"Hakkımda bu kadar çok şeyi nereden biliyorsun?"

Gözlerini pencerenin dışını izlemekten ayırmamış parmağındaki stres yüzüğüyle oynuyordu.

"Sosyoloji sınıfındaki tüm ders boyunca seni gözetleyen Andrew'ı bile biliyorum Louis. Eğer onunla bir kez daha göz göz geldiğinde tebessüm edersen, seni bayılana kadar öperim." dedi sinirle bana dönerken.

Yataktan kalkıp ona doğru ağır adımlar attım. İlginç bir tehdite maruz kalmıştım.

"Sen bu kadar ürkütücü davranırken sana sempati duymamı gerçekten umuyor musun Harry?"

Çatılan kaşları alnını kırıştırırken çenesi dişlerini sıktığını belli edecek cinsten kasılmıştı.

"Bana sempati duymanı ummuyorum zaten sevgili Louis..." dedi bana yaklaşırken.

Öldürücü derecede yavaş ama bastığı yeri sarsan adımları tam önümde durduğunda elini kaldırıp tersiyle alnıma düşen perçemleri en hafif hareketlerle arkaya itti. Dudaklarını kulağımın arkasına yaklaştırırken nefesimi tutmuştum.

"Ben neyi, nasıl istersem zaten yapmak zorundasın. İnsanî duygularına ihtiyacım yok."

Tuttuğum nefesimi verirken dudaklarımın önünde olan saçları hafif dalgalandı. Yüzünde ki çarpık gülümsemeyle başını kaldırdığında hiç beklemeden tek elini belime yerleştirerek beni kendine çekti. Ve ben birden kendimi ona itaat ederken buldum. Ben tepkisizce karnımın altına yasladığı kabarıklığı hissederken o gülümsemişti.

"İşte aynen böyle." dedi beni yatıştırmak umrundaymış gibi.

"Bugün odaya geç gelmenin cezasını çekeceksin Louis."

Başını geri çekip gözlerime bakarken gülümsedi.

"Bir daha tekrarlamaman için."

Anlamsızca başımı sağa sola salladım. Tamam. Kesinlikle yeni farkına varmıyorum. Ancak şu anda daha çok baş gösterdiği için, konusu açılmışken belirteyim dedim. Baronun oğlu Harry Styles bana zorbalık yapıyor. Ve bu zorbalığı da bana üniversitede bu tarz züppelerin bana herhangi bir zarar vermeyeceğini söyleyen babama armağan ediyorum.

"Ne cezası?"

Hem sesim çatallaşmıştı, hemde kekelemiştim. Sorun şu ki; o benim ona karşı olan her acizliğimden keyif alıyor.

Yüzüme yaklaşıp sigara kokan nefesini dudaklarıma üfledi.

"Soyun." dedi tek kelimeyi ağzından yüzüme doğru çarparken.

Şaşkınlıkla kaşlarım çatılırken ondan uzaklaşmak istercesine bir adım geri gitmek için kıpırdandım. İri elini belime yerleştirip bana engel olduğunda ince kumaşın üstünden hissettiğim soğukluğu beni ürpertmiş sırtımın yay gibi dikleşmesine sebep olmuştu.

"Karşında soyunmayacağım Harry."

Sözlerim onu yeniden gülümsetirken ben sinirle soludum.

"Adımı söylemeni seviyorum."

Adıyla ilgili takıntısını asla anlayabileceğimi sanmıyorum.

Yeniden geri çekilmeye çalıştığımda elini göğsümün ortasına yerleştirdi ve hızla beni iterek yürümeye başladı. Arkaya doğru ona uyum sağlamaya çalışarak giderken adımlarımı durduran sert duvar olmuştu. İki elini omuzlarımın etrafından duvara dayayıp beni sıkıştırdığında başını yüzümle aynı mesafeye gelecek şekilde eğdi. Dağınık bukleleri alnıma değerken ne ara kapattığımı bilmediğim gözlerimi araladım.

"Soyun." dedi yeniden.

Bu kez birbirine aşırı derecede yakın olan vücutlarımızı uzaklaştırarak yatağa oturdu. Bacaklarını aralamış ve ellerini iki yanına koymuş destek alırken çatık kaşlarıyla beni izliyordu.

"Bir kez daha söylersem, iti olmaz Louis."

Kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. Sadece o ne söylüyorsa onu yapmak zorundayım. Bu fikri bana yeterince empoze edebilmişti. Her hareketinden korkuyorum. Acı hissetmeyen birinin beni canımı yakmakla tehdit etmesinden korkmakta kendimi haksız bulmuyorum.

Yavaşça üstümdeki tişörtün uçlarından tutup kaldırdım. Hareketlerim cidden uyuşuktu. Pantolonumu çıkarmam bir dakikadan fazla bir süreyi almıştı.

"Sen bu kadar yavaş hareket ettiğinde ben daha çok azıyorum. Biliyorsun değil mi?"

Hala ona dönmemiştim ancak alaylı gülümsemesini hissedebiliyordum.

Saçlarımı düzelttikten sonra tek elimle diğer kolumu tutarak ona döndüm. Aşağıdan yukarıya doğru vücudumu süzerken diliyle zaten fazlasıyla pembe ve parlak görünen dudaklarını ıslattı.

"Bu kadarı yeterli."

Şaşkın bakışlarım onun hareketlerini takip etti. Bu kadarı yeterli mi?

"Böyle kaba davranmaktan nefret ediyorum ama sen inatla kötü adam olmamı istiyor gibi davranıyorsun Louis. Olay basit. Kurallara uy ve mutlu ol. Anladın mı beni?"

Kurallar fazlaydı.

Kurallar kurallarımın dışına çıkmamı istiyordu. Bunu nasıl yapabilirdim?

"Üstünü giyin. Üşüteceksin."

cipa | larry ✓Where stories live. Discover now