Bölüm 24

642 37 14
                                    


Küçük çocuk dolan gözlerini yere indirdi. Jiyong, oğlunun ifadesini okumaya çalışıyordu. Jiwon fısıltıyla babasının kulağına doğru yaklaştı. Tuhaf bir korkuyla derin bir nefes alarak ılık havayı içine çekti. Burnunu çekmeye başlamıştı.

"A-ppa ben seni özledim."

Jiyong, kendiside gözyaşlarının akmaya başladığını hissediyordu. Elinin tersiyle kendi gözlerini sildi.

"B-bende özledim."

"Neden daha erken gelmedin?"

Jiyong, bakışlarını kaçırarak Hyuna'ya çevirdi.

"Çünkü... Beni sevmeyeceğinden korktum hep."

Hyuna, bu cevabın kendi gözlerinin içine bakılarak söylendiğinin farkındaydı. Evet, oğlunun ve babasının acısının sebebi kendisiydi. Bu şekilde olsun istememişti. Jiyong, nişanlısından gözlerini ayırarak sevgiyle oğluna sarıldı.

"Ben seni sevdim ama... Ayrıca kim babasını sevmez ki?" diye cevapladı küçük çocuk.

Jiyong, oğlunun yanaklarına hafif ıslaklıkta bir öpücük kondurdu. Hyuna'ya buruk bir biçimde gülümseyerek baktı.

.

.

.

Young Bae, laptopundaki müzik sitelerinde dolanıyordu.

"mELOn'da 1 aydır birinciyiz. Yeni ama yakışıklı oldukları için popüler olan grupları bile kendimize yaklaştırmadık. Bu çok iyi haber."

Seungri elindeki çilekli sütten uzunca bir yudum aldı.

"Diss atıyorsun bizim ufaklara ama bunu sosyal medyada söylemedikten sonra bir anlamı yok. İnsta'ya yaz istersen."

Young Bae, bilmiş bilmiş konuşan arkadaşına gözlerini devirerek baktı.

"Saçmalama istersen. Biz kibar davranmakk zorundayız."

"Kibar olmakmışşşş." Diye ağzını büzdü Seungri.

"Oğlum, senin işin gücün yok mu? Git, reklam falan ayarla. Bigbang olarak Gucci'nin takım elbise çekimine gideceğiz demiyor muydun?" diye sordu Young Bae. Şuan maknea ile aynı odayla kalmak istemediğini farketmişti.

"Huh? O iş yattı." Diyerek yan gözle baktığı telefon ekranından bakışlarını çekti.

"Neden?"

"Çünkü, Jiyong o tarihler arasında Bali'de evlenecekmiş." diye umursamaz bir edayla bitirdi Seungri. Bir yandan elinin altında biten süte mutsuzlukla bakmaya başlamıştı.

"Offf, bitti-"

Kafasına gelen kağıt tomarıyla sendeledi maknea.

"YAAAHHHH!"

Kafasını okşarken sinirle kendisine daha büyük bir öfkeyle bakan grup arkadaşıyla göz göze geldi. Young Bae, alnını sinirle okşadı ve sakinleşmek adına derin bir nefes aldı.

"Eğer yalan söylüyorsan..."

"Söylemiyorum. Bak buda mesaj!" diyerek elindeki telefonu ekranındaki mesajı gösterdi. Mesaj 5 dakika önce gelmişti.

"Kakaotalk'taki gruba göndermiş. Ama sen raporlara baktığın için görmedin."

Young Bae, telefon kilidini sırıtarak açtı. Tebrik etmeliydi.

"Daha önce söyleseydin keşke."

Seungri, dudaklarını şımarık bir biçimde büzdü.

"Fırsat vermedin ki!"

Little do you knowWhere stories live. Discover now