'' N'apıyorsunuz?'' bir müddet boş boş gözlerime baktı ve arkasına dönerek gitti. Ali başını çıkararak kaşlarını çatmıştı. Sudan çıkarak partiyi terk etti zavallı. 


***

Gün boyunca bir çok adam gelip benimle tanışmıştı Korkmaz Bey'in gözetiminde tabi. Açık söylemek gerekirse çoğu niyeti bozuk bir şekilde yaklaşıyordu. Yok çok güzelsin...saçların bir deniz dalgası...edebiyat yapanlar... göz devirerek öfkeyle soludum. Korkmaz Bey'de sinirlenmiş olacak ki bileğimden kavrayıp başka masaya geçmemizi sağladı. '' Hayırdır'' der gibi baktığımda omuz silkip elini ceplerine koydu.

'' Değişik.'' dediğimde kısa bir müddet öfkeyle gözlerimin içine baksa da ses etmedi ama tekrar bileğimden tutuşturup beni çekiştirmeye başladı. Hapı yutmuştum kesin beni de suya atacaktı.

'' Vallahi özür dilerim. Ben değil ağzım söyledi.'' Ne kadar mantıklı bir savunma öyle değil mi! Havuzu es geçtiğimizde gözlerim köşede ki orkestraya kaydı. Eliyle işaret ettiğine Tarkan'dan - Beni Çok Sev- şarkısı çalmaya başladı.


Ben daha ne yaptığını anlamaya çalışırken eliyle sırtımı kavradı ve diğeriyle elimi avucunun içine aldı. Kaşlarımı çattığımda kulağıma eğildi.

'' Sadece ayak uydur bizi izliyorlar.'' yutkunarak dediğini yaptım ve başımı olumlu anlamda salladım. İtiraf etmek gerekirse bedenim alev almıştı utançtan. Gözlerimi kaçırıp yutkunuyordum sürekli. Çünkü gözlerini gözlerimden ısrarla ayırmıyordu. Duruma bakılırsa bu durum hoşuna gitmişti. Nispet olsun diye bir ara ayağına bastım. Ben kıkırdarken o acıyla inlemişti. Omuz silktim.

'' Hakettiniz.'' başını olumsuz anlamda sallayıp dudaklarını alnıma bastırdı.

'' Bununda intikamını al bakalım.'' alnımdaki sıcaklık doruklara yükselirken şaşkınlıkla gözlerime baktım. Aynı zamanda gözlerim kuytuda bizi öfkeyle izleyen Orhan'a kaydı oda mı burdaydı. İçim huzursuzlukla dolarken gözlerim Korkmaz Bey'e kaydı sinsi planım harekete geç diyordu yanağına uzanıp öptüm.

'' Oldu mu?'' intikam bahane Orhan kudursun istiyordum. Öyle de oldu. Bir gürültü koptu öfkeyle masayı devirerek partiyi terk etmişti. Korkmaz Bey Orhan'a  ardından da bana baktı.

'' Kullanıldım.'' gülümsemesi suratına yayılırken omuz silktim ve göz kırptım.

'' Ödeştik.''


***

Çokkk yorulmuştum. Parti boyunca Korkmaz Bey'le birbirimize cephe alıp didişip durmuştuk. Sonra da içtiği şarap zımbırtısına bilerek parmağımı sokunca üzerime dökmüştü. Görenlere de bilmeden oldu bakışı atıyordu. O dans dışında kabus geceyi aklımdan çıkarıp attım. Ancak nedensizce dans sırasında alnımda hissettiğim dudakları aklımdan çıkmıyordu. Ateş bastı yine! Kendimi koltuğa bırakırken havada topladığım topuzum yan tarafa kaydı. Muhtemelen bir zombiye benziyordum. Pelin hanım da diğer koltukta oturmuş bilgisayarından dosyaları inceliyordu. İmalı imalı sorularla zaten canımdan bezdirmişti. Neymiş ne yaptınız mış. Sanki N'apacağız... Kapı  sesiyle irkilerek doğruldum ve ayağa kalktım. Bu saatte kim gelmiş olabilirdi.Ulan benim kimsem yoktu ki. Pelin hanımın misafiridir düşüncesiyle kapıyı açtığımda boynuma sarılan kollarla afalladım. Bu yüz...

'' Kübra!'' bu kadarını beklemiyordum işte. Geri çekildiğinde diğeri sarıldı boynuma.

'' Merve!'' Kübra göz devirip başını olumsuz anlamda salladı. Özlemiştim çok bilmişi. 

***


'' Anlatın bakalım. Nereden aklınıza geldi beni ziyaret etmek.'' Kübra kollarını göğsünde bağlamış otururken Merve konuşmaya başladı. Kübra 11 yıllık mervede lise itibariyle arkadaşımdı ve 3'ümüz  birbirimize öylesine bağlıydık ki Lise anılarım geldi aklıma gözlerim doldu. 3 anormal insandık işte...

'' Özledik geldik kızım. Gidelim mi?'' dedi Merve.

'' Hayatta bırakmam.'' ikisi de güldüğünde Pelin hanımla tek tek tanıştırdım onları işin faslı anılara gelince bir hayli gülmüştük. Pelin hanım dediklerimde bir ayrıntıyı yakalamıştı.

'' Köfte ha...'' kendimi  tutamayıp kahkahayı basarken kübra ve Merve'de eşlik etmişti.

'' Evet okulun köfteleriydik.'' Kübra'nın dediğine şaşıran pelin hanım ikisini de süzdü; bakışları bende durdu. Omuz silktim.

'' Kantinden çıkmayan oburlardık. Çok iyi hatırlıyorum bütün yollarımız kantine çıkıyordu. Paramız olmayınca başkalarına aldırıyorduk. Beleşçi olmuştu bu defa lakabımız.'' Kübra göz devirip bıkkınlıkla ofladı. 

'' Bir keresinde de sırf tiyatro için takma bıyık taktım diye, adım bıyıklıya çıkmıştı.'' Kübra'nın somurtan yüzüne bakarken o anı canlandı aklımda sahiden, yanımızdan geçen bıyıklı N'apıyon derdi. Bir süre sonra alışmıştık artık biz bile kendimizle dalga geçiyorduk. Bıyıklarımı uzatacam maşa yapacam, örgüleyeceğim  falan filan...  Bıyıklarını neyle aldığı bile soran oluyordu. Kübra'da pek kafasına takmıyor '' Usturayla alıyorum, bulamayınca da permatik kullanıyorum.'' deyip dalgaya alıyordu. Az gülmüyorduk ya!      

'' Güzeldi ya...'' dedi Merve bakışlarıyla yeri keserken. Kübra siyah saçlara kahverengi gözlere sahip daima doğallığıyla göz önünde olan bir kızdı. Merve kapalıydı ve büyük siyah gözlere sahipti inanılmaz derecede tatlı bir tipti. Minnağımızdı. Çok kısa değildi ama kısaydı işte benle Kübra çok dalga geçerdik ama alınmazdı kerata.

'' Sizinle olmak isterdim.'' dedi Pelin hanım gülümseyerek. Karşılık verip bizim kızlara döndüm.

'' Ee durumlar nasıl.''dedim imayla. Kübra kaşlarını havalandırarak başını olumsuz anlamda salladı. Bunun anlamını biliyordum. Lanet olasıca ağzım niye durmazdı ki!

'' Yusuf...'' dedi Merve iç çekerek... Biz bu kıza ne zaman hal hatır sorsak Yusuf Yusuf atıyordu. İmkansız aşktı onlarınki birbirlerini sevseler de zamanında yapılan hatalar onları bir türlü bir araya  getiremiyordu.

'' Yine yusuf yusuf moduna geçti Ayşe. Niye soruyorsun?'' diyerek yakındı Kübra gülümseyip göz devirdim.

'' Ama seviyorum işte.'' Kübra bıkkınlıkla eliyle alnını ovuşturdu. Pelin hanım bizi izliyordu sadece.

'' Kızım sev ama içinden sev.'' Kübra  haklıydı. Bizim küçük, sürekli Yusuf diye tutuşuyordu. Kübra'nın tepkisinin sebebi onu umursamaması değil ona kırgın olmasıydı. Onu defalarca ikaz etmiştik unut diye ama ne fayda... Merveyin ağzını kapatıp susmasını istedim nihayet dinlemişti. Kübra sürekli gözlerini kaçırdığına göre bu işin içinde bir iş vardı. Bu kızın da başına glemeyen kalmadı ki çok zor severdi ama sevdikleri de tam bir fiyaskoydu işte. Durgun ve sessizdi. Saman altından su yürütüyor diye dalga geçerdik onunla. Sürekli öfkelenip kaşlarını çatardı. Çabuk alınırdı Merve gibi değildi şebek. Derdini soramadım en azından şuan uygun değildi biliyordum.

'' Korkmaz'dan bahsettin mi onlara Ayşe.'' dedi Pelin hanım gözlerini bilgisayarında gezdirirken. Bizim kızların gözleri faltaşı gibi açılmış açıklama bekliyordu.

'' Şey canım...kendisi patronum olur.'' Pelin hanım kıkırdayarak araya girdi.

'' Hı..hı.. zaten bugün onunla sen değil ben dans ettim.'' Ya! Pelin hanım nereden biliyordu. Onu geçtim bu şahin bakışlara ne cevap verecektim?...



Kendime kıyasla uzun yazdım ancak yeterli değil biliyorum. Yeni karakterler geldi aramıza ve ben şu iki şebeği de çok seviyorum. Siz de sevdiniz mi hikayenin içinde sık sık yer almalılar mı? Yorumlarınızı bekliyorum. Bir daha ki bölümde görüşmek dileğiyle... 

ACEMİ ASİSTAN (Sakarlar Kraliçesi)Where stories live. Discover now