yeni saçlarını basit bir at kuyruğu yaparak yatağına geldi. Biraz sonra aşağı inecek ve diğerleriyle buluşacaktı.

Golden Black ➳ the MaraudersDonde viven las historias. Descúbrelo ahora