Hak Yersen Hack Yersin

En başından başla
                                    

"Ne oldu?"dedi Nisan merakla yanıma gelirken. Omuz silktim. "Sanırım uzaklaştırma alacağım."

Böyle konuştuğum için kendime hayret ediyordum. Nisan da hayretle bakıyordu zaten."Annenler kim bilir ne diyecek sana."diye yakındığında ona dümdüz baktım. Annemler ağzıma sıçacaktı. Başka bir ihtimal var mıydı ki? Duvara yaslanmış Murat'ın bana sövmesini sessizce dinlerken aklımdan geçen tek şey annemlerin fotoğrafları bir şekilde görmesiydi. Düşüncesi bile ürkütücüydü. Babama maddi olarak bağımlı olduğum için, onun çatısı altında yaşarken asla istediğim gibi hareket edemezdim. Bal'ı öğrenmeleri benim için korkunç olurdu.

Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum; bir süre sonra babamlar müdürün yanından çıkmışlardı. Babam başımı utançla eğmemi isterdi, o yüzden dimdik durdum. Yüzünde tanıdık bir hayalkırıklığı vardı. Onun kuklası olmamak için var olan sistemimi de bozmuştum. Daima onun hayalkırıklığı olarak kalacaktım.

"Sayemde ceza almadın."dedi soğukça. Rahat bir nefes aldım. "Ama kaydını bu okuldan aldırdık. Bundan sonra Dolunay Koleji'nde okuyacaksın. Kayıt işlemlerini bugün halledeceğim."

Aldığım her nefes bir taraflarıma batmak zorunda mıydı?

"Ne?"

Babam da benim hayalkırıklığımdı.

Hani bazı babalar çocukları kötü bir şey yapsalar bile başkalarına karşı daima çocuklarını savunurlardı ya, nasıl da özenirdim. Keşke babam da benim arkamda dursaydı. Düştüğümde beni kaldıracağından emin olabilseydim belki düşmekten bu denli korkmazdım.

Sinirle güldü. "Ne sandın? Sorunlu, başarısız bir öğrencisin. Bizi sürekli rezil ediyorsun, daha fazla rezil olmamak için okulunu değiştiriyoruz. Şimdi git eşyalarını al, arabaya gel. "

Kanım donmuştu.

Ağzımı açamayacak haldeydim. Arkadaşlarımın yanında beni rezil etmekten çekinmiyordu. Sinir krizi geçirebilirdim. Her an çığlık çığlığa küfredebilirdim. "Son gününü okulda geçirsin, biz gidelim."diye araya girdi annem. Babam direnecek gibi olsa da annem onu kendisiyle beraber gitmeye zorladı ve yürüyüp gittiler. Arkalarından öylece bakarken hayatımı sorguladım.

Şu siktiğimin meteoru hemen dünyaya çarpmalıydı.

Gözlerim doldu ama yaşların dökülmesine izin vermedim. Eleştirdiğim insanlarla aynı ortamda mı okuyacaktım şimdi? Nisan'ın olmadığı, hatta Murat'ın olmadığı bir ortamda? Bir başkasının sürtüklüğünün bedelini ben mi ödeyecektim yani? Peki Canım Bal ile sabah otobüs buluşmalarımız ne olacaktı?

Harbiden sıçmıştım.

"İyi misin?"dedi Nisan usulca. O da şaşkındı, üzgün görünüyordu. Sahiden üzülmüş müydü? Gözlerim köşede bize bakan Büşra ve arkadaşlarına takıldı. "Şimdi ben," deyip duraksadım ve burnumu çektim. "Bu okulun öğrencisi değil miyim?"

"Öyle görünüyor."dedi Murat.

Psikopatça güldüm. "Şimdi sıçtım ağzına."dedim Büşra'ya bakarken.

Ve koşup kızın üstüne atladım.

Acımadan saçlarını yolarken birkaç kişi beni kızın üstünden almaya çalışıyordu ama hiçbir güç beni bu kızı öldürmekten alıkoyamazmış gibi öfkeliydim. Hakkımı savunduğum için siktiğimin kasıntı kolejine gidecektim. Kız çığlık atarken yüzüne okkalı bir tokat geçirdim. Oh, içimin yağları eridi.

"Neler oluyor burada?"

Sesin sahibi pezevenk müdürdü. Kızın üstünden kalkıp dağılan saçlarımı geriye attım ve müdüre baktım. Ve sağlam kafayla asla yapamayacağım o hareketi yaptım.

Rapunzel'in Dip Boyası GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin